Yeni kanunla kanıta dayalı tıptan tüketiciye dayalı tıbba geçiyoruz

Yazan Dr. Erkin Göçmen
Kategori: Hukuk / Mevzuat Print

Yeni Kanunda hastalar da tüketici oldu!
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 29 Kasım 2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlandı. Ancak 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Bu tarihe kadar önceki 4077 sayılı Tüketici Kanunu yürürlükte kalacak. Türkiye’nin yoğun gündemi birçok konunun gözden kaçmasına sebep oluyor. Oysa 6502 sayılı yeni Kanunda sağlık uygulamalarını da içerecek şekilde ‘yeni’ hükümler vardı. Geç de olsa bu konuya kısaca değinmekte fayda olduğunu düşünüyoruz.

Kanaatimizce yeni hükümlerden en önemlisi, 6502 sayılı kanunda, özel sektörde sunulan sağlık hizmetlerinden hekim-hasta, özel hastane-hasta, laboratuar-hasta, hemşire-hasta vb. ilişkilerin de tüketici ilişkisi sayılması ve kanun kapsamına dahil edilmesi.
Bir diğer anlatımla özel sektördeki hastaların da artık tüketici sayılması…

resmi_gazeteYeni kanun önümüzdeki Mayıs ayının sonunda yürürlüğe girecek. Bu tarihe kadar 4077 sayılı Tüketici Kanunu geçerli olacak. Hali hazırda yürürlükte olan 4077 sayılı Kanunda ise yukarıda örneklendirdiğimiz ilişkiler (vekalet ilişkileri) açıkça tüketici ilişkisi olarak kabul edilmedi. Bu sebeple, özel hastane, tıp merkezi, muayenehane gibi yerlerde sunulan hizmetlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde tüketici mahkemeleri görevli sayılmadı.

Gerçi zaman zaman hem yerel mahkemelerin hem de Yargıtay’ın özel hastanelerden hizmet alan hastaları tüketici olarak nitelendirdiğini ve uyuşmazlıkları buna göre çözümlediklerini görüyorduk. Fakat bu uygulama başat değildi. Ancak 4077 sayılı Kanun döneminde de tıbbi malzemeler tüketim malı sayıldı ve bunları satın alan hastalarla satıcılar arasındaki münasebet tüketici ilişkisi olarak kabul edildi.

Yeni Kanunda, kamu hastaneleri ile hastalar arasındaki münasebetin tüketici ilişkisi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu ise muğlak kaldı. Sanıyorum bu konu hukukçular arasında bir süre tartışılacak. Şayet kamu hastanelerinin ticari amaçlarla hareket ettiği kabul edilirse, bu kurumlardan hizmet alanlar da tüketici sayılacak. Kanaatimce, kamu hastanelerinden sosyal güvenlik dolayımı ile değil fakat ücretli olarak hizmet alan kişilerin tüketici kanunu kapsamına alınması baskın görüş olarak kabul görecek.

hekim-hasta-bilgi-doktorBilindiği üzere son yıllarda bazı kamu üniversitesi hastanelerine sağlık turizmi kapsamında yabancı hastalar geliyor. Aslında bu hastalar için özel hastaneler ile kamu hastaneleri arasında hiçbir fark yok. Bu kişiler esas olarak bir kamu sağlık hizmeti değil özel sağlık hizmeti almış oluyor. Bu durumda aynı hastanın özel hastanede farklı kamu üniversitesi hastanesinde farklı hukuki statüde sayılması çelişki teşkil edecek.

Her kanunun uygulaması zaman içinde şekilleniyor. Burada da benzer bir süreç işleyecek. Kamu hastanelerinden, özellikle ücret karşılığı hizmet alan kişilerin özel hastanelerdeki gibi tüketici sayılıp sayılmayacaklarını uygulama içinde göreceğiz.

Peki yeni durum ne getirecek ya da götürecek.
Elbette bu durumun en önemli sonucu hastaların tüketicilere sağlanan çeşitli yasal avantajları kullanması olacak. Artık Tüketici Hakem Heyetlerine müracaat edenlerin büyük kısmını hastalar oluşturacak.

Bu süreçte karşılaşılacak sorunlar ve çözümleri belki bir başka yazının konusu olabilir. Ancak bu yazıda konunun bir başka yanına dikkat çekmek istiyoruz.

saglik-para-hekimSağlık bakımı alan bir kişinin tüketici olarak kabulü gerçekten doğru mu? Sağlık, diğer piyasa mal ve hizmetleriyle aynı nitelikte görülebilir mi? Sağlık hizmetinin piyasa mantığına aykırı özellikleri göz ardı edilerek salt vekalet ilişkisi niteliğinden dolayı, hastaların tüketici olarak kabulü gerçekten isabetli bir hukuk politikası mı? Sanıyorum asıl cevaplanması gereken sorular bunlar.

Ancak yasalaşma sürecinde bu konunun yeterince kamuoyu ilgisi görmediğine tanık olduk. Sanıyorum bu yazıdan sonra konu biraz daha tartışılır olacak. Bu aşamada hastanın tüketici sayılmasının estetik bir görüntü sunmayacağını söyleyebilirim. Fakat daha da önemlisi tüketici memnuniyeti ile hasta menfaati arasında her zaman doğrusal bir ilişki yok ve belki de en sorunlu nokta da burası. Ancak bir gerçek var: Artık kanıta dayalı tıptan tüketiciye dayalı tıbba geçiyoruz. Ne getirir ne götürür hep birlikte göreceğiz.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla