OECD Sağlık Verileri: Türkiye’deki hemşirelerin %76’sı yurt dışında çalışmak istiyor
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Sağlık Verileri 2022’ye göre, Türkiye 100 bin nüfusa düşen toplam hemşire sayısında 43 ülke...
DevamıMK Basın Odası grubunda bir güncelleme yayınladı 10 yıl 8 ay önce
İran’da serbest, Türkiye’de yasak!
Kök hücre tedavilerinin yaygınlaşması gerektiğini belirten Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı Prof. Dr. Erdal Karagöz, geleneksel tıpla tedavi edilemeyen Chron, körlük, sağırlık, kas erimesi, siroz gibi hastalıkların kök hücre, gen ve doku-organ mühendisliği ile tedavi edilebildiğini söyledi.Günümüzde modern tıbbın güncel yöntemlerle kesin olarak tedavi edemediği hastalıkların tedavilerinin sağlanması hasar gören hücre-doku veya organların biyolojik işlevlerini yerine koymak (rejeneratif tıp) ya da tamir etmek (reparatif tıp) ile mümkün. Bu sürecin önemli biyolojik unsuru ise kök hücreler.
Kök hücre çalışmalarıyla ilgili basın toplantısında konuşan ve ’’Hastalarda klinik kök hücre tedavisi yaygınlaşmalı’’ diyen Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı, Prof. Dr. Erdal Karagöz, ’’Geleneksel tıpla tedavi edilemeyen Chron, körlük, sağırlık, kas erimesi, siroz benzeri hastalıklar kök hücre, gen mühendisliği, doku organ mühendisliği ile tedavi edilebiliyor. Özellikle santral sinir sistemi bağlantılı, omurilik yararlanmaları, travmatik beyin hasarları, demans, alzheimar gibi hastalıklarda kök hücre klinik uygulamaları mevcut. Öyle ki gelecekte kadavradan alınan bir organın laboratuvarda hücrelerden arındırılıp kök hücrelerle tekrar donatılarak, tekrar insana nakledebilir dokular elde edilebilecek. Üç boyutlu dokular üretilmeye başladı ve kök hücre teknolojisi hücrelerin değişebileceğini gösteriyor. Kök hücre teknolojisi, her hücrenin her hücreye değişebildiğini gösteriyor. Bu da hastalığın nedenine, nasılına, tedavisine götüren cevapları ortaya çıkarıyor. Şimdi bu teknoloji; Kanser hücresinin yerinde yeniden programlanarak, geldiği sağlıklı hücreye dönüştürülebilir mi? sorusu üzerinde çalışıyor” ifadesini kullandı.
KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI YENİ SİLİKON VADİLERİ YARATIYOR
’Dünyada kök hücre AR-GE faaliyetlerinin Avrupa, Güney Asya, Çin, Güney Kore ve Amerika’ya yayıldığını ve çalışmaların çoğunun devlet destekli olduğunu vurgulayan Prof. Karagöz, şöyle devam etti:
“Dünyada kök hücre çalışmalarında ilk sırada ABD, 2. sırada Çin geliyor. Örneğin sadece New York’ta yıllık 600 miyon USD bu ARGE’ye ayrılıyor. Yine Güney Kore sadece kök hücre çalışmaları yapılacağı bir silikon vadisi kuruyor. İran bu alanda hem araştırma hem de uygulama olarak ilk 10 içerisinde. Kök hücre için her şeyden önce uygun laboratuvar ortamı (GLP) gerekiyor. GLP koşulları olmadan hücre üretip, insana nakletmek olanaksız. Türkiye’de şu anda bu ortamı sağlayan sadece 2 merkez var. Ancak yapım aşamasında olanlar oldukça çok. Türkiye’de kurulan ilk kök hücre araştırma merkezi Kocaeli Üniversitesi’nde kuruldu. Şu an bu laboratuvarda kök hücre kullanarak kalp kası hücresi yapılabiliyor.’’
Prof Dr. Karaöz; Kök hücre üretiminin iki kaynağı olduğunu ve bunlardan insan embriyosunun çok yaygın olmadığını ve Türkiye’de 2005 yılında yasaklandığını vurgulayarak, “Örneğin komşularımızdan İran’da bu araştırmalar yasak değil. Uzmanlar, Türkiye’deki uygulama ve araştırmalar için de bu yasağın kalkmasını söylüyor. Diğer kaynak ise mazenkimal kök hücreleri. Yağ dokusu, kemik iliği, diş pupası amniyon sıvısı, overyum, plesenta göbek bağı, kordon bağı gibi daha birçok bölgeden rahatlıkla elde edilebiliyor. Mazenkimal kaynak çalışmalarında İran dünyada ilk sırada yer alıyor” şeklinde konuştu.