Güney illerimizin birisinde Devlet hastanesinde çalışan bir üroloji uzmanının stres inkontinans (idrar kaçırma) tanısıyla servise yatırdığı ve sistorektosel tanısı koyduğu üç çocuk annesi kadın hastanın sağ labium majusunda (içerde) nodüler sertlik de tespit etti. Ancak hastadan alınan onam yalnızca sistorektosel için yapılacak sling ve korporafi posterior ameliyatı içindi. Fakat ürolog sağ genital bölgesinde nodüler sertlik tespit ettiği hastanın labium majuslarını da birer santimetre rezeke etti.
Bunun üzerine hasta tarafından Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunuldu. Üroloğun kamu görevlisi olması sebebiyle önce soruşturma izni alındı ve akabinde doktor hakkında ceza mahkemesinde görevi kötüye kullanma suçu işlediği için ceza davası açıldı.
Yargıtay’dan tartışmalı karar: Komplikasyon olsa bile görevi ihmal suçu işlenebilir
Yargılama sırasında ceza mahkemesi Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurasının bilirkişi görüşüne başvurdu. Dosyayı değerlendiren Yüksek Sağlık Şurası raporunda, sistorektosel ve stres inkontinansı tanısı ile yatırılan hastaya tatbik edilen sling ve kolporafi posterior ameliyatı sırasında, ayrıca vajen sağ labium majusta içte sertlik mevcut olduğundan, labium majusların bu sebeple bilateral birer santimetre rezeke edildiğini tespit etmekle birlikte yapılan tıbbi müdahalelerin hastaya izah edilmemesi ve hastanın imzalı onamının da alınmaması sebebiyle doktoru kusurlu saydı.
Yüksek Sağlık Şurası raporunu hükmüne esas almaya yeterli gören mahkeme doktorun yaptığı itirazı yerinde görmeyerek doktora ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma (TCK 257/2) suçundan 3 ay hapis cezası verdi ve akabinde cezayı erteledi.
Üroloji uzmanı bu sefer kararı Yargıtayda temyiz etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı her ne kadar yerel mahkeme kararının bozulması yönünde görüş bildirmiş ise de dosyayı inceleyen yüksek ceza dairesi yerel mahkeme kararını isabetli bularak onadı. Böylece doktorun almış olduğu ceza kesinleşti. Yargılama süreci yaklaşık 10 yıl sürdü.
Yargıtay’dan, hemşireyi taciz eden alkollü doktor için tarihi karar
Bu olguda doktor esasen hastanın yararına bir müdahalede bulunmuş olsa da bir kadın hastanın rızası olmaksızın dış genital bölgesinde yapılan bu nitelikte bir müdahale için muvafakatinin alınması zorunluydu. Her ne kadar hasta hasta şikayetinde “habersiz” ve “gereksiz” müdahalede bulunulduğu iddiasında ise de müdahalenin “habersiz” olduğu açık olmakla beraber “gereksiz” olduğu iddiası temelsizdir. Ancak ne kadar gerekli olursa olsun, bir kadın hasta için yapılan müdahale niteliği itibari ile mutlak anlamda rıza alınmasını gerektirir mahiyettedir.
Bu olayda mahkeme doktorun ihmal suretiyle görevi kötüye kullanması sebebiyle karar vermiştir. Bu suç sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suçtur. Bu bakımdan mahkemenin nitelendirmesi esas alındığında bu ameliyatın bir özel hastanede yapılmış olması halinde suç oluşmayacağı sonucu çıkmaktadır. Karar bu yönüyle çelişkili olmakla beraber kesinleşmiş bir karar olduğundan konunun bu yönü bir başka tartışmanın konusudur.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?