Zeka geriliği; bir çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkmaktadır. Doğum öncesinde hamile annenin rubella, frengi gibi ateşli ve bulaşıcı hastalıklar geçirmesi, annenin yeterli ve dengeli beslenememesi gibi nedenlerden kaynaklanabildiği gibi doğum sırasında; bebeğin yeterli oksijen alamaması vb. bir çok nedenden kaynaklanabilir. Zeka geriliğinin tıbbi bir tedavisi yoktur ve yaşam boyu süren bir durumdur.
Zaman zaman verilen ilaçlar zeka geriliğinin tedavisi için değil, epilepsi, hiperaktivite dikkat dağınıklığı, davranış sorunları nedeniyle aktivitenin azaltılması vb. eşlik eden problemler için verilmektedir. Ayrıca, bu konuda tedavi niteliği olmayan bazı faaliyetler sanki tıbbi tedavi gibi sunularak, ailelerin çaresizliğinden faydalanılmakta ve maddi açıdan ciddi bir şekilde sömürülmektedir. Zeka geriliğinin belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında daha kapsamlı bilgi için yazının devamını okumanızı öneriyoruz.
Zeka geriliği; bir çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenler: Doğum öncesi nedenler, Doğum anına bağlı nedenler, Doğum sonrası nedenler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Doğum öncesinde hamile annenin rubella, frengi gibi ateşli ve bulaşıcı hastalıklar geçirmesi, annenin yeterli ve dengeli beslenememesi, annenin alkol ve sigara kullanması, madde bağımlısı olması, annenin aşırı stresli ve ağır çalışma şartları, yeterli dinlenememesi, röntgen ışınlarına maruz kalması, annenin çocuk düşürmek için aldığı ilaçlar ve yaptığı başarısız uygulamalar, gebelik kansızlığı, gebelik zehirlenmeleri anne karnında henüz gelişmekte olan bebeğin beyninde çeşitli bozukluklara neden olmaktadır.
Anne karnındaki bebeğin kafatasının gelişiminde meydana gelen anormallikler de zekâ geriliğine neden olmaktadır. Kafatasının gelişiminde meydana gelen anormallikler içerisinde en sık görülenleri hidrosefali ve mikrosefalidir.
Hamilelik döneminde bebeklerde zeka gelişimi için neler yapılabilir?
Son olarak da yakın akraba evlilikleri, soya çekim faktörleri, annenin 18 yaşından küçük, 35 yaşından büyük olması ve babanın çok yaşlı olması gibi etkenler de zihinsel yetersizliklere yol açmaktadır.
Doğumun yetersiz ve güç şartlarda gerçekleşmesi; 37 haftadan erken, 42 haftadan uzun süren gebelikler; zor ve operasyonlu gerçekleşen doğumlar; bebeğin doğum sırasında düşme ve çarpmalar sonucu fiziksel zarar görmesi; küveze konulan bebeklere küvez içi ışık ve oksijen fazla verilmesi; doğum anı anoksiya gibi çocuğun hem gelişimini hem de mevcut kapasite ve donanımını olumsuz etkileyecek etkenler, çeşitli zihinsel geriliklere yol açabilmektedir.
Çocuklarda dil, zeka ve sosyal gelişimdeki gecikme depresyon habercisi olabilir!
Doğum anı anoksiya; doğum süreci sırasında, bebeğin yeterli oksijen alamaması durumudur. Bu durum birçok nedenle ortaya çıkabilir. Bu nedenler arasında; göbek bağının bebeğin boynuna dolanmasını, anormal ve uzamış doğumları, doğum esnasında çocuğun ters gelmesini ve kadına doğumda ilaç verilmesini sayabiliriz. Birçok araştırma, uzun süren oksijen yetersizliğinin; beyin hücrelerinin zedelenmesine bağlı beyin felcine, epilepsiye ya da zihinsel yetersizliğe yol açtığını göstermektedir.
Doğum sonrasında ağır seyreden sarılık, MSS (Merkezî Sinir Sistemi) enfeksiyonları, kas ve refleks problemleri, bebeklik veya çocukluk dönemlerinde geçirilen ateşli ve bulaşıcı hastalıklar: çiçek, kızamıkçık, difteri, beyin iltihabı, kabakulak, menenjit, tifüs, tifo, çocuk felci, şiddetli gribal hastalıklar, çeşitli travma ve kazalar, ağır ekonomik ve kültürel yetersizliklerden kaynaklanan beslenme yetersizlikleri, ağır ruhsal rahatsızlıklar, ağır kaza ve şoklar, çocuğun ateşli ya da gizli havale geçirmesi beyinde çeşitli bozukluklara neden olabilmektedir. Bunun sonucunda çocuğun zihinsel işlevlerinde çeşitli derecelerde yetersizlikler meydana gelmektedir.
