Miyom, hemen hemen her kadının duyduğu veya karşılaştığı yaygın bir hastalıktır. Miyom rahimden kaynaklanan iyi huylu tümördür. Tümör deyince insanları bir korku salar; çünkü genelde tümör ve kanser eşdeğer kavramlar zannedilir. “Tümör” kelimesi, Latince’de “şişlik” demektir; bu yüzden vücudumuzdaki herhangi bir dokudan kaynaklanan kitlelere “tümör” denilir. Rahim üç tabakadan oluşur. Orta tabaka olan ‘myometrium’ bölümünde oluşan kitlelerin çoğunluğu miyomdur ve genellikle bu miyomlar 40 yaş üstü kadınlarda görülmektedir.
Miyomlar, genellikle bir belirti vermeden, kadınların rutin jinekolojik muayenelerinde tesadüfen saptanırlar. Rutin kontrollerine girmeyen bir kadında kanama, sık idrara çıkma, kabızlık veya karın üzerinden ele gelen kitle şeklinde belirti verebilir. Miyomların çoğunluğu yapılan ultrasonografiyle görülürler. Ultrason yaparken miyomların büyüklükleri ve bulundukları yer iyi tespit edilmelidir; çünkü tedavi de buna göre planlanır.
Rahmin en iç tabakasına yakın olan miyomlar küçük bile olsalar; kanama yapacakları için çıkarılmalıdırlar. Oysa ki rahmin dış tabakasına doğru uzanan miyomlarda cerrahiden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Bu tür miyomlar ancak idrar torbasına veya bağırsaklara baskı yaparlarsa ameliyat edilmelidirler.
Miyomun yerine bakılmaksızın dikkat edilmesi gereken başka bir husus da miyomun büyüklüğüdür. Rahmi 12 haftalık gebelik iriliğine kadar büyüten miyomlar da ameliyat edilmelidir. Ameliyat gerektirmeyen miyomları 6 ay arayla takip etmek yeterlidir. Yavaş büyüyen veya büyümeyen miyomlarda bu takip süresi 1 yıla çıkartılabilir.
Takipler sırasında hızlı büyüyen miyomlarsa “sarkom” adını verdiğimiz kanser şüphesinden dolayı ameliyat edilmelidir. Anlaşılacağı gibi miyomlarda kanserleşme riski yok denecek kadar azdır. Sadece hızlı büyüyen miyomlarda kanserden şüphelenilir ve bunların da çoğu ameliyat sonrasında kanser çıkmazlar.
Miyomlar gebelikte büyüme eğilimindedirler; menopozda ise küçülürler. Bu yüzdendir ki doğum sonrası tespit edilen miyomlarda 6 ay – 1 yıl kadar beklemek gerekir. Çünkü bu miyomların çoğu küçülür ve ameliyat edilmeyecek, takip edilecek boyutlara gelirler. Menopozdaki miyomlar ise küçülme eğiliminde olduklarından, genellikle ameliyat edilmezler. Ancak menopozda büyüyen miyomlarda, kanser şüphesi nedeniyle mutlak ameliyat gerekir.
Miyomlarda en etkin ve en yaygın tedavi şekli cerrahidir. 40 yaş üzeri ve çocuk istemeyen hastalarda genellikle rahmin tamamen alınması uygundur. 40 yaş altındaki veya çocuk istemi olan hastalarda ise rahmi korumak için sadece miyomu almak en uygun yaklaşımdır. Rahim alma ameliyatında laparoskopik teknik veya açık cerrahi teknik uygulanabilir. Sadece miyom çıkarılacaksa cerrahi teknik miyomun yerleşim yerine göre belirlenmelidir. Rahmin iç duvarına yakın olan miyomlar ‘histeroskopik teknikle’ çıkarılmalıdır. Bu teknikte hastanın karnı hiç kesilmez.
Aynen mideye yapılan endoskopik girişimler gibi vajinal yoldan bir kamera sistemiyle rahmin içine girilir ve görülen miyom tıraşlama tekniğiyle tamamen çıkartılır. Bu teknikte kesi veya dikiş kullanılmaz. Rahmin dışına doğru yerleşen miyomlarda ise laparoskopik veya açık cerrahi teknik kullanılmalıdır. Cerrahi teknik dışında kullanılan tedavi metotları maalesef çok başarılı değildir. Sonuç olarak miyom çoğu kadının karşılaşabileceği ve genellikle ameliyat gerektirmeyen masum bir rahim içi oluşumudur. Kontrollerin düzenli yapıldığı hallerde hiç kaygılanılmaması gereken bir hastalıktır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?