Doç. Dr. Göksel Somay, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: Parkinson Hastalığı tanısını koyarken hatırlanması gereken en önemli şey, hastalığın dört ana belirtisinden ikisinin, nöroloji uzmanının tanıyı düşünmesini sağlamak için bir süredir bulunması gerekliliğidir. Hastalığın dört ana motor belirtisi:
Parkinson hastalığı neden olur? Belirtileri, teşhisi ve evreleri
Ayrıca;
Görülme sıklığı her yıl 100 binde 11-14 kişi olan Parkinson Hastalığı tüm dünyada 10 milyon kişide; Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişide görülüyor. Her yıl yaklaşık 10 bin civarında hastaya yeni teşhis konuluyor. Kişiye özel bir hastalık olan Parkinson’da ailede herhangi bir hikaye olmayabilir. Yaş ile ortaya çıkan beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bu hastalık; 50-75 yaş arasında daha fazla görülse de daha genç hastalarda da ortaya çıkabilir. Tüm hastaların %10’unda 40 yaş altında ve bunların da daha azı 20 yaş altında ortaya çıkar ki bunlar daha özel tip (ailesel gibi) Parkinson hastalarıdır.
Yaklaşık %10 oranında hasta doğrudan doğruya anne ve/veya babasından hastalıklı bir geni alır ki bu hastalar genç hastalardır. Parkinson Hastalığı aslında genetik bir yatkınlık zemininde ortaya çıkar. Anne, babası veya ailesinde herhangi bir insan Parkinson hastası olmasa dahi genetik örgüsünden kaynaklı bazı yatkınlıkları olabilir.
Büyük genetik çalışmalar gösteriyor ki bazı genlerdeki değişkenlikler bizi Parkinson hastalığına yatkın kılar. Ne oranda katkıda bulunduğu net olarak bilinemese de tarım ilaçları, özellikle kuyu suyu gibi suya karışanlar ve bazı toksinler gibi çevresel faktörlerin de de hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunan ek faktörler üzerinde durulur.
Parkinson ilerleyici bir hastalıktır ve dolayısıyla zaman ilerledikçe belirtiler kötüleşir ve hastanın yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Ancak doğru tedavi sayesinde, çoğu hasta normal hayatını uzun yıllar boyunca sürdürebilir. Parkinson’un belirti ve bulguları saptanır saptanmaz tıbbi görüş almak önemlidir; böylece tedavi seçeneklerini en iyi şekilde değerlendirmek mümkün olur.
Parkinson hastalığında tanı klinik değerlendirme ile konulur. Bu tanı için, hastanın hikayesinin dinlenmesi, nörolojik muayene ve Levodopa tedavisine alınan yanıt, kriterleri oluşturur. Tanı koyduracak bir kan testi yoktur. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Magnetik Rezonans (MR), tipik Parkinson hastalığına ilişkin bulgu vermez; bu incelemeler daha çok beyin tümörü, damar tıkanıklıkları gibi diğer hastalıklardan ayırt edilmesinde kullanılır.
Parkinson hastalığı ve beslenme! Hastalara öneriler ve uyarılar
Halihazırda Parkinson’u iyileştirmek mümkün değildir, ancak Parkinson semptomlarını hafifletme konusunda etkili olan çeşitli tedaviler mevcuttur. Bunlar;
Günümüzde kullanılan ilaçlarla Parkinson Hastalığının belirtilerini hafifleterek hastanın günlük yaşam kalitesini artırmak hedeflenir. Hastanın yaşı, hastalığın dönemi ve kullanılan ilaçların yan etkilerine göre tedavi planı hazırlanır. Amaç beyinde seviyesi azalan dopamin seviyesini artırmaktır. Hastalığın erken döneminde dopamin tükenmeden verilen, dopamini daha uzun süre kullanmasını sağlayan, dopamin içeren veya dopamin alıcı bölgeleri tutacak ilaçlar kullanılır. Ayrıca hareket dışında depresyon veya demans ortaya çıktığında da ek ilaçlar kullanılması gerekebilir. Parkinson Hastalığının cerrahi tedavisinde ablatif tedavi denilen hastalıktan sorumlu alanların yakılması (talamotomi) ve Derin Beyin Stimulasyonu (DBS) olarak adlandırılan beyin pili uygulaması yapılır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?