Verem, solunum yolları ile kolayca bulaşan tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Mycobacterium tuberculosis isimli mikrobun bulaşması ile oluşan verem (tüberküloz), nedeniyle dünyada her yıl 9 milyona yakın insan hastalanmaktadır. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde halen çok yaygın görülen verem geçmişte (1950 ve öncesi) milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Ancak verem aşısının (BCG) yaygın olarak kullanılması ve etkili ilaçların keşfedilmesi ile birlikte son elli yılda önemli ölüm nedenleri arasından çıkmıştır. Geçmeyen inatçı öksürük ve kan tükürme tipik verem belirtileridir. Günümüzde etkili ilaçlar ile başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar kişiler ile bebekler ve yaşlılar, verem için risk grubundadır.
İçindekiler
Verem, akciğerleri ve vücudun diğer organlarını etkileyebilen bir hastalıktır. Zamanında teşhis ve tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilir. Son yıllarda gelişmiş ülkelerde nadir görülse de 1985 yılında artış göstermeye başlamıştır.
Öksürük neden olur, nasıl geçer? Öksürüğe iyi gelen tedaviler
Vereme mycobacterium tuberculosis isimli bakteri yol açar. Bağışıklık sistemi zayıf hastalar, belirtilerle kısa bir sürede karşılaşmaya başlarlar. Aktif tüberküloz virüsü taşıyan kişinin havaya saldıkları damlacıklar, kişiden kişiye bulaşabilir. Ancak hastalık bulaşıcı olsa da hastalığa yakalanmak pek de kolay değildir. Hastalığın temel nedeni bakteri olsa da bazı rahatsızlıklar, kişinin vereme yakalanmasını kolaylaştırır. Şiddetli böbrek hastalığı, romatoid artrit, diyabet, kanser, Crohn hastalığı gibi bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıkları bulunan kişilerin tüberküloza yakalanma olasılığı daha yüksektir.
Tüberküloz hastalarında verem ilaçlarına karşı direncin oluşması, veremin tam anlamıyla tedavi edilmesini engeller. Verem tedavisinde kullanılan ilk antibiyotiklere karşı bazı bakteriler, maalesef ki hayatta kalma yeteneği geliştirmişler ve bakteriler nesilden nesile günümüze kadar ulaşmayı başarmışlardır. Afrika, Doğu Avrupa, Asya gibi dirençli tüberküloza sahip ülkelerde yaşayan ve bu ülkeleri ziyaret eden kişiler de risk altındadır.
Prednol nedir? Ne işe yarar? Kullanımı, dozu ve yan etkileri
Yoksulluk, madde bağımlılığı, tütün kullanımı, yatılı bakım merkezlerinde görev alıyor olmak, mülteci kampı ya da sığınma evlerinde yaşamak, hapishane ya da huzur evlerinde konaklamak, kötü beslenme ve sağlıksız koşullarda yaşıyor olmak, kötü havalandırma ve kalabalık ortam, tüberküloz enfeksiyonu kapma riskinizi arttırır!
Verem bulaşıcı bir hastalıktır ancak kolay kolay bulaşmaz. Hava yoluyla bulaşır. Aktif akciğer ya da gırtlak veremi olan kişiler, öksürme, hapşırma, konuşma yoluyla verem mikrobunu çevreye yayarlar. Çevreye yani havaya saldıkları verem mikrobunu nefes alarak soluyan kişiler, mikropları kaparlar. Ancak, dolmuşta, sokakta ya da herhangi bir kafede veremli bir kişiden mikrop kapma ihtimali düşüktür. Mikrobu kapmak için veremli kişiyle aynı evde yaşamak ya da yakın bir temas halinde bulunmak gerekir.
D vitamini neye yarar, hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve eksikliği
Cinsel ilişkiyle, kan yoluyla ya da tabak, çatal, giysi ile temas ile veremin bulaşması söz konusu değildir. Hastalık, genelde hastalığın ilk aşamasında bulunan kişiden sağlıklı kişiye bulaşır. Hasta, tedaviye başladıktan yaklaşık 3 hafta sonra hastalığın başkasına bulaşma ihtimali de ortadan kalkar. Lakin güneş görmeyen ve iyi bir şekilde havalandırılmayan ortamlarda tüberküloz basillerinin havada asılı kalabileceğini unutmamak gerekir.
Verem belirtiler, hastalığın çeşidine göre değişiklik gösterebilir. Aktif TB’de ciddi belirtiler söz konusudur. İnaktif TB ise hastalık aktifleşene kadar belirti göstermeyebilir. Aktif Verem belirtilerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
Verem, akciğerlerin yanı sıra böbreklere, omuzlara hatta omurgalara bile yayılabilir. Böbrekleri tutması durumunda idrarda kana neden olabilir. Omurgayı tuttuğunda ise sırt ağrılarına yol açabilir. Beyin zarlarının şişmesi (menenjit), kalp hastalıkları, karaciğer sorunları veremin diğer komplikasyonlarıdır. Özellikle 3 haftadan daha uzun süren öksürüğünüz varsa acilen bir göğüs hastalıkları polikinliğine başvurmanız, yoksa hastalık ilerleyebilir ve ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Teşhiste fizik muayene, kan testi, cilt testi gibi farklı yöntemlerden yararlanılabilir.
Hastalığın teşhisinde doktorunuz, fizik muayene ile lenf düğümlerinizde şişlik olup olmadığını kontrol eder. Nefes alıp verirken akciğerlerinizdeki sesleri dinlemek için stetoskop isimli bir cihaz kullanır.
Lenf bezi şişmesi neden olur? Nasıl geçer? Belirtileri ve tedavisi
Teşhiste genelde cilt testlerinden yararlanılır. Son dönemlerde kan testlerinin kullanımı artmıştır. Teşhis amacıyla doktorunuz, önkolunuzun iç kısmına PPD tüberkülin denilen bir madde enjekte eder. 72 saat sonrasında ise kolunuzda yumru olup olmadığını kontrol eder. Sert, kabarık ve kırmızı yumru, genelde enfekte olduğunuz anlamına gelir.
Ancak bu cilt testi, bazen yanlış değerlendirmelerde de bulunabilir. Örneğin, daha önce BCG aşısı ile aşılanmış olmanız sonucu pozitif gösterebilir.
Cilt testine negatif yanıt veren hastalar, daha önce BCG aşısı olmuş ya da AIDS’li hastalar için kan testleri gerekli olabilir. Kan testleri ile bağışıklık sisteminizin TB bakterilerine vereceği reaksiyon ölçülür. T-spot ve QuantiFERONTB Gold in Tube en çok tercih edilen kan testleridir.
Veremin akciğerlerde yol açtığı hasarın boyutu göğüs röntgeni ile görüntülenebilir. Doktorunuz, BT görüntülemeleri ve X ışınlarından da yararlanabilir.
Tomografi nedir, nasıl çekilir? BT ne işe yarar, zararları nelerdir?
Doktorunuz, göğüs röntgeninde belirtilere rastladığında balgam örneği alabilir. İlaca karşı dirençli tüberküloz teşhisi balgam örnekleri ile daha da kolaylaşır.
Balgam nedir, neden olur? Balgamın belirtileri, türleri ve tedavisi
Verem tedavisi ortalama 6 ile 9 ay arasında sürebilir, ayrıca tedavinin istenilen başarılı sonucun vermesi için verem ilaçlarının düzenli kullanımı çok önemlidir.
Veremin tedavisi genelde pek çok hastalığın tedavisine nazaran daha uzun sürer. Bu süre kişideki bakteri direncine, kişinin yaşına, genel sağlığına göre değişiklik gösterebilir. Hastanın en az 6-9 ay boyunca antibiyotik kullanması gerekir. Aktif tüberkülozun tedavisinde birden fazla ilacı aynı anda kullanmak gerekebilir. İnaktif veremde ise çoğu zaman tek bir ilaç yeterlidir. Tedavide en çok rifampin, pirazinamid, isoniazid, ethambutol içeren ilaçlar kullanılır.
Dirençli tüberkülozda 20-30 ay boyunca kombine ilaçlar kullanmanız söz konusu olabilir. Doktorunuz, amikasin, kanamisin, kapreomisin, fluorokinolon enjekte edilmesine karar verebilir. Dirençli hastalar için son zamanlarda Linezolit, bedaquiline vb. yeni ilaçlar geliştirilmiştir. Bu ilaçlar genellikle ciddi yan etkiler ile karşılaşmanıza neden olmazlar. Ancak bazı kişiler için bu ilaçların kullanımı ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Mide bulantısı, kusma, nefes almada güçlük çekme vb. yan etkilerle karşılaşmanız durumunda ilaç kullanımını kesmeli ve acilen doktorunuza danışmalısınız. Aynı zamanda sizde dirençli tüberküloz oluşumunu engellemek adına mutlaka ilaçlarınızı düzenli bir şekilde ve doz atlamadan kullanmalısınız. Aksi halde ara sıra ya da eksik ilaç kullanımı yüzünden sizde vereme karşı direnç gelişmesine neden olabilirsiniz.
Ülkemizde Verem Savaş Dispanserleri, uzun yıllardır veremle mücadele etmektedir. 2005 yılı verilerine göre 20 bini aşkın verem hastası bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 25 bini aşkın hasta, vereme yakalanmaktadır. Hastaların bir kısmı Verem Savaş dispanserlerinde bir kısmı resmi ya da özel hastanelerde tedavi görmektedir. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de veremle savaşmada Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulaması vardır.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapmalı, nasıl beslenmeli?
Bu tedavi kapsamında hastalar, hastaneye yatırılmakta ve ilaçları hemşireler tarafından verilmektedir. Ayrıca hastaya ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz bir şekilde sunulur. Bununla hastanın vereme karşı direnç geliştirmesini önlemek amaçlanmaktadır. Aynı zamanda hastanın başkalarına verem mikrobu bulaştırması da hastanede tedavi görmesi ile önlenmiş olur. Aktif verem hastalarının yanı sıra inaktif verem hastalarının da tedavi edilmesi gerekir. Böylelikle hastalığın aktifleşmesi engellenir ve hastanın diğer sağlıklı kişiler için bir risk teşkil etmesi de engellenmiş olur.
Aktif ya da inaktif verem hastalarının yanı sıra hasta yakınlarının da muayene olması gerekir. Temaslı muayenesi ile hasta olma riski taşıyan kişilerde bakteri olup olmadığı tespit edilir. Koruyucu tedavi ile hasta yakınlarının vereme yakalanması %90 oranında önlenebilir.
Tüberküloz ilaçlarının bakterileri öldürmede yetersiz kalmasına yani ilacın artık hastalığı iyileştirememesine dirençli tüberküloz denir. Yalnızca laboratuvar testi ile anlaşılabilir.
Yanlış ya da eksik ilaçlarla tedavi, ilaçların hasta tarafından düzenli kullanılmaması dirençli tüberkülozun en önemli nedenleridir. Ancak, bu durum dirençli tüberküloz hastalarının tedavi edilemeyeceği anlamına da gelmez.
Dirençli tüberkülozun tedavisinde daha pahalı ilaçlar kullanılır ve tedavi süresi daha uzun olabilir. Dirençli tüberkülozun tedavisi yalnızca bu konuda uzman olan eğitim tipi göğüs hastanelerinde yapılır. İlaçların yan etkileri yüksek olabilir ve bazı durumlarda ameliyat da gerekebilir.
Verem, hastanın hayatını kaybetmesine neden olabileceği gibi sakat kalmasına da yol açabilir. Karaciğer, kalp, beyin, böbrek sorunları ilerlediğinde kişinin ölümü kaçınılmaz olabilir. Ancak ölüm ve sakatlık gibi üzücü sonuçlar, etkili bir tedavi ile engellenebilir.
Veremin ölüme yol açmaması adına hastalık belirtileri ile karşılaşır karşılaşmaz bir uzmana görünmeli ve tedaviye başlamalısınız.
3 haftalık bir tedavi ile veremin başkalarına bulaşması engellenmiş olur. 6-9 aylık bir tedavi ile verem, genelde iyileşir. Ancak, dirençli verem varlığında hastalığın iyileşmesi 30 ayı aşabilir. Nadir de olsa iyileşen hastalarda hastalık tekrar edebilir.
Verem ile mücadelede Sağlık Bakanlığı, BCG aşısının yaptırılmasını önermektedir. Verem aşısı, bebek, ilk 2 ayını tamamladığında yani 3.ayına girdiğinde yapılmalıdır. Bebeklerin bağışıklık sisteminin zayıf olması, onların hastalığa yakalanmasını kolaylaştırır. Bu yüzden tüm ebeveynler çocuklarını zamanında aşılatmalıdır. Aşılar, ülkemizde Aile Sağlığı Merkezlerinde, hastanelerde ve Verem Savaş Dispanserlerinde yapılır.
Verem aşısı, tıpkı diğer aşılar gibi bebeğinizde ateş, huzursuzluk, uykuya eğilim gibi yan etkilere yol açabilir. Bir türlü düşmeyen yüksek ateş varlığında bebeğinizi vakit kaybetmeden bir doktora göstermeniz gerekir!
Hastaların karaciğer ve beyinde bulunan kolestrinli lipoid nedeniyle yumurta sarısını sınırlı miktarda tüketmeleri gerekir. Çünkü yumurta sarısı hastalarda kabızlığa sebep olabilir. Günde maksimum 2 adet yumurta yeterlidir. Kalsiyum açısından zengin yeşil sebze tüketimi hastanın bağışıklığını güçlendirebilir. Kırmızı et taze bir şekilde tüketilmelidir. Mercimek, nohut, bakla gibi fosfor içerikli besinlere öğünlerde yer verilmelidir. Hasta, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmalıdır.
Özellikle karaciğeri hasar gören hastalar için alkol tüketimi, ölümcül olabilir. Ancak, düzenli ve dengeli beslenme, hiçbir zaman düzenli ilaç kullanımının yerini tutamaz. Hastanın iyileşmesi, ilaç tedavisinin eksiksiz bir şekilde tamamlanmasına bağlıdır.
Verem mikrobuyla karşılaşıldığı zaman hastalık gelişme riski %10’dur. Bağışıklı sistemi zayıf olan, yeterli beslenemeyen insanlarda %10’luk dilimin yarısı ilk 2 yıl hasta olabilir. Geriye kalan %5’lik kısmı da 2 yıldan daha uzun sürede hasta olabilir. Hastalığı geçiren bir kişinin geçirmeyen bir kişiye göre ileriki dönemlerde hastalık geçirme riski daha yüksektir ama kural değildir. Tedavi tamamlansa bile yaşam boyu bağışıklık söz konusu değildir.
Verem hastalığının en sık görüldüğü yaş grubu 18-35 yaş grubudur. Bir hastalık ne kadar erken yaşta görülürse vücutta yapacağı tahribatta o oranda artar. Verem, bebeklik ve çocukluk döneminde geçirilirse akciğerlerdeki tahribat daha fazla olur. Yetişkin dönemde geçirilen verem hastalığı genellikle kalıcı hasara yol açmaz. Çocukluk döneminde geçirilen verem ileride bronşiektazi, KOAH gibi hastalıklara neden olabilir.
Verem öncelikli olarak ilaçla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Önerdiğimiz bitkiler sizi veremden koruyacak, hastalık sürecinde bağışıklığınızı güçlendirecek ve hastalıkla savaşmanıza yardımcı olabilecek besinlerdir.
Sülfirik açısından zengin olan sarımsak, mikropları yok etmede etkilidir. Bakterilerle savaşmak adına 10 diş sarımsağı bir fincan süte eklendikten sonra tüketebilirsiniz.
Sarımsak neye iyi gelir, nasıl tüketilmeli? Faydaları ve zararları
Anti-bakteriyel özelliği bulunan bu meyveden verem bakterileriyle savaşmada yararlanılabilir. Dört adet üzümün suyunu sıkın ve bir çorba kaşığı saf balla karıştırın. Bu karışımı her sabah aç karnına tüketin.
Veremden korunmak adına bir adet portakalın suyunu sıktıktan sonra bir çorba kaşığı balla karıştırın. Sabah ve akşamları ballı portakalı tüketin.
Portakalın faydaları nelerdir? Portakal kabuğu çayı nasıl yapılır?
İlaçların yan etkilerini önleyen nane verem tedavisinde etkilidir. Bir çay kaşığı naneyi iki çay kaşığı bal, yarım fincan havuç suyu ve iki çay kaşığı saf sirke ile karıştırın ve karışımı 3’e ayırın. Sabah, öğle ve akşamları için. Güçlü bir antioksidan olan yeşil çayı günde 2-3 bardak olacak şekilde tüketerek, veremden korunabilirsiniz.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?