Yeni uygulamanın yaratacağı sakıncalarla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Çolak, SGK’nın yurt dışından temin edilen ilaçları PTT aracılığıyla getirecek olmasının, hastalar üzerinde mağduriyet oluşturacağını söyledi. Türk Eczacıları Birliğinin 20 yıldır Sağlık Bakanlığı ve 2007 yılından itibaren de SGK ile yaptığı protokoller ile yurt dışı ilaçları hastalarına ulaştırdığını hatırlatan Çolak, “Hasta üretmiyoruz, reçete artırmıyoruz, özellikle bu ilaçların yazılmasını sağlamaya çalışmıyoruz. Sadece bize başvuran hastaların ilaçlarını karşılıyoruz. Bu çerçevede yüzde 40 kadarı stokta bulunan ilaçları Türkiye’nin neresinde olursa olsun üç gün içinde hastaya ulaştırıyoruz” dedi.
“SGK’nın bu hizmeti bünyesine almasıyla TEB’in kar oranı üzerinden bir tasarruf yapılacağı ve halka daha iyi hizmet verileceğinin” beyan edildiğini dile getiren Çolak, depocu karının yüzde 2-9, eczacı karının yüzde 12-25 olduğunu, TEB’in ise yüzde 3,9 kar oranıyla bu görevi yerine getirdiğini söyledi.
TEB tarafından temin edilen ilaçların %62’sinin az bulunan ve Türkiye’de ruhsatları olmayan “yetim” ilaçlar olduğuna işaret eden Çolak, “Az sayıda üretim yerinde, yetim ilaç üretenler ile bağlantıları yakalamak, bunlara ulaşmak da zordur. TEB’in yıllar içinde kurduğu bağlantılar ve güven ilişkisiyle bu ilaçların getirilmesi sağlanabilmiştir” dedi.
Birliğin tüm bu hizmetleri karşılığındaki yıllık karının 40 milyon lira olduğunu dile getiren Çolak, bunun 30 milyon lirasından fazlasını gider kalemlerinin oluşturduğunu söyledi. SGK’nın tasarruf edeceği miktarın yıllık 10 milyon liradan daha az olduğunu vurgulayan Çolak, şu değerlendirmeyi yaptı: “Hastalarımız ilaçlarını, sadece bizden değil, Türkiye’nin her noktasında hizmet veren eczanelere başvurarak da alabilmektedir. İşte bu, kar gibi görünen miktarın önemli bölümü ise, hastaların ilaca erişimini kolaylaştırmak açısından hizmet alınan 25 bin eczaneye, hizmet bedeli olarak tarafımızdan dağıtılmakta ve onlara bir can suyu olmaktadır.”
Bir saat boyunca farklı ısıya maruz kalması halinde bozulan soğuk zincir ilaçlarıyla ilgili her türlü maliyetin de TEB tarafından karşılandığını belirten Çolak, şu uyarıları yaptı: “20 yıllık tecrübemizle ifade edebiliriz ki, SGK bu ilaçları kendisi temin etme yoluna giderek kamu maliyesini korumuş olmayacaktır. Aksine, sınırlı kadroları, devlet bürokrasisi, memur mesai saati içerisine sıkışacağı aşikar olan resmi işlemlerin tamamlanamaması gibi nedenlerle, bu sistem sürdürülemez bir hale gelecektir.”
Türk Eczacıları Birliğinin de kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduğunu belirten Çolak, sözlerini şöyle noktaladı: “SGK mükemmel bir sistem kursa bile içinde olması zorunlu bürokrasi, bu ilaçların hastaya ulaştırılmasını geciktirecektir. Yeni bir kadroyla bilmediği bir işi yapacak, PTT bilmediği bir işi yapacak. Hasta alıştığı bir sistemden farklı bir sisteme girecek. Hasta ya bize geliyor ya da eczanelere gidiyordu.
Şimdi bambaşka bir yola girecek. Tüm bunlar ciddi bir süreç gerektiriyor ve bu süreç içerisinde ciddi mağduriyet olacağı endişesini taşıyoruz. En büyük mağduriyet ilaçların geç ulaşması olacak. Hastanın bu mekanizmaya ulaşması da gecikecek. Her şeyden önce SGK’nın böyle bir acil ilaç sistemi kurması bize mümkün görünmemektedir. Nitekim, konuyla daha önce ilgilenen ve dava açtığımız çeşitli şirketler, SGK’nın bu işi organize edemeyip kendilerine devretmesini avuçlarını ovalayarak beklemektedir. Tahminimiz odur ki, SGK zaten böylesine zorlu bir süreci kendi imkanlarıyla sürdüremeyecek, daha sonra bazı özel firmalara devredecektir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?