OECD Sağlık Verileri: Türkiye’deki hemşirelerin %76’sı yurt dışında çalışmak istiyor
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Sağlık Verileri 2022’ye göre, Türkiye 100 bin nüfusa düşen toplam hemşire sayısında 43 ülke...
DevamıMedikal Akademi Aile Hekimliği grubunda bir güncelleme yayınladı 11 yıl önce
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyon’u uyarıyor.
AİLE HEKİMLİĞİ BİTİRİLİYOR
Sağlık Bakanlığı hastane acillerinde aile hekimlerine zorla nöbet tutturarak açık bir şekilde ifade ediyor: Aile Hekimliğini halk sevdi, doktorlar sevdi, Biz sevmedik bitireceğiz. Sayın Bakanın nöbetler için açıkladığı gerekçe tüm meslek grupları için tehdit oluşturuyor. Eğitim !.. Bundan böyle 20-25 senelik Avukatlar, eğitim adı altında başka avukatın yanında okulda aldıkları temel bilgileri tekrar öğrenmeye, mühendisler inşaatlarda eğitime, eczacılar nöbetçi eczaneler de eğitime, öğretmenler başka başka okullarda mesai saatleri dışında hizmet içi eğitime, şoförseniz sürücü kursuna direksiyon eğitimine… Sayın Bakan Hipokrat’a atfedilen bir söz var: primum non nocere “Önce zarar verme!” Aile Hekimliğine önce zarar verme…
2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı büyük umutlar ile kamuoyuna açıklanırken 4 hedefi ortaya konmuştur. Bunlar; tüm hastanelerin tek çatı altında toplanarak idari ve mali özerkliğe kavuşturulması, Aile Hekimliği ile Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin güçlendirilmesi, Sağlık Bakanlığının doğrudan hizmet sunan bir yapıdan ayrılarak planlayıcı ve denetleyici bir rol üstlenmek üzere yeniden yapılandırılması ve Genel Sağlık Sigortasının kurulmasıdır.
Aile Hekimleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın Sağlık Bakanlığı ile idari hizmet sözleşmesi imzalayarak Aile Hekimliği Hizmetleri yani kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı koyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri sunan hekimlerdir. Başka bir deyiş ile Aile Hekimleri, kendilerine kayıtlı kişilere sağlık hizmeti sunmak üzere Sağlık Bakanlığı ile sözleşme imzalamış hekimler olup, sanıldığının aksine devlet memuru veya sözleşmeli personel değillerdir. Aile Hekimlerinin Maliye Bakanlığı tarafından Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş herhangi bir kadrolarının bulunmaması nedeniyle Devlet Memurları gibi aylık yani maaş almamakta, sunmuş oldukları Aile Hekimliği Hizmetleri karşılığında Sağlık Bakanlığının 03.5 Hizmet Alımı kaleminden Hak Ediş ücreti almaktadırlar.
Hastaneler de Kamu Hastaneler Birliği adı altında idari ve mali özerkliği olan bir yapıya ait sağlık kurumlarıdırlar. Sağlıkta Dönüşüm Programı uyarınca her hastanenin kendi yönetim kararlarından, hizmet kalitesinden ve verimliliğinden sorumludur.
Sağlıkta Dönüşüm Programına başlarken sağlık hizmetleri planlaması ve sunumu sırasında sosyal devlet anlayışı çerçevesinde koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilerek Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerini güçlendirileceği, Bakanlığın başlıca görev ve sorumluluğun ise sadece politika hazırlamak ve düzeni denetlemek olacağı belirtilmekteydi.
Ancak Sayın Bakanımız Dr. Müezzinoğlu’nun göreve başlaması ile Bakanlığın Sağlıkta Dönüşüm Programının Aile Hekimliği Uygulaması ayağında belirlenen politikaların dışına çıkmaya başladığı üzüntü ve şaşkınlıkla izlenmektedir.