Bireysel farklılıkların bu gibi etkenler için de söz konusu olduğu unutulmamalıdır. Benzer bir olay bir çocukta hiç olumsuz bir etki bırakmazken, diğer çocukta ağır zedelenmelere yol açabilmektedir.
Anne karnında yapılan testler bazı genetik anomaliler içindir. Doğrudan zeka geriliği tespit edebilen bir test yoktur.
Konjenital Anomaliler var ise bunların fizik gelişimde de hemen fark edilecek (ör: Down Sendromu vb.) fiziksel alışılmadık özellikler gösterebilir. Ancak çoğu zeka geriliklerinde fiziksel gelişimde sorun yoktur. Zeka gelişimi takvim yaşına ve fizik gelişimine göre geri kalır. Çocuk o yaş düzeyinin yapması gereken bulgularını yapamaz.
Zeka için en önemli bulgu dil gelişiminin geri kalmasıdır. Ör: 6-8 ayda tek kelimeler ve heceleri çıkartma. Ya da 18 ay da yaklaşık 50 kelimenin olması gibi gereken gelişimin geride kalması ; önemli bir bulgudur. Ya da yürümenin 15 aydan daha sonraya gecikmesi yine gelişimde sorun olduğunun belirtisi sayılabilir.
Zeka Geriliği kendi başına özgün bir tanı olmakla birlikte aynı zamanda farklı hastalıklara eşlik eden bir tanı da olabilmektedir. Zeka geriliği bir psikiyatrik tanı olarak kullanılan teknik bir terimdir. Zekası normalin altında olan herkes zeka geriliği kategorisine girmez, örğ. 70-79 IQ sınır zekadır. Normal zekanın altındadır. Ancak zeka geriliği kategorisine girmez.
Bu bağlamda zeka ve zeka geriliği ranjlarını ve zeka geriliği kategorilerinin özelliklerini bilmekte yarar vardır. Zeka geriliği belirtileri ve zeka geriliğinden mustarip çocukların gösterdiği davranışlar zeka geriliği tiplerine göre farklılıklar göstermektedir. Bu sebeple zeka geriliği tiplerine göre ortaya çıkan belirtileri bilmek faydalıdır.
Otizm nedir? Neden olur? Otizmin tipik belirtileri nelerdir?
Otizm belirtileri! Otizmin teşhisinde 10 temel belirti yeniden tanımlandı!
a) Bedensel ve hareket özellikleri:
b) Zihinsel Özellikleri
c ) Sosyal Özellikleri:
d) Kişilik özellikleri:
e) İş ve çalışma özellikleri:
Bir bebeğin gerektiğinde doğumdan itibaren değerlendirilmesi yapılabilir. Ailenin erken bebeklik dönemi gelişim basamaklarını iyi takip etmesi ve kuşkulanınca gecikmeden bir uzmana başvurması önemlidir.
Zeka testleri o ülkeye göre geçerlilik ve güvenilirlikleri yapılmış. tüm dünyada kabul gören medikal ölçekler olduğu sürece sorun yoktur. Ne yazık ki tıbbi geçerliliği olmayan bazı değerlendirmeler ile de karşılaşıyoruz. Gelişmiş merkezlerde ve uzman eli ile yapılan testlere itibar edilmelidir.
1. Testlerin Kültürel Etmenlerden Arındırılmamış Olması: Zekâ testleri genellikle sosyo-ekonomik yönden orta düzeyden gelen çocuklar üzerinde gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla testler, bu grubun kültürel eğilimlerinden esinlenmektedir. Bu durumda sosyoekonomik yönden düşük düzeylerden gelen çocukların bu testlerde düşük puanlar alması çoğu kez kaçınılmaz olmaktadır.
2. Çocuğun Yaşı Küçüldükçe Uygulanan Testin Geçerlik ve Güvenirliğinin Azalması: Özel eğitimin temel ilkelerinden birisi erken eğitimdir. Erken eğitim ise, çocuğun erken yaşlarda tanılanması ile mümkün olabilir. Küçük yaşlarda uygulanan testlerin geçerlik ve güvenirliğinin düşük olması erken tanılama, dolayısıyla erken eğitim olanaklarının sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
3. Zekâ Testi Sonuçlarının Çocuğun Yaşamında Ne Bir Başlangıç, Ne De Bir Son Olması: Zekâ testleri bireyin topluma uyum işlevlerini kesin olarak belirlemekte yetersiz kalmaktadır. Nasıl zekâ testinde yüksek bir puan alma, çocuğun ileriki yaşamında, topluma başarılı bir biçimde uyum sağlamasını garanti etmiyorsa, düşük puan almak da başarısızlığı garanti etmemektedir. Çünkü bireyin topluma uyum işlevlerini belirleyen pek çok etmen vardır. Bu etmenlerin hepsini mevcut zekâ testleriyle ölçebilmek mümkün değildir.
Her tıbbi durumda olduğu gibi tespit edildiği en erken müdahale en çok yol aldıran süreci başlatır. Duruma göre değişen bir süreçtir. Bazı durumlarda sorun tamamen giderilebilirken bazı durumlarda kısmi iyileşme söz konusudur. Ancak verilen her emek karşılığını bulacaktır.
Sağlıklı beslenme ve uygun uyaranlar gelişimi olumlu yönde etkileyecektir. Anne bebek ilişkisinin kalitesinin önemi büyüktür.
Doğrudan bağlantı vardır. Örneğin doğumun ilk altı ayında yetersiz Fe alımı zeka geriliğinde rol oynar. vb.
Her hangi özel bir oyuncaktan çok çocukla iletişimin ve uygun doğru uyaran vermenin önemi vardır. Birincil bakım veren kişi (anne veya yerine geçen kişi) ile kurduğu ilişkinin önemi büyüktür.
Çocuğun “özel” durumu olduğunu ve buna uygun “özel” yaklaşımların gerekli olduğunu bilmeleri yeterlidir. Bu uzun soluklu bir süreç olacaktır. Zaman zaman “tükenmişlik” yaşayabileceklerini ancak böyle durumda yine profesyonel yardım alabileceklerini unutmamalarını hatırlatmak gerekir.
Çocuğunuz Zihinsel engelli tanısı aldığında duygu ve düşünceleriniz son derece karmaşık, inişli çıkışlı olabilir, kendinizi hayal kırıldığına uğramış, yalnız, çaresiz, bazen öfkeli hissedebilirsiniz. kabul edilemez bulabileceğiniz, kendinizi suçlamanıza ve ya utanmanıza yol açabilecek bir takım düşünce ve duygular içinizden geçebilir. Bütün bunların bu durumdaki bir çok aile tarafından yaşamış, yaşanabilen inşam durumlar olduğunu unutmayınız. Kendinize ve çocuğunuza zaman tanıyın.
Öncelikle çocuğunuzun engeli, engelinin derecesi ve özellikleri hakkında güvendiğiniz ya da güvenebileceğiniz bir ya da bir kaç uzmandan olabildiğince net bilgi alınız. Bilgi aldığınız kişi ya da diğer kaynaklarla yetkin olması son derece kritiktir. Çünkü, aldığınız bilgi, size, geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlanma konusunda yardımcı olacaktır.
Engelli çocuğunuzun özel durumu gereği bir takım ek ihtiyaçları olabilir. Bu nedenle de ona daha fazla zaman ayırmanız gerekebilir. Ancak, engelli çocuğunuzun hayatınızın tamamı değil bir parçasıdır. Bu bağlamda eşinize, diğer çocuklarınıza ve kendinize zaman ayırmanız aile içi ilişkiler, iletişim ve psikolojik sağlık açısından gereklidir.
Kendinize ayıracağınız vakitle elde edeceğiniz motivasyon öncelikle engelli çocuğunuza ve diğer aile üyelerine de olumlu yansıyacaktır. Bu konuda dikkat etmeniz gereken; kendinize zaman ayırdığınızda, sanki engelli çocuğunuzu ihmal ediyormuş gibi algılayıp kendinizi suçlu hissedebilirsiniz. Buna alışık değilsek başlangıçta böyle hissetmemiz normaldir. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kendimize zaman ayırmaya da kendimizi alıştırmalıyız. Bu psikolojik bir gerekliliktir. Kendinize vakit ayırmanın diğer bir katkısı da engelli çocuğunuzun diğer insanlarla yaşamayı öğrenmesidir.
Engelli çocuğun diğer insanlarla yaşamayı öğrenmesi çocuğun gelişimi açısından da ailenin psikolojik sağlığı açısından da hem gereklilik hem zorululuktur. Engelli çocuğun diğerleriyle kalması önerildiğinde, özellikle anneler “diğerlerinin bakamayacağı, başaramayacağı, çocuğun durmayacağı, diğerleriyle anlaşamayacağı vb.” kaygılar taşırlar. Bu kaygılar belli ölçüde gerçektir. Ancak, annelerin böyle kaygılarla diğerlerine fırsat vermemesi, engelli çocuğun anneye bağımlı olmasına ve diğerleriyle birlikte yaşayabilme becerisi geliştirmesine engel olmaktadır. Bu durum da zaman içerisinde aile üyeleri hem fiziki açıdan hem de psikolojik açıdan yıpratmaktadır.
Aşın koruyucu kollayıcı olmayın, çocuğun kendi işlerini kendisinin yapması konusunda fırsat verin, fırsat yaratın, öğretici ve teşvik edici olun. Eğer acil bir durum yoksa, çocuğun yavaş yavaş da olsa yarım yamalak da olsa yapmasına izin verin. Bir çok konuda başarısız sonuçlara belli bir süre katlanmak gerekmektedir. Çocuğun becerisi yavaş yavaş gelişecektir. Örneğin çocuk yemeği döke saça yerken yemek yeme becerisini geliştirecektir, gömleğinin düğmesini iliklemek için dakikalarca uğraşa uğraşa gömleğinin düğmesini iliklemeyi öğrenecektir. Sabırsız davranıp çocuğun yerine yapmanız çocuğun becerilerinin kapasitesinin altında kalmasına neden olur.
Engelli çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre bir şeyleri öğrenme konusunda daha fazla fırsata ve teşvik edilmeye ihtiyaçları vardır. Bu her dakika bir şeyler öğretmek için uğraşın anlamına gelmiyor elbette. Acil durumlarda, ihtiyaç halinde işleri hızlandırmak için elbette onun yerine siz yapabilirsiniz, ona hemen yardım edebilirsiniz. Burada anlatılmak istenen genel tutumunuzun ihtiyaç yokken koruyucu kollayıcı olmaması, fırsat verici, öğretici ve teşvik edici olmasıdır.
Engelli çocuğunuza özel eğitim aldırın. Mümkünse, iyi bir okul ya da iyi bir eğitimciden eğitim almasını sağlayın. En azından çocuğunuzun durumunu yakından takip edin. Ara sıra sınıfına gidip yapılanları gözleyin. Çalışılan hedeflerin amacım, günlük yaşamda hangi kazançları sağlayacağım eğitimcisine sorun. Ülkemizde özel eğitim son derece yetersiz olmakla birlikte, çocuğunuzun beceri açısından, psikolojik açıdan ya da sosyal açıdan az da olsa sağlayacağı bir fayda vardır. Ayrıca, özel eğitim çocuğun kapasitesi doğrultusunda becerisini en üst seviyeye çıkarmak için yürütülen eğitim faaliyetidir. Tıbbi tedavi değildir.
Hastane de tanısı konan çocuğun özel eğitim alması gerektiği söylendiği ve de gerekli bilgilendirme doğru şekilde yapılmadığı için aileler özel eğitimi hastanenin devamı tıbbi bir süreç gibi algılayabilmektedir. Zeka geriliğinin tıbbi bir tedavisi yoktur Yaşam boyu süren bir durumdur. Zaman zaman verilen ilaçlar zeka geriliğinin tedavisi için değil, epilepsi, hiperaktivite. dikkat dağınıklığı, davranış sorunları nedeniyle aktivitenin azaltılması vb. eşlik eden problemler için verilmektedir. Ayrıca, bu konuda tedavi niteliği olmayan bazı faaliyetler sanki tıbbi tedavi gibi sunularak, ailelerin çaresizliğinden faydalanılmakta ve maddi açıdan ciddi bir şekilde sömürülmektedir Böyle durumlar karşısında uyanık olun. Eğer zeka geriliğinin tıbbi tedavisi bulunursa, bunu ertesi gün tüm dünya duyar.
Engelli çocuğunuzu eve kapatmayın, her türlü sosyal ortama sokun. Çevreden gelebilecek tepkilerde, çevreyi gerektiği şekilde bilgilendirin ve ihtiyaç duyarsanız yardım isteyin olumsuz tepkiler sizi yıldırmasın, çocuğunuzla her türlü ortamda bulunmaktan vazgeçmeyin Çünkü, sosyal ortamlarda bulunmak engelli bireyin de hakkıdır. Ayrıca, engellilik yalnızca bir bireye ya da aileye ait bir konu değildir Engellilik herkesi ilgilendiren ya da herkesin ilgilenmesi gereken ortak toplumsal bir konudur.
Bu Röportaj, Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzm. Yrd. Doç. Dr. Nüket İşiten ile yapılmıştır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?