Koronavirüs salgınıyla mücadelede en büyük umut kaynağı olacak etkin bir aşıyı bulma çalışmaları dünyanın dört bir yanında sürüyor. Bilinen 100’den fazla çalışma var ve 10’u klinik deney aşamasına geçmiş durumda. Ancak etkin aşının bulunmasıyla birlikte, kamu sağlığı uzmanlarının “aşı milliyetçiliği” diye tanımladığı, bir başka jeopolitik mücadeleye yol açabilecek, yeni bir uluslararası yarışın başlamasından kaygı duyuluyor. Bir koronavirüs aşısı, bu aşıyı bulup, büyük miktarlarda üreten ilk ülkeye büyük bir avantaj sağlayabilme potansiyeline sahip.
Aşı bulma ve üretme yarışını kazanan ülke, ekonomisini diğerlerinden aylar önce eski haline döndürebilecek ve daha sonra aşıyı göndereceği müttefiklerini seçerek, küresel ekonominin toparlanmasını doğrudan kendi aşı üretimine bağlayabilecek. Hükümetlerin, topraklarında bir aşı bulunması halinde ne yapacakları net değil. Fakat Amerikan Wall Street Journal gazetesinde yer alan habere göre, önde gelen aşı adaylarını geliştiren başlıca ilaç şirketleri, aşının etkinliği kanıtlanır kanıtlanmaz, ülkelerin tıpkı ameliyat maskeleri ve deneysel ilaçlarda olduğu gibi ihracat yasakları konulmasını bekliyor.
Johnson & Johnson ve Moderna Inc. gibi ilaç şirketleri, üretimlerinin ulusal sınırlar içinde sıkışmasını engellemek için farklı kıtalarda fabrikalar hazırlıyor. Geçtiğimiz haftalarda, Fransa Başbakanı Edouard Philippe, koronavirüs aşısı geliştirmesi halinde ABD pazarına öncelik vereceğini açıklayan Fransız ilaç şirketi Sanofi’ye tepki göstermişti. Philippe, herkesin aşıya erişiminin “tartışılmaz” olduğunu, açıklamayı “kabul edilemez” bulduklarını söylemiş ve aşının dünyadaki herkesin yararına olması gerektiğini vurgulamıştı.
Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) gelecekte bulunabilecek herhangi aşının öncelikle, dünya genelindeki sağlık çalışanlarına daha sonra da her yerdeki ihtiyaç sahiplerine gönderilmesi gerektiğini söylüyor. WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da “Olanlarla olmayanlar arasında bir bölünme oluşmamalı” demişti.
Ancak bu kadar çok sayıda insanın, bu kadar hızla, küresel bir düzeyde aşılanması gerektiği bir durum hiç yaşanmadı. Medikal gözlüklerden, ultra soğuk donduruculara dek bir çok malzeme şu anda yeterli değil. Bazı aşı adaylarında da sadece az sayıda uzmanın anlayabileceği yeni teknolojiler kullanılıyor. Avrupa Birliği liderleri, Bill ve Melinda Gates Vakfı’yla birlikte bu engelleri aşmak için 43 devlet ve hükümet başkanının katıldığı bir video konferans düzenlemiş ve 8 milyar dolarlık bir kaynak yaratılmıştı.
Ancak bu toplantıya, ABD, Hindistan ve Rusya katılmadı. Çin Başbakanı Li Keqiang’ın konuşması bekleniyordu ancak yerine katılan Çin Büyükelçisi Batılı ülkeleri koronavirüs salgını konusunda kendilerini suçladığı gerekçesiyle eleştirdi.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’un Küresel Sağlık Programı’ndan eski WHO Genel Sekreter Yardımcısı David Heymann, “Çoğu ülke, aşı kendi ülkelerinde bulunup, üretilirse, siyaseten önce kendi halklarının yararlanmasına siyaseten mecbur olacaktır” diyor.
İnsanlar üzerinde deneme aşamasına gelen 10 aşı çalışmasının beşi Çin’de. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ülkesinin geliştireceği aşının “küresel halk sağlığı” yararına olacağını söylemişti. Ancak insanlar üzerinde denen üç aşı çalışmasını yürüten Sinopharm Grubu’nun parti sekreteri, şirketin önceliği Çin halkına ve ülke dışında çalışan ya da okuyan vatandaşlarına verileceğini söyledi.
İngiltere ve ABD’de de bu ülkelerdeki ilaç şirketlerine aşı geliştirmeleri için sağlanan fonlar benzer koşullarla verildi. Dünyanın en büyük aşı üreticilerinden Hindistan’da da ilaç şirketleri, önce Hint vatandaşlarının aşıya ulaşabilmesi için hükümetin, tıpkı hidrosiklorokin ilacında olduğu gibi ihracat kısıtlamaları koymasını bekliyor. ABD’de hükümet aşı geliştirmeye çalışan dört ilaç şirketine 2 milyar dolar verdi. Bu şirketlerin çoğu bunun karşılığında aşıyı ABD’de üretmeyi taahhüt etti.
ABD Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu’nun eski direktörü Rich Wright, Kongre’de verdiği ifadede, neden henüz kanıtlanmamış aşılara bu kadar çok kaynak ayrıldığı sorulduğunda “İlk sırada olmalıydık ve biz de bunu yaptık” demişti.
İngiltere’de ise hükümet AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen aşıya en az 70 milyon sterlin verdi. 30 milyon aşının Eylül ayında üretilebileceği belirtilirken, aşıya ilk erişimin İngiliz vatandaşlarına verilmesi bekleniyor. Geçen ay da Trump yönetimi, ABD için 300 milyon doz üretilmesi adına şirkete 1,2 milyar dolar verilebileceğini açıkladı.
Koronavirüs aşısı projelerini destekleyen ve kar amacı gütmeyen Osla merkezli Salgına Hazırlık İnnavosyonları Koalisyonu’nun Genel Başkanı Richard Hatchett, “Her aşı üreticisi, bulunduğu ülkeye karşı bir zorunluluk duyacak. Aşı üretimin kendi halkına yöneltmeye çalışabilecek tek ülke ABD değil, bu küresel bir olgu” diyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?