Bugüne kadar halkın sağlık sistemine olan memnuniyetinin %20lerden %80lere ulaşmasında, Aşılama oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde %97 gibi yüksek seviyelere ulaşmasında, anne ve bebek ölümlerinin yarı yarıya azaltılmasında en büyük emeği olan Aile Hekimliği çalışanları anlaşılamaz bir şekilde özerk sağlık işletmeleri olan hastanelerin personeli yapılmaya çalışılmaktadır.
Sayın Bakanımızın 29.11.2013 tarihinde Afyon ilimizde tertip edilen Sağlık Bakanlığı Koordinasyon, Bilgilendirme ve Paylaşım Toplantısı’nda yapmış olduğu beyanat ve TBMM Genel Kuruluna sevk edilmiş olan 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısında Anayasamıza, Tıp ilminin gereklerine ve Sağlıkta Dönüşüm Programının ruhuna aykırı hususlar olduğu gibi kendi ile de çelişen birçok husus bulunmaktadır.
1.Söz konusu Kanun teklifi ile Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanlarına hastane acillerinde “ayda asgari 16 saat” nöbet yükümlülüğü getirilmeye çalışılmaktadır:
– 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 2. Maddesi uyarınca ebeler de Aile Sağlığı Elemanı olarak Aile Hekimleri ile birlikte görev yapmaktadırlar. Ebelerin görev ve yetkileri 1219 sayılı Yasa’da gebe muayenesi, doğum yaptırmak, doğum sonrası bebeğe ilk tıbbi müdahale ve çiçek aşısının tatbiki olarak belirlenmiş olup almış oldukları tıbbi eğitimler de bu yöndedir. Bu nedenle ebelerin hastane acillerinde görev yapmaları yasaya ve tıp ilmine aykırıdır.
– 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununda Aile Hekiminin görevleri kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı koyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri olarak belirlenmiştir.
– Yasa Koyucu tarafından yapılması öngörülen düzenlemelerin amacı, alt ve üst sınırları tereddütte yer vermeyecek şekilde çizilmelidir. “ayda asgari 16 saat” cümlesi ile nöbet yükümlülük süresinin alt sınırı 16 saat olarak belirlenirken üst sınırı belirsiz bırakılarak idareye sınırsız düzenleme yetkisi verilmektedir.
– Ayrıca yasa teklifinde nöbet düzenlemesinin amacından hiç bahsedilmemektedir. Oysa Aile Hekimliği Uygulamasının amacının Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerini güçlendirmek olduğu gerek Sağlıkta Dönüşüm Programında gerekse Aile Hekimliği Kanunun gerekçesinde açık açık yer almakta iken, başka özerk bir kurum olan hastane acillerinde acil sağlık hizmeti görevi verilmesi büyük tezattır.
– Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesi, sınırlandırmanın ulaşılmak istenen amaç için elverişli, gerekli ve zorunlu olmasını ifade etmektedir. Anayasamızın 50. Maddesinin 3. Fıkrasının gerekçesinde “Dinlenme, çalışanların hakkıdır. Bu hem çalışanın bedenen korunması için zorunlu hem de çalışanın dinlenme sonrası çalışmasının verimi için gereklidir.” hükmü bulunmakta olup çalışmanın verimi için çalışanın dinlenme hakkının önemine vurgu yapılmıştır. Günlük 8 saatlik asli görevi olan Aile Hekimliği mesaisinden sonra “eğitim” amacıyla aile hekiminin hastanede nöbet tuttuktan sonra ertesi gün yine Aile Sağlığı Merkezindeki asli görevine dönmesi, bu hizmetinin veriminde azalmaya neden olacaktır. Eğer nöbet görevi sayın Bakanımızın iddia ettiği gibi “eğitim” amacını taşıyor ise mesai saatleri içerisinde yapılmalı bu öngörülen amaç Kanunda yer almalıdır.
– 2012 yılında acil servislerde 90 milyon hastaya hizmet verilerek tüm Avrupa’nın dikkatleri üzerimize çekilmiştir. Eğer acil nöbet yükümlülüğündeki amaç acil servislerdeki “yeşil alan hastası” olarak tabi edilen ve gerçekte acil olmayan, mesai saatleri içerisinde poliklinik ortamında tanı ve tedavisi kolayca yapılabilecek hastaların gereksiz yığılmasını azaltmak ise bu düşünce ülkemiz sağlık sistemini geri dönülmez bir kaosun içine sürüklemek olacaktır. Doğru yaklaşım vatandaşlarımızın bilinçlendirilerek gereksiz insan gücü ve maddi kaynakların israfının önüne geçilmelidir.
-2005 yılında Aile Hekimliğine geçişte aile hekimleri, aile sağlığı elemanlarına ve vatandaşa bu şekilde söz verilmemiştir. Kişiler Birinci Basamak Koruyucu Sağlık Hizmeti sunmak için aile hekimliğini tercih etmişlerdir. Hayatlarını buna göre ayarlamışlardır. Devlete ve hukuka güvenmişlerdir. Yapılan planlama hataları nedeniyle aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına başka özerk bir sağlık işletmesi olan hastanelerde acil nöbeti yükümlülüğü getirilmesi hatanın başka bir hata ile telafi edilmeye çalışılması demektir.
Nöbetsiz doktorluk olmaz denilmesi, nöbetlerin eğitim yeri gibi gösterilmesi dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama ile aile hekimlerine acilde nöbet tutturulmak istemesi aile hekimliğini bitirecek bir hamledir. Tıp fakültesinden mezun olan her doktor yetkin ve tedavi edici yeterliliktedir. Acillerde tıp fakültesi eğitimi oluyorsa eğer tüm tıp fakültelerini kapatıp doktor adaylarını acillerde eğitelim. Aile hekimlerini yetersiz ve basiretsiz gösterecek açıklamalar ile bir meslek grubunun onuru çiğnenmektedir. Hekime şiddete neden olacak bu açıklamaların vebalini taşımak çok zordur. Dünyada ve ülkemizde Acil tıp ayrı bir bilim dalıdır. Ülkemizde eğitim hastanelerinde acil tıp eğitimi verecek akademik kadrolarda sayıca yetersizlikler vardır ve acil tıp eğitimi verilirken bile aksamalar olmaktadır. Hastanelerde aile hekimlerine eğitim adı altında vatandaşın, halkın sağlığını tehdit edecek dünyada eşi benzeri olmayan uygulamaya imza atmak kamu sağlığını tehdit eder.
Ülke Sağlık Harcamalarında 2010-2011-2012 yıllarında aile hekimliğine harcanan bütçe 4 milyar TL ile sabit, ilaca harcanan bütçe son 3 yıldır sabit ve 16 milyar TL iken, özel ve kamu hastanelerine harcanan bütçe 2010 da 22 milyar TL, 2011 de 28 milyar TL ve 2012 de 36 milyar TL ile rekor kırıyor. Hala hastanelere aile hekimlerini çekerek, hastanelere ayrılan bütçe artırılacak ve yeni harcamalara neden olacaksınız. Aile hekimliğini anlamayan ve önemsemeyen Sağlık Bakanlığı, Aile hekimliğini bitirmenin ve hasta memnuniyetini çökertmenin sorumlusu SİZ olabilir misiniz? Sayın Bakan tıbbın en önemli kuralıdır: Önce Zarar Verme…
Biz Aile hekimleri her zaman hastaların yanında olacağız, zamanımız ve gücümüz yettiğince, Sağlık Bakanlığı izin verdiği müddetçe onlar için aile hekimliği yapmaya devam edeceğiz. Adı sözde eğitim olan, Türkiye Cumhuriyetinin Doktor diplomasına sahip hekimlerine tıp fakültesinde verilen eğitimlerin tekrar verileceğini iddia eden açıklamaları kabul etmiyoruz, hiçbir kurum ve kuruluşun acillerinde nöbetçi hekim olarak çalışmayacağız.
Halkın sağlığı için Aile Hekimliği uygulamasına sahip çıkmaya ve Halkın yanında olmaya devam edeceğiz.
AİLE HEKİMLERİ DERNEKLERİ FEDERASYONU