Daha önceki yıllarda yaşlanma ve sağlık ilişkisi sadece basit bir “işgücü” potansiyeli olabilme açısından incelenmekteyken bu yaklaşım kronik hastalıkların yetişkin yaş gruplarını etkilemeye başladığı 1950’li yıllardan sonra değişim göstermiştir. Sanitasyon, beslenme, aşılama gibi temel koruyucu sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve antibiyotiklerin
bulunması ile başlayan tedavi hizmetlerinin iyileştirilmesi yaşlı nüfusun artmasına
neden olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 65 yaş ve üzeri grup olarak tanımlanan yaşlı nüfus hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yılda yaklaşık
%5’lik bir artış gösterdiği saptanmıştır.
Yaşlıların %90’ında en az 1 hastalık var ve reçetelerin yarısı yaşlılara yazılıyor
Buna göre, halen Dünyada 580 milyon yaşlı kişi bulunmakta ve bu rakamın 2020 yılına gelindiğinde bir milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yaşlı nüfus genel olarak üç kategoriye ayrılmaktadır: 65-74, 75-84, 85 ve üzeri. Yaşlılık döneminde kronik hastalıklar ve beslenmeye özel sorunlar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Beslenme sorunları, kendi başına bir sağlık sorunu olarak ortaya çıktığı gibi kronik hastalıkların altında yatan en önemli nedenlerden birisidir. Bu dönemde diğer yaş gruplarında olduğu gibi “yetersiz (malnütrisyon)” ve “dengesiz (şişmanlık)” beslenmeye ilişkin durumlar yaşanmaktadır.
Çoğunlukla “protein-enerji malnütrisyonu” olarak ortaya çıkan yetersiz beslenme sorunları Dünyada sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş bölgelerde ve çoğunlukla da kırsal kesimlerde görülmektedir. Yaşlılık döneminde bireyler daha genç yaşlara göre protein-enerji malnütrisyonu açısından daha savunmasız, duyarlı ve örselenebilir özelliktedirler. Yanlış gıdaların tüketilmesi yaşlıların kronik hastalıklara yakalanma risklerini artırmaktadır. Altmış beş yaş üzeri grupta malnütrisyon sıklığı çeşitli çalışmalarda farklılık göstermektedir. Herhangi bir nedene bağlı malnütrisyon sıklığı yataklı bir tedavi kurumundaki geriatrik hastalar arasında %1-83; kendi evlerinde yaşayan “sağlam” yaşlılar arasında ise %2-32 arasında değişmektedir.
Konu protein enerji malnütrisyonu olduğunda ise hastanede yatan yaşlılar arasında sıklık %30-65; herhangi bir kurumda (huzurevi, yaşlı bakım evi) yaşayan yaşlılarda ise %25-60 arasındadır. Malnütrisyonun sağlık sonuçları dışında ekonomik yükleri de bulunmaktadır. Birleşik Krallık’ta yapılmış olan bir çalışmada malnütrisyona bağlı olarak gelişen hastalıklarla mücadele için 7.3 milyon sterlin harcandığı vurgulanmıştır.
Yaşlı bir kişide beslenme durumunun kötüye gittiği tanımlanmalıdır. Klinik bulgular tek başlarına beslenme yetersizliğine dair geçerli göstergeler değildir. Diyet yoluyla yeterli miktarlarda enerji ve protein alımı sağlanmalıdır. 75 yaşın altındaki aşırı kilolu bir kişi, ek hastalıkları varsa dikkatli bir şekilde zayıflayabilir. 75 yaşın üzerindeki hastalar zayıflama programlarından nadiren fayda görürler. 60 yaşın üzerindeki kişilerin yeterli miktarda D vitamini almalarını sağlamak için yıl boyunca 20 µg (800 IU) miktarda takviye almaları önerilir. İlke olarak; Beslenme durumu zayıf ve beslenme yetersizliği olan yaşlı bir hastanın kronik bir hastalıktan muzdarip olması olasıdır.
Sağlık hizmetleri uzmanları, beslenme durumunun zayıf olan yaşlılarda, mevcut uygulamalara ek olarak daha fazla çaba göstermelidirler. Yaşlı bir kişinin beslenme durumu, vücut ağırlığındaki değişikliklere göre değerlendirilmeli ve izlenmelidir. Kurumlarda ve ev bakımında Mini Beslenme Değerlendirme (MNA) testi faydalıdır. Aşırı kilolu yaşlı bir kişide de beslenme yetersizliği olabilir (kilolu zayıflık). Diyet tedavisi, iyi bir beslenme durumunu ve uygun vücut ağırlığının korumak, kilo kaybını önlemek ve fonksiyonel kapasite ile yaşam kalitesini yükseltmek için kullanılabilir.
Düşük vücut kitle indeksi (BMI) ve istenmeden oluşan kilo kaybı morbidite ve mortaliteyi arttırır. Enerji ve proteinlerin yeterli miktarda alınması garanti edilmelidir. Sağlam kas gücünü korumak ve sarkopeninin ilerlemesini önlemek önemlidir. 75 yaş altında ve BMI 30’dan yüksek olan hastada, daha fazla fiziksel egzersizin de yardımıyla, dikkatli bir şekilde kilonun azaltılması, diyabet, kalp yetmezliği, hipertansiyon ve osteoartrit tedavisi için faydalıdır. Bunların dışında, orta derecede fazla kilolu olmak, yaşlı bir hastada nadiren tedavi gerektiren bir endikasyondur.
75 yaşın üzerindeki hastalar zayıflama programlarından nadiren yarar görürler. Güneş ışığının yıl boyunca sınırlı derecede bulunduğu ülkelerde, 60 yaş üzerindeki kişiler için yıl boyunca günde 800 IU (20 µg) miktarında D vitamini takviyesi önerilir. Düşmeye bağlı kırıkların önlenmesi için minimum D vitamini dozu 700–800 IU (17.5–20 µg) olmalıdır. Osteoporozun önlenmesi için, öncelikle beslenme yoluyla uygun miktarda kalsiyum alımı (günde 800–1 500 mg) da sağlanmalıdır. Eğer yaşlı bir hastada B12vitamini veya demir eksikliği varsa gastrointestinal sorunlar üzerinde durulmalıdır. Diğer vitaminler veya minerallerin düzenli kullanımının etkili olduğu kanıtlanmamıştır.
Batı dünyasında, yaşlı popülasyon arasında beslenme yetersizliği prevalansı %5-10’dur.
Predispozan Faktörler
Diğerleri faktörler
Klinik bulgular beslenme yetersizliğine dair duyarlı göstergeler değildir. En yaygın olarak kullanılan göstergeler şunlardır: istenmeden oluşan kilo kaybı, düşük vücut ağırlığı veya BMI, yaraların zor iyileşmesi, üst orta kol çevresi, serum albümin, hemoglobin ve lenfositler, diyetin dikkatle incelenmesi, gıdaları alma ve hazırlama kabiliyeti, vitamin alımı, klinik muayene. Mini Beslenme Değerlendirme Testi (MNA) günümüzde en güvenilir beslenme yetersizliği ölçüsü olarak addedilmektedir. Pek çok ülkede geçerli kılınmıştır. Beslenme durumunun kötüye gittiğinin fark edilmesi, genellikle çok zordur.
Yaşlı hastalarda diyet tedavisinin amacı, uygun miktarda kalori,proteinve besinlerin alımını korumak ve yeterli bir beslenme durumunu muhafaza etmektir. Yaşlı ve hasta popülasyon, özellikle protein-kalori oranı, beslenme yetersizliğinden etkilenmektedir ki bu da konuya mevcut uygulamada gösterilenden daha fazla dikkat gösterilmesini gerektirmektedir. Besinsel takviyeler görünüşe göre mortalite ve komplikasyonları Bazaltmaktadır. Sık tüketilen yüksek kalorili atıştırmalıklardan oluşan bir diyet, geleneksel bir diyete kıyasla, yetersiz beslenen yaşlı hasta için uygun kalori alımını daha iyi temin eder. Bakım kurumlarında aile tarzında sunulan öğünler yaşam kalitesini iyileştirir ve kalori ile besin alımını arttırır. Evinde yaşayan yaşlı bir kişinin yemek yeme alışkanlıkları kontrol edilmelidir; özellikle hastaneden taburcu olduktan sonra yiyecek teslimatı yapan hizmetlerden yararlanılması düşünülebilir.
Yaşlı bir kişinin günlük protein alımı vücut ağırlığının kilogramı başına 1-1,2 g olmalıdır. Hastalık sırasında bu gereksinim artar.
Obezite: Obezitenin sağlık riskleri ve olumsuz etkileri:
Kilo vermeye yönelik girişimlerde dikkatli olunmalıdır. Yaşlı hastalarda kilo kaybı ve kilonun değişkenlik göstermesi kas kaybına ve adipoz doku oranında bir artışa yol açar.
Kaynaklar:KDTRehberi ve Geriyatri Derneği Yayınları arasında çıkan YAŞLILIK DÖNEMİNDE BESLENME SORUNLARI VE YAKLAŞIMLAR isimli çalışmayı incelemenizi öneririz. Diğer kaynaklar:
1-Suominen MH, Kivistö S, Pitkälä KH. The effects of nutrition education on professionals’ practice and further to the nutrition of aged nursing home residents accepted for publication. Eur J Clin Nutr 2007;61(10):1226-32
2-Milne A, Avenell A, Potter J. Meta-Analysis: Protein and energy supplementation in older people. Ann Intern Med. 2006;144:37-48
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?