Türkiye genelinde 18 farklı ilden 25 hastanedeki 1401 hastanın verilerinin incelendiğini araştırmaya göre, Covid-19 nedeniyle hastaneye yatırılanların %93’ü aşısız ya da eksik aşılılardan oluşuyor! Sonuçları Türk Toraks Derneği 24’üncü Kongresi açıklanan araştırma ile ilgili bilgi veren Türk TORAKS Derneği Klinik Sorunlar Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Uzun, “1401 hastanın 529’u (yüzde 37.7) yoğun bakımlarda yatan hastalardan oluşuyordu. Bu hastaların 715’i ise erkek (yüzde 51) ve 686 (yüzde 49) hasta ise kadın hastalardı. Hastaların 669’u (yüzde 47.8) aşısızlardan oluşurken, toplamda 1304 hasta (yüzde 93) ise aşısız veya 2 doz inaktif aşı veya tek doz aşı olan hastalardan oluşuyordu. Toplam hastalar için de çift doz inaktif aşılı oranı ise 461 (%32.9) düzeyindeydi” dedi.
Prof. Dr. Oğuz Uzun tarafından paylaşılan araştırmaya göre Covid-19 hastası kişilerin aşı durumları şöyle:
Pandemin dördüncü dalgası sadece aşısızları değil uygun aşı olmayanları da etkiliyor
Basın toplantısında, Dr. Nilüfer Aykaç da İstanbul’da mavi yakalı işçilerin hareketliliğinin sürdüğünü ve bu kesimlerin hastalıktan daha fazla etkilendiğini söyledi. Dr. Aykaç yaptığı açıklamada, “Araştırma, İstanbul’da yaşanan Covid-19 görülme sıklığının 65 yaş üstü nüfusunun yoğunluğu ile açıklanamayacağına, Evde kal gibi kişisel tercihler ile karantina uygulamasının özellikle organize sanayi bölgelerindeki çalışanları kapsamına almadığına, yaşamlarını devam ettirebilmek için kayıt dışı sektör de dahil olmak üzere her gün çalışmak zorunda kalan yoksulların salgının öncelikli hedef grubunu oluşturduğuna işaret etmektedir” dedi.
Salgın döneminde işçilerin yoğun olduğu yerleşim yerlerindeki hareketliliğin son derece yüksek olduğuna işaret eden Dr. Nilüfer Aykaç, “Covid-19 pandemisiyle başa çıkmanın yolu vaka sayısının arttığı ve salgının pik yaptığı dönemde acil ve temel ihtiyaç dışındaki tüm sektörlerin çalışmasını durdurup, çalışanlara hükümet tarafından ücret desteği vererek toplum sağlığı için salgını baskılamaktır. Araştırmamız, İstanbul’daki kısıtlanmanın olduğu dönemde bile mavi yakalılardaki var olan bu hareketliliğin salgını baskılama stratejisi değil sınıfsal bir sürü bağışıklığı yaptığı yönündedir” diye konuştu.
Türk Toraks Derneği II. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ise Türkiye’de uygulanan farklı aşı rejimlerinin etkilerine dair gerçekleştirdikleri geniş katılımlı anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Prof. Dr. Köktürk, yaptıkları anket çalışmasına katılan 10 bin 354 kişinin verdiği yanıtlara göre mRNA aşısının güvenilir olduğu ve görülen yan etkilerin sıklıkla hafif olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Köktürk, araştırmadan elde edilen verilerle ilgili şunları söyledi: “En son yaptığımız anket çalışması 10 binin üzerinde olguya ulaşmayı sağladı. Bu internet üzerinden yaptığımız bir araştırma. Çoğunluğu doktorların ve kadınların oluşturduğu bir grup ama yine de toplumdan doktor olmayan kesimden de katılım oldu. Burada son dönemde ekim ayına kadar acaba olgularımızın ne kadarı, hangi aşıyı oldu ve sonuçta bu aşılardan önce ve aşılanmadan sonra acaba PCR oranları nasıl değişti, PCR düzeyleri ne oldu ona baktık. Benim özetle söylemek istediğim; aşılanma öncesi PCR pozitifliği %17.65 iken, aşılanma sonrasında bu oran toplam gruplarımızda %2,96’ya inmiştir. Israrla vurguluyorum aşı çalışıyor, aşı hayat kurtarıyor. Aşı, PCR pozitifliğini önlüyor. Onun için aşı reddine karşı olduğumuzu TORAKS Derneği olarak tamamen aşılanma konusunda halkımızı uyardığımızı bir kez daha söylemek istiyorum.”
Farklı aşı gruplarına yönelik de sonuçların bulunduğunu belirten Prof. Dr. Köktürk, “Bu noktada sınırlı sayıda hasta ya da sınırlı sayıda olgu olmakla birlikte, 3 inaktif aşı ve 2 inaktif aşı üzerine 1 mRNA aşısının %3-4,5 gibi aşılanma sonrası PCR pozitifliğine neden olduğu -daha doğrusu etkinliğinin %97 olduğu diyelim- 4 aşının yani 2 inaktif aşı üstüne 2 mRNA aşısı olanların daha sonrasında PCR pozitiflik oranının sadece %0,47 olduğunu vurgulamak istiyorum. Tüm gruplarda istatiksel anlamlılık vardı” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?