Uykunun insan için önemli olan biyolojik gereksinimlerden biri olduğunu vurgulayan Türk Kardiyoloji Derneği Saymanı Prof. Dr. Necla Özer kaliteli ve yeterli bir uykunun sağlığımızda olumlu etkileri olduğunu belirtti. Prof. Dr. Özer, “uyku insan bedeni ve ruhu için bir yenilenme, tamir, bakım ve onarım sürecidir. Biz uyurken vücudumuzda devreye giren binlerce süreç, sabaha kadar çalışarak bir önceki günün yıpranmalarını giderir, bozulmalarını düzeltir. Uyku iyi ve sağlıklı bir yaşamın en önemli anahtarlarından birisidir” dedi.
Son yıllarda yayınlanan uyku ile ilgili çalışmaların sonuçlarına göre günde en az 7 en fazla da 9 saat uyku tavsiye edildiğini belirten Prof. Dr. Necla Özer “günümüzde modern yaşamın dinamiğini yakalayabilmek için birçok insan uyku süresini azaltmış durumdadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmaya bakıldığında erişkinlerin yaklaşık üçte birinin 7 saatin altında uyuduğu özellikle az uykunun genç erişkinlerde, 60 yaş üzeri erişkinlere göre daha önemli bir sorun olduğu görülmüştür” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Özer “ölüm ile uyku süresi arasında U şeklinde bir ilişki vardır. U şeklinde ilişki pratik olarak azının da fazlasının da zararlı olması anlamına gelmektedir. Günde 7-8 saat uyuyanlar en uzun yaşarken; 7-8 saatten daha az ve daha fazla uyuyanlar daha az yaşamaktadır. Bu durum kısa uyku süresinin kronik hastalıklar, kalp hastalıkları, şişmanlık, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, felç ile ilişkili olmasına bağlanmaktadır. Uyku süresinin az olması ve kalitesiz uykunun şişmanlık, diyabet, hipertansiyon ve koroner arter hastalığı gelişimi üzerine etkisi olduğu gösterilmiştir” dedi.
Normal kişilerde uykunun kardiyovasküler düzenlemelerde rol oynayan fizyolojik mekanizmalardan parasempatik aktivitenin artışı, sempatik aktivitenin azalması gibi büyük değişikliklerden sorumlu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Necla Özer “bu değişiklikler kan basıncında ve kalp hızında değişikliklere neden olmaktadır. Bu nedenle uyku fizyolojisindeki herhangi bir değişiklik kan basıncı ve kalp hızında değişikliklere sebep olur. Yapılan bazı prospektif epidemiyolojik araştırmalardan 4500 erişkinin katıldığı NHANES (ABD-Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması) araştırmasında 5 saatten az uyuyanlarda 7-8 saat uyuyanlara göre hipertansiyon gelişiminin arttığı tespit edilmiştir. Uyku sırasında nefes almadaki sorunlar da uykuyu dolayısıyla kardiyovasküler sistemi etkilemektedir. Ayrıca gece ve vardiyalı çalışanlarda kronik uyku kısıtlılığı, alışılagelen zamanın dışında yeme ve uyuma olduğundan dolayı diyabet, obezite ve kardiyovasküler patolojilerde artış olduğu da gösterilmiştir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Özer “yapılan araştırmalar hem süre, hem de kalite bakımından yetersiz bir uyku, şişmanlık ve tip 2 diyabet gelişimi için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Temelinde, glukoz toleransı ve insülin duyarlılığının azalması, kortizol ve ghrelin (iştah artırıcı) hormonunda artma, iştah azaltan leptin hormonunda azalma gibi metabolik ve hormonal değişikliklerle birlikte ortaya çıkan, açlık ve iştah artışı vardır. Ayrıca, kötü bir uykunun, şişmanlığa neden olan genlerin aktivasyonu için uygun ortamı sağladığına dair kanıtlar da bulunmaktadır” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?