Son yıllarda bilinçlenmenin artmasıyla erken evrede de teşhis edilebilen, erken teşhis edildiğinde de tedavisinde başarı oranı %90’lara ulaşan yumurtalık kanseri, kadınların en sık kapısını çalan üçüncü kanser türü. Günümüzde gerek dünyada gerekse ülkemizde giderek yaygınlaşan, ileri evrede tespit edilmesi durumunda hayati riski yüksek olan yumurtalık kanseri, her 100 bin kadından 14’ünün karşısına hayatlarının bir döneminde çıkıyor. Hastaların üçte ikisinde belirtiler başka hastalıklarla karıştırılabiliyor.
Yumurtalık kanseri maalesef diğer hastalıkları taklit ettiği için erken dönemde tanı koyma şansının düşük olduğu bir kanser. Her yaşta kadında görülebilmekle beraber yüzde 75 oranında menopoz sonrası dönemde ortaya çıkıyor. O nedenle menopoz sonrası yıllık takipler çok önemli. Erken tanı konulması tedavi şansını çok büyük oranda artırıyor. Biz erken tanı koyarsak hastalarımızın yaklaşık %90’ı bu hastalıktan kurtulabiliyor. Ancak zaman kaybedilip erken tanı konulamadığında tedavileri zorlaşıyor.
Yumurtalık kanseri sinsi bir kanser türüdür ve belirtilerinde de kendine has bir bulgu yoktur. Aslında erken evrede bel ağrısı, karın ağrısı, karın şişliği, kabızlık, idrar yapma şikayetleri, gaz problemi gibi rahatsızlıklarla kendini gösterir. Ancak bu belirtiler başka hastalıklarla da karıştırılabilir. Bu şikayetlerle karşılaşan kadınların ve başvurdukları hekimlerin, mutlaka akıllarına bu ‘sinsi hastalığı’ getirmeleri gerekir. Verilen tedaviye rağmen kısa sürede şikayetler geçmediyse hasta kadın doğum uzmanına gitmelidir.
Çünkü biz kasıktan yapılan bir ultrasonografi yöntemiyle bu hastalığın tanısını kolayca koyabiliyoruz, en azından şüphelenebiliri. Tomografi dediğimiz görüntüleme yöntemleri de yapabiliyoruz. Her yaş grubu için bu geçerli ama menopoz sonrası kadın doğum uzmanına yıllık düzenli muayene, hele de bu şikayetler varsa hayati önem taşıyor
Yumurtalık kanseri günümüzde giderek yaygınlaşmasına rağmen spesifik bir nedeni yok. Yüzde 15 genetik geçişin yanı sıra çevresel faktörler, hava kirliliği, endüstriyel ürünler, sağlıksız beslenme, sigara ve alkol gibi faktörler de bu tehlikeli kansere davetiye çıkarabiliyor. Ailesinde birinci derece yakınlarında yumurtalık, meme ve bağırsak kanseri olan kişiler mutlaka kadın doğum uzmanlarına yılda bir düzenli kontrole gitmelidir.
Hele de günümüzde bel ağrısı çok yaygın bir şikayet olduğundan ve önemsenmediğinden ‘belim ağrıyor’ denilip geçilebiliyor ya da ağrı kesicilere başvuruluyor. Kadın doğum hekimine gitmek hiçbir şekilde akla gelmiyor. Oysa ‘belim ağrıyor’, ‘karnım ağrıyor’ deyip geçmemeli, hekiminin önerdiği tedaviden fayda sağlanamadıysa mutlaka kadın doğum uzmanına gidilmelidir. Yumurtalık kanseri teşhisi alan bir kadın mutlaka bu konuda tecrübesi olan, ekibi olan, her yönüyle ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası bu cerrahiyi planlayabilen ve sonrasında da tedavisini planlayabilen ekibe başvurmalıdır.
Erken teşhis meme kanseri tedavisi için çok önemli! Bu belirtilere dikkat
Yumurtalık kanserinin ilk tedavisinin cerrahi tedavi olduğunu belirten Dr. Osman Temizkan, ilk yapılan cerrahinin hastanın yaşam süresini, her şeyini etkileyen bir tedavi olduğunu belirtirken, ilk cerrahinin zamanında ve başarılı şekilde yapılmadığı taktirde bütün yaşantıyı etkileyebildiğini söylüyor. Erken evre yumurtalık kanserinin tedavisinin sadece cerrahi olduğunu ardından 3-6 ayda bir, 5 yıl boyunca düzenli kontrollerin yeterli olduğunu kaydeden Dr. Osman Temizkan, ileri evre yumurtalık kanserinde ise kemoterapi tedavisi gerektiğini söylüyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?