Prof. Dr. İpek daha önce kalp ameliyatı olmuş hastalara ikinci bir şans vermenin teknik olarak çok riskli olduğundan bahsederek, “Kalp ameliyatı geçirmiş bir hastaya, ileriki dönemde ileri kalp yetmezliği teşhisi konulmuşsa, bu kişilere ikinci bir şans vermek gerekiyor. Ama genellikle kalp ameliyatı olmuş vakalarda, doktorlar ‘ilaç ile idare edin’ tavsiyesinde bulunuyor. Hâlbuki her zaman ikinci bir şansın olduğunu düşünmek lazım. Tabii teknik olarak da, takip olarak da daha önce müdahale edilmiş bir kalbi ameliyat etmek, hiç müdahale edilmemiş bir hastaya yapılan bir kalp nakline göre daha zor. Eğer hastamızı müdahalelerle toparlayabiliyorsak, nakil için başvurmayı tercih etmiyoruz. Ama hiçbir tedavisi yoksa özellikle genç vakalarda hastayı ölüme terk etmek yerine ikinci bir şans vermek gerekiyor” dedi.
Yaklaşık 2,5 saat süren ameliyatın, hastanın daha önce ameliyat geçirmesi sebebi ile zor geçtiğini aktaran Prof. Dr. İpek, hastanın sağlık durumunun gayet iyi olduğunu belirtti. Özverili çalışan, kalabalık bir ekibinin olduğunun altını çizen Prof. Dr. İpek, “Bu ekibi koordine etme işi bana düşüyor. Özellikle yardımcılarımdan Prof. Dr. Suat Nail Ömeroğlu ve Doç. Dr. Deniz Göksedef bu ekibin bir parçasıdır. Ekibimiz sadece doktorlardan oluşmuyor. Anestezistler, kardiyologlar, hemşireler, yardımcı sağlık personeli de bu ekibin birer parçası. Hastanın kendine gelip bize gülümsemesi, teşekkür etmesi hepimizi mutlu etmeye, yorgunluğumuzu gidermeye yetiyor” dedi.
Prof. Dr. İpek kalp nakli sürecini şu sözlerle açıkladı: “Beyin ölümü gerçekleşen bir hastaya derin etütler yapılıyor. Beyin ölümü raporunu bizim dışımızda bir kurul verip tarafımıza ‘Nakil için elimizde şu özelliklere sahip bir kalp var. Sizin uygun, nakil bekleyen bir hastanız var mı?’ diye soruyorlar. Biz nakil bekleyen hastalarımızı da bildiriyoruz zaten. Kalbin uygun olduğu hastamız hastanemize geliyor, ekibimizin bir kısmı kalbi getiriyor. Biz de nakli gerçekleştiriyoruz. Süreç bu şekilde ilerliyor ancak hasta yakınlarında ‘kalbi durmamış daha, durunca alırsınız’ düşüncesi hala yaygın. Bu konuda bilinçlenme lazım. Kalp tek ve hayati bir organ olduğu için, böbrek ya da karaciğer gibi kolay bulunamıyor. Nakil yapılamayan hastalarımızın yüzde 70’i yıllar içinde hayatını kaybediyor. Nakil yapılan hastalarımızdan ise 17 yıldır yaşayanlar var.”
Prof. Dr. İpek, organ nakli konusunda ülke olarak ileri bir noktada olduğumuzu söyleyerek, “Bu konu ile ilgili kanunlarımız da var fakat bu yine de bir gönül işidir. Donör adaylarının ailelerinin rızalarını almadan kalbi alamıyoruz. Gerçekleştirebildiğimiz nakillerle hastalara 10-20 yıl kazandırıyoruz. Bu süre zarfında tıp ilerliyor. Hastanın şansı daha da artıyor. Örneğin ‘organ yetiştirme’ olarak tabir edebileceğimiz alanlar ortaya çıkıyor” görüşlerini paylaştı.
Prof. Dr. İpek organ naklinin değerinin sadece Organ Bağışı Haftası’nda konuşulmaması gerektiğini belirterek, “Organ naklinin önemi periyodik olarak dile getirilmeli. Bir organın, organ bekleyen için ne kadar önemli olduğunu ifade etmek lazım. Aynı şey kendilerinin başına gelebilir, bunu fark ettirmek lazım” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İpek konuşmasını “Yeni bir yaşam olması, bizi mutlu ediyor. Ekip olarak o kişinin ve ailesinin gözündeki parıltıyı görünce mutlu oluyoruz. İnşallah uzun süre yaşayacak olan hastalarımızın çoğu kalp nakli olduğu günü doğum günü gibi görür öyle kutluyorlar, hatta bizleri doğum günlerinde ağırlıyorlar Onların sevinçlerinde katkımızın olması bizi çok mutlu ediyor” diyerek sözlerini noktaladı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
Kendisi EGO’su tavan yapmış, sürekli stresli bağıran aşağlayan bir kişi. Ayrıca yaptığı ameliyatı özel hastanede şu kadar liraya yapılıyor demekten de geri kalmamıştır. Hasta iyi giderse iyi de kötü giderse sonuçlara müdahale edip raporlara yön verdiğini düşünüyorum. Ameliyatım başarılı geçme kriteri sadece hasta ameliyat masasında kalıyor mu kalmıyor mu buna… Devamını oku »
Hocam beni iki kere amelyat etti ALLAH CC ondan razı oldun çok başarlı geçti …