Bazı yaşlarda beslenmede kritik unsurlar bulunduğunu hatırlatan Diyetisyen Karabulut, şu bilgileri verdi: “Okul ve ergenlik çağında kahvaltı “altın kural”dır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kahvaltı okul çağı ve ergenlik dönemindeki çocuklarda ve fiziksel ve mental gelişim açısından büyük önem taşıyor. Okul başarısını olumlu etkilediği bilinen sabah kahvaltı alışkanlığının hem başarı hem de kilo kontrolü açısından önemi çok büyük.
Okul ve ergenlik çağındaki çocuklar aktif bir yaşam sürdüğü ve hızlı gelişim gösterdiği için hem severek tüketecekleri hem de enerji verecek besinler tüketmelidir. Özellikle protein, karbonhidrat ve yağ içeren gıdaların yanı sıra demirden zengin besinler tüketilmelidir.”
Karbonhidrat nedir? Hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve zararları
Ortay yaş diyet programında kişinin sağlık verilerinin dikkate alınması gerektiğini kaydeden Huma Karabulut, günlük aktivite, cinsiyet, kronik hastalıklar gibi etkenlerin öne çıktığını, besin çeşitliliği, tuz ve şekerin azaltılmasının, aktivitenin kiloyu ve sağlığı korumaya yardımcı olacağını vurguladı.
İleri yaş döneminde vücut direncinin zayıfladığını hatırlatan Diyetisyen Karabulut, “Tüm dünyada yaşlı nüfus oranı hızla yükselmektedir. Beslenme alışkanlıklarını bu dönemde gözden geçirmek, varsa yapılan hataları düzeltmek uzun ve sağlıklı bir ömür için çok önemli. Öğün sayısı artırılması, besin çeşitliliğinin sağlanması, yeterli miktarda protein tüketilmesi, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, şeker ve tuz tüketiminin azaltılması, posa oranı yüksek besinler tercih edilmesi alınabilecek en önemli önlemlerdir” dedi.
Çok düşük kalorili diyetlere özellikle dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Karabulut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tür diyetlerin vücuda negatif etkileri fazladır. Düşük kalorili diyetler çalışan metabolizmayı daha da durduruyor.
Evet, kısa vadede etkili. Mesela; bir haftada üç kilo veriyoruz ama ikinci hafta kilo vermemiz duruyor çünkü hayatımızın sonuna kadar bu diyetleri devam ettiremiyoruz, yani devamlılığı olmayan diyetler bunlar. Çok düşük kaloriye geçildiğinde vücut kendini korumaya alıyor, kilitliyor ve yağ depoluyor. Dolayısıyla bu da süreklilik anlamında kişiyi negatife çeken, istediğimiz bir durum değil.”
Sosyal medya ya da diğer kanallardan insanların yanlış yönlendirilebildiğini bildiren Huma Karabulut, bilimsel dayanağı olmayan tavsiyelere uyulmaması gerektiğini vurguladı.
Yaz ayları yaklaştığında hızlı kilo vermek isteyenlerin sayısının arttığını belirten Diyetisyen Karabulut “Hiçbir zaman kısa süreli hedef koymamak gerekiyor. Mesela; bir haftada 5 kilo veya bir ayda 20 kilo verdik ama bu kalıcı mı? Yani sorgulanması gereken nokta bu ve biz bu kiloyu neyden veriyoruz? Vücudumuz, kas, yağ ve su dokudan oluşuyor. Dolayısıyla düşük kalorili diyetler öncelikli olarak bize kas ve ödem kaybettiriyor” diye konuştu.
Düşük kalorili, hızlı kilo verdirmeye yönelik diyetlerin kas kaybına, ciltte deformasyona yol açtığını, sağlık sorunları doğurabildiğini anlatan Huma Karabulut, önemli unsurun yağ kaybının sağlanması olduğunun altını çizdi.
Diyetisyen Karabulut sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlıklı karbonhidrat, yağ ve protein içeren bir diyet bir diyet uygulamamız gerekiyor. O yüzden herkesin uyguladığı diyetlerden ziyade hem kalıcı olmalı ki, cilt ve deri deformasyonları olmadan yani sarkmadan, çökmeden zayıflayalım. Hem de kalıcı olması adına yağ kaybedeceğiz ki, evet bu hafta kilo verdik ama haftaya ne yapacağız?
Protein nedir? Hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve zararları
Haftaya tekrar eski beslenme sistemimize döndüğümüz noktada, yine bir kilo artışı ile karşılaşıyoruz, hatta bu sefer 5 kg verdiysek, 10 kg olarak karşımıza geliyor bu. O nedenle yaptığımız her adımın kalıcı ve sürdürülebilir olması önemli. Biz diyeti yazıyoruz ama bunun sonunda bir bitiş noktası olacak.
Eğer bunu yaşam tarzı haline getiremezseniz, yeme alışkanlıklarınız beslenme kültürünüze uygun değilse, kalıcı bir diyet olmayacaktır. Dolayısıyla o eski kültüre döndüğünüz anda tekrar bir kilo artışı ile karşılaşacaksınız demektir. O yüzden bunların hepsinin sorgulanarak, ileriye yönelik hareket edilmesinde fayda var.”
“Detoks” olarak kısaltılan kelimenin “detoksifikasyon” kavramından geldiğini, vücutta biriken zararlı etmenleri komple arındırma işlemi olduğunu hatırlatan Diyetisyen Karabulut, “Detoks dediğimizde vücudu sadece toksinlerden arındırıyoruz. Dolayısıyla detoksun karaciğer sağlığı, böbrek sağlığı, kalp sağlığı, yaşlanma karşıtlığı için çok önemli etkileri var ama asla bir zayıflama yöntemi değil.
Detoks nedir, nasıl yapılır? Detoxun faydaları ve zararları nelerdir?
Zaten detoks dediğimiz uygulamanın da 1 gün, 3 gün, maksimum 7 gün yapılması gerekiyor. Yani belli bir süre zarfından daha fazla yapılmıyor olması lazım” dedi.
Sağlıklı ekmeklerin sağlıklı bir diyetten asla çıkarılmaması gerektiğini belirten Huma Karabulut, “Tam buğday, ekşi mayalı, siyez buğdaylı herhangi bir sağlıklı gruptaki ekmeklerden birisi olabilir ama ekmeği çıkardığımız an bu demek oluyor ki, vücuttan ihtiyacı olan sağlıklı karbonhidrat grubunu çıkarıyorsunuz.
Dolayısıyla vücudun bir karbonhidrat ihtiyacı var ve alınan enerjinin minimum yüzde 40-45’inin karbonhidrattan geliyor olması lazım. Bunu düşürdüğünüz zaman vücudun karbonhidrat ihtiyacını farklı atak şeklinde farklı karbonhidratlara yönlendiriyorsunuz yani ekmeği kesiyoruz ama bulgur yiyoruz mesela.
Ketojenik diyet nedir, nasıl yapılır? İdeal diyet listesi ve örneği
Bir de psikolojik olarak doyumsuzluk sağlayan bir şey ekmek yemiyor olmak. Ekmeği kestiğimiz zaman vücudu daha fazla açlığa yönlendiriyoruz. Türk toplumu olarak hiçbirimiz ekmek yemiyoruz ama ekmekten başka her karbonhidrat grubunu fazlasıyla alıyoruz. Ekmek yemiyoruz, vücut bu sefer tatlıya yöneliyor. Çünkü vücudumuz karbonhidratı istediği zaman vermediğimiz noktada, karbonhidrat atağı olarak geri dönüyor bu bize. O yüzden doğru yerde ve zamanda, doğru miktarda, doğru ekmek çeşidini almaktan korkmamak lazım” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?