Yenilikçi tedaviler üçlü negatif meme kanserine karşı umut vaat ediyor

Yazan Hatice Pala Kaya
17 Haziran 2023  |   Kategori: Güncel / Literatür, Onkoloji Print

Meme kanserinin alt tiplerinden birisi olan ‘Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin küresel ölçekte tüