Araştırmalar sonucu mevcut doğum kayıtlarının incelenmesi ile yaş konusunda önemli derecede abartma olduğu açığa çıktı. O toplumda da tıpkı uzun yaşamla bağdaştırılan diğer bazı başka toplumlarda ki gibi, sosyal konum yaşla beraber artmaktaydı ve bu yüzden yaş ile bağlantılı abartmalar vardı.
Bu araştırma Gürcistan’da 100 yaşını geçtiği bildirilen insanların çoğunun gerçek nüfus kayıtlarında 70 yada 80 yaşlarında olduğunun anlaşılmasıyla da geçerliliğini bir kat daha artırmıştır. Zor yaşam şartları nedeni ile 140 yaşında gibi görünmektedirler.
Günümüzde uzun yaşam rekoru 122 yılla Jeanne Louise Calment adlı Fransız bir kadına aittir. 21 Şubat 1875’te doğan Calment Fransa’da üçüncü, dördüncü ve beşinci cumhuriyeti görmüştür. 1889 yılında Eiffel Kulesi tamamlandığında 14 yaşındaymış. Calment 28 Ağustos 1997 ölmüştür. Yaşamına dair ilginç bir anısınıda sizlerle paylaşmak isterim. Hayatının son yıllarında dairesinin geliri ile yaşamıştır. 1996 yılında dairesini Andre-François Raffaray’e isminde bir avukata satmıştır. Satışa göre avukat yaşadığı sürece Calment’e aylık bir miktar para ödeyecek, daire Calment ölünce avukata geçecektir. Ancak avukat bunu göremeden Calment’ten bir yıl önce 77 yaşında ölmüştür. Onun yerine ise ödemelere avukatın ailesi devam etmiştir.
Gerontoloji (yaşlanma bilimi) ‘’Yaşlanmaya sebeb olan nedir?” sorusunun yanıtını hızla bulmaktadır. Yaşlanmayla ilgili bir çok ilginç teori vardır ancak ben ikisine değineceğim.
Esasen iki ana tip yaşlanma teorisi vardır. Bunlar programlı teoriler ve hasar teorileri. Programlı teoriler, yaşlılığın ne zaman başlayacağını belirleyen ve devamlı ilerleyen bir tür genetik saat olduğunu savunur. Hasar teorisi ise yaşlanmanın hücre ve genetik materyallerdeki hasardan kaynaklandığını savunur. Objektif olarak bu teorilere bakmak gerekirse bu tür ikilemler bilimde hep yaşanır ve yaşanacaktır. İnsanda yaşlanmada hem programlı hücre yaşantısının hemde hücresel hasarın bir sonucudur.
Saygılarımla
Ahmet Burak SEZGİN
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?