Paneldeki konuşması sırasında Prof. Dr. Recep Öztürk, “Türkiye’de antibiyotik kullanımı son derece yüksek olmakla birlikte halk sağlığı açısından da büyük bir risk teşkil ediyor. Yüzde 20 ila 50 arasında değişen direnç oranları tespit ediyoruz. Bu oranlar, hastaların vücutlarının verilen antibiyotiklere yanıt vermemesi nedeniyle, doktorların idrar yolu enfeksiyonu gibi yaygın enfeksiyonlar yaşayan hastaları etkin bir şekilde tedavi edemediği anlamına geliyor” dedi.
Yakın zamanda Ocean Spray tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Türkiye’deki kadınların yüzde 50’si son bir yıl içinde idrar yolu enfeksiyonu yaşadı; yüzde 53’ü de enfeksiyonun günlük yaşamları üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu söyledi. Yüzde 70 ile katılımcıların büyük bir kısmı idrar yolu enfeksiyonu teşhisi veya tedavisi için bir doktora gidebileceğini onaylarken; sonuçlar idrar yolu sağlığının, sağlıkla ilgili diğer sorunlarla karşılaştırıldığında ana sağlık endişesi olmadığını gösteriyor.
Tedavi edilmeyen idrar yolu enfeksiyonunun, böbreklerin hasar görmesine yol açan Pyelonefrit gibi kronik böbrek hastalıklarına ve hatta Sepsis gibi ölümcül kan enfeksiyonlarına yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Barış Nuhoğlu, alternatif tedavi yöntemlerinden umutlu olduklarını “Bu ülkede, antibiyotik direnci oranlarını yavaşlatmaya yönelik büyük bir fırsat var. Doktorları ve hastaları idrar yolu enfeksiyonu gibi yaygın enfeksiyonlara yönelik alternatif tedavi yöntemleri konusunda eğiterek artan direnç sorunlarını çözebiliriz.” sözleriyle ifade ediyor.
Raporlara rağmen olumlu haberler de var. Ocean Spray’den Dr. Geoffrey Woolford’a göre:
Woolford, “50 yılı aşkın süredir devam eden araştırmalar, turna yemişini anlamaya adandı. Turna yemişinin antibakteriyel özellikleri, belirli bakterilerin yapışarak idrar yolu enfeksiyonlarına neden olmasını engelliyor; vücudu temizlemeye ve arındırmaya yardımcı oluyor. Sonuç olarak araştırmacılar, tekrar eden enfeksiyonlara sahip kadınlarda turna yemişi tüketimi ve idrar yolu enfeksiyonlarının azalması arasında bir korelasyon gördü. Enfeksiyon sayısının azalması, daha az antibiyotik kullanımı ve daha düşük antibiyotik direnci geliştirme riski anlamına geliyor.” dedi.
Genelde Türkçede “yaban mersini” ile karıştırılan “cranberry” (vaccinium Macrocarpon) için doğru Türkçe karşılık turna yemişidir. Kurutulmuş turna yemişleri, besin değeri yüksek bir meyvedir ve bir atıştırmalık olarak tüketilebilir veya sevilen bir yemeğe ya da tatlıya eklenebilir. Turna yemişi, dünyadaki diğer meyvelerden farklıdır. Yüzlerce yıl önce Kızılderililer tarafından keşfedilen bu olağanüstü meyve; canlı kırmızı rengi, çarpıcı, mayhoş lezzeti ve sağlıklı oluşuyla tercih ediliyor.
Turna yemişi, özellikle ABD, Kanada ve Şili’nin spesifik bölgelerinde bataklık olarak adlandırılan sulak arazilerde yetişir. Turna yemişi suda yetişmez. Bazıları yüz yıldan daha uzun bir süre büyümeye ve meyve vermeye devam eden alçak asmalarda yetişir.
Her sonbaharda (Kuzey Amerika’da Eylül ayının ortasından Kasım ayının ortasına kadar) ve Şili’de Mart ayından Mayıs ayına kadar turna yemişleri, renk ve lezzet açısından en üst seviyeye ulaşır ve hasada hazır hale gelir. Yemişler bataklıktan çıktığında; dünyanın dört bir yanındaki ailelere lezzetli ve besleyici bir ürüne dönüşmüş şekide ulaşırlar.
Ocean Spray; 85 yılı aşkın bir süredir turna yemişinin sadece lezzetli olmasıyla deği, aynı zamanda sağlığa katkıları üzerindeki araştırmalarını aktif bir şekilde yürütüyor. Tüketicilerin günlük tavsiye edilen meyve alımını karşılamasının yanı sıra, turna yemişinin tüketilmesi idrar yolu enfeksiyonlarının azaltılmasına yardımcı olan besinsel bir yaklaşımdır. Bu enfeksiyonlara neden olan bakteriler bunların tedavi edilmesinde kullanılan en güçlü antibiyotiklere karşı giderek daha dirençli bir hal almaya başladığından bu meyve son derece önemlidir. DSÖ, antibiyotik direncinin bugünün halk sağlığı açısından en büyük zorluklardan birisi olduğunu vurguluyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?