Geçtiğimiz günlerde, Sağlık Bakanlığı, sözleşmeli (pratisyen) aile hekimlerine uzaktan eğitimle aile hekimliği uzmanlık eğitimi verilmesi uygulamasına başlayacağını ilan etti. Ülkemizde ilk kez ve büyük ihtimalle son kez, örgün eğitimin yanı sıra uzaktan eğitimle de tıpta uzmanlık diploması verilecek. Aile hekimliği uzmanları, sakıncaları olacağını belirterek uygulamaya karşı çıktı. Uygulama ilk bakışta pratisyen hekimler için avantajlı bir seçenek gibi görünüyor. Bu kesimden henüz örgütlü bir cevap gelmedi.
Öncelikle, uzaktan eğitim usulüyle tıpta uzmanlık eğitimi verilemeyeceği, bunun yanlış bir kamu politikası olduğu düşüncesindeyim. Bu husustaki görüşümüz, mevcut uygulamadan faydalanacak pratisyen hekimlere tanınan bir hakka muhalefet ettiğimiz şeklinde de anlaşılmamalıdır.
Pratisyen hekimler zaten birinci basamak sağlık hizmeti vermek üzere eğitim görmüşlerdir. Elbette bu eğitimlerinin, gerektiğinde uzaktan eğitim araçlarıyla verilecek meslek içi eğitimlerle tahkim edilmesi faydalı olacaktır. Ancak işin internet yoluyla yapılacak eğitimle tıpta uzmanlık diploması verilmesi boyutuna vardırılmasını isabetli bulmuyoruz. Tıp eğitimi, tartışmasız bir biçimde yüzyüze ve uygulamalı olarak verilmesi gereken bir eğitimdir.
Diploma almayı kolaylaştıran sorun çözme kolaycılığının kamu yararına da katkı sunmayacağına inanıyorum. Bu sebeple aynı zamanda bir pratisyen hekim olarak, böyle bir uygulamadan toplumsal fayda çıkmayacağı kanaatindeyim. Ancak bu konudaki hukuksal durumu da aynı yalınlıkla ifade etmek zorundayım.
Bu husus, yani aile hekimlerine uzaktan öğretim araçlarıyla uzmanlık eğitimi verilmesi konusu, 1219 sayılı Kanunun geçici dokuzuncu maddesinde düzenleme konusu yapıldı. Anılan düzenlemeye göre, sözleşmeli aile hekimi olarak çalışmakta olan hekimler (ki bunların ezici çoğunluğunu pratisyen hekimler oluşturuyor) tıpta uzmanlık sınavına tabi olmaksızın, 2020 yılına kadar aile hekimliği uzmanlık eğitimi alabilecek. Yasa kuralı, bu eğitimin uzaktan eğitim yöntemleri uygulanmak suretiyle verilebilmesine de imkan tanıyor. Ancak eğitimin süresi en az altı yıl olmak zorunda.
Bu kanun hükmü, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava konusu da oldu. Ancak Yüksek Mahkeme 2012 yılında verdiği kararla bu uygulamanın Anayasaya aykırı olmadığına hükmetti. Bu karar, aynı zamanda uygulamanın yasallığı tartışmasını da bitirdi. Uygulamanın detaylarında bir hukuka aykırılık söz konusu olursa sorun idari yargı mercilerinin önüne tekrar götürülebilir. Ancak bu yargılamada, ilkesel olarak uzaktan eğitimle tıpta uzmanlık eğitiminin verilip verilemeyeceği konusuna girilemez. Zira Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verdiği kararın gerekçesinde şu hususların altı çizildi:
1- Olağan aile hekimliği uzmanlık eğitiminin süresi üç yıldır. Sözleşmeli aile hekimleri ise aile hekimliği uzmanlık eğitimini en az altı yılda tamamlayabileceklerdir.
2- Bu eğitim, uzaktan eğitim ve kısmi zamanlı eğitim yöntemleri de uygulanarak verilebileceği için eğitimin daha uzun bir zamana yayılmasına ihtiyaç duyulacaktır.
3- Aile hekimliği uzmanlık eğitiminin içeriği ve aşamalarının sözleşmeli aile hekimleri bakımından bir değişikliğe tabi tutulması söz konusu değildir.
4- Aile hekimliği mütehassısları hangi süreçlerden geçerek uzman oluyorsa sözleşmeli aile hekimleri de aynı aşamalardan geçeceklerdir.
Sonuçta Yüksek Mahkeme, aile hekimi açığının giderilmesi gayesiyle ve geçici olarak, mutad aile hekimliği uzmanlığı eğitimi yönteminden farklı olarak daha esnek bir eğitim yönteminin uygulanmasını Anayasa’ya aykırı bulmamıştır.
Ancak Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması da Yüksek Mahkemenin belirlediği çerçevede olmak zorundadır. Buna göre, aile hekimliği uzmanlık eğitiminin içeriği ve aşamalarının sözleşmeli aile hekimleri bakımından bir değişikliğe tabi tutulmaması ve aile hekimliği uzmanları hangi süreçlerden geçerek uzman oluyorsa, sözleşmeli aile hekimlerinin de aynı aşamalardan geçirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda: Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği düşünüldüğünde uzaktan eğitim programı ile örgün eğitime eşdeğer bir eğitim verilebilir mi, daha doğrusu bu mümkün mü? Keza, uzmanlık tezinin hazırlanması ve tez sınavı zorunluluğuna, yine sürenin sonunda jüri huzurunda vaka başı teorik ve uygulama sınavı yapılması zorunluluğuna eksiksiz uyulabilecek mi? Rotasyonlar altı yılda tamamlanabilecek mi? Özellikle de Anayasa Mahkemesinin getirdiği örgün programla uzaktan eğitim programının özdeşliğini sağlayacak yönetmeliği Bakanlık hazırlayabilecek mi? Bunların
hepsi cevaplanması gereken sorular.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?