Uyuz hastalığının hem dünyada, hem de Türkiye’de pandemi sonrası %50 oranında arttığını belirten Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği’nden Doç. Dr. Aslan Yürekli, özellikle 2018 yılının son yarısından itibaren başlayan vaka artışının dikkat çekerek tedavide eş zamanlı yaklaşımın kritik önemde olduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ‘ihmal edilmiş tropikal hastalık’ olarak tanımladığı uyuz hastalığının halen varlığını sürdürdüğüne işaret eden Doç. Dr. Yürekli, önemli bir sağlık sorunu olan bu hastalıkta doğru ve zamanında tedavi yapılması gerektiğini vurguladı.
Uyuzun insandan insana bulaş yoluyla yayıldığını kaydeden Doç. Dr. Yürekli, “Bulaştan sonra belirtilerin ortaya çıkması için geçen süre ortalama 3 hafta olduğu için şikayeti olsun olmasın temas halindeki herkesin tedavi görmesi çok önemli” uyarısında bulundu.
Uyuz hastalığının, ‘Sarcoptes scabiei var hominis’ isimli parazitin vücuda yerleştikten sonra ‘silion’ adı verilen tüneller kazarak ilerlemesi ve burada yumurtalarını bırakarak üremeye devam etmesiyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anlatan Doç. Dr. Aslan Yürekli, “Bu süreçte insan vücudunda parazite karşı alerji gelişir ve bu reaksiyon kendini özellikle gece ve sıcak havada artan dayanılmaz bir kaşıntı şeklinde gösterir. Parazit vücuttan temizlenmediği sürece ise bu alerjik reaksiyon katlanarak artar ve hastanın vücudu kaşınmaya bağlı yara izleri ile dolar” dedi.
Uyuz hastalığında tüm aile bireyleri risk altında ve birlikte tedavi edilmeli
Doç. Dr. Aslan Yürekli, uyuzun belli dönemlerde ortaya çıkabildiğini, hastalığın doğası gereği salgın dönemleri ile seyrettiğini belirterek, “Sadece ülkemizde değil tüm dünyada uyuz vakalarında artış görülmektedir. Aynen Covid-19 salgınında olduğu gibi belli dönemlerde artış yapıp, zamanla gerileme eğilimindedir. Tüm dünyada yaşanan düzensiz göç hareketi de bu artışa katkıda bulunmuştur. Özellikle sonbahar ve kış aylarında vaka oranında artış yaşanmaktadır” diye konuştu.
Uyuz olan biriyle yakın teması olan kişilerin şikayeti olmasa dahi tedavi görmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Aslan Yürekli, “Uyuz hastalığı, hasta ile yakın temas sonucu bulaşır. Sanılanın aksine tokalaşma, yan yana oturma gibi kısa süreli temaslarla bulaşma olmaz. Hasta ile yan yana yatmak, hastanın havlusu, kıyafetleri gibi kişisel eşyalarını kullanmak bulaşmaya neden olabilir” bilgisini verdi.
Doç. Dr. Yürekli, hasta yakınlarının alması gereken önlemlerle ilgili şunları söyledi:
“Bulaştan sonra belirtilerin ortaya çıkması için geçen süre ortalama 3 hafta olduğu için şikâyeti olsun olmasın temas halindeki herkesin tedavi görmesi çok önemli. Şikayeti olmayan hastaların tedaviyi reddetmesi önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor ve bu yüzden aile bireyleri tekrar tekrar hastalığı birbirlerine bulaştırıyor. Bu süreçte ayrıca hasta yakınları, hasta ile yakın temastan kaçınmalı ve hastanın kişisel eşyalarını kullanmamalıdır. Hasta yakınları şikayeti olsun olmasın kesinlikle hasta ile eşzamanlı tedavi görmelidirler. Bütün aile bireylerine aynı gün tedavi uygulanması gerekliliği uyuz tedavisindeki en önemli zorluklardan biridir.”
Uyuz hastalığının tedavisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Yürekli, sürme ilaçlar ve kremler kullanarak uzun ve zahmetli bir tedavi dönemi geçirildiğini, uyuz hastalığının hızla yayılmasındaki en önemli etkenin tedavi sürecindeki zorluklar olduğunu dile getirdi.
Kaşıntı neden olur? Ne iyi gelir? Türleri ve tedavi yöntemleri
Doç. Dr. Yürekli, “Tedavide kullanılan sürme ilaçların bazılarının vücutta 24 saat, bazılarının ise 72 saat beklemesi gerekiyor. Bu kremlerin etkili olabilmesi için uyuz parazitine temas etmesi ve belli bir süre temas halinde kalması şart. Hastanın tedaviye uyumu ise burada devreye giriyor. Örneğin; hastanın ilacı sürdükten sonra tuvalet veya yemek ihtiyacı gibi durumlarda elini yıkadığında ilacı tekrar tekrar sürmesi gerekiyor. Sürekli ilaç sürmek ve tüm gün bütün vücudu kaplayan bir kremle yaşamak hasta uyumunu azaltarak tedavi sürecini zorlaştırıyor” dedi.
Uyuz hastalığının tedavisi konusunda Türkiye piyasasına yeni bir ilacın girdiğini aktaran Doç. Dr. Yürekli, Dünya Sağlık Örgütü listesinde yer alan “ivermektin” etken maddeli oral tabletin tedaviyi oldukça kolay bir hale getirdiğini ve paraziti içeriden öldürerek etkin bir sonuç sunduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Yürekli, şunları kaydetti: “Uyuz hastalığının tedavisinde kullanılan oral tablet Türkiye’de ilk defa kullanıma sunuldu. Böylece hasta uyumu yüksek bir şekilde hızlı ve etkili bir tedavi süreci yaşanmış oluyor. 2001 yılında Avrupa’da insanda uyuz hastalığının tedavisi için onaylanan ivermektin, oral skabiyez tedavisinde paraziti öldürücü etkisi ve güvenli olmasıyla öne çıkıyor. Bu yöntem, uyuz salgını gözlemlenebilen yurt, yaşlı ve çocuk bakımevi, hastane, kışla, okul, yatılı okul ve cezaevi gibi toplu yaşam merkezlerinde ya da deprem gibi doğal afet sonrası toplu halde yaşamın sürdürüldüğü bölgelerde, hızlı ve kolay uygulanabilen bir yöntem olarak göze çarpıyor.”
Uyuz hastalığı neden olur? Nasıl bulaşır? Belirtileri ve tedavisi
Uyuz hastalığının önlenmesi ve kontrolü için yaşanılan ortamın, kullanılan eşyaların ve kıyafetlerin dikkatli ve özenli bir şekilde temizlenmesi gerekliliğine de vurgu yapan Doç. Dr. Yürekli, “Sadece vücudumuzu tedavi etmemiz yeterli değildir. Parazit, kıyafetlerimizde de yaşamını sürdürmektedir. Kıyafetlerimizden paraziti arındırmazsak, vücudumuzdaki paraziti öldürsek bile kıyafetlerimizden tekrar parazit almaya devam ederiz” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Yürekli, kıyafetlerin 60 derece sıcaklıkta yıkanması gerektiğini, yıkanamayacak kıyafetlerin ise ağzı kapalı büyük bir poşet içerisinde 7 gün bekletilmesi gerektiğini söyledi.
Doç. Dr. Aslan Yürekli, uyuz hastalığı tedavi edilmediğinde parazitlerin çoğalmaya devam ettiğini ve kişinin potansiyel bir bulaş kaynağı haline geldiğini, bunun yanı sıra sürekli kaşınmaya bağlı olarak deride enfeksiyonlar gelişebileceğini kaydetti.
Gece kaşıntı arttığından hastada uyku bozukluklarının ortaya çıkabileceğini belirten Doç. Dr. Yürekli, hastalık tedavi edilemez ve kronikleşirse kişinin psikolojik durumunun olumsuz yönde etkileneceğini ifade etti. Hastalığın paraziter bir hastalık olmasına karşın aslında sosyal bir problem olduğuna da dikkati çeken Yürekli, “Hastalar ‘insan içine çıkmaktan çekiniyorum, kimsenin evine gidemiyorum, hastalığımı bilenler benden kaçıyor’ gibi söylemler ile yaşadıkları zorluklardan şikayet ederler. Bazı hastalar ise uyuzdan kurtulmak için her yeri sürekli temizlediklerini ve temizlik hastası olduklarını ifade etmektedirler” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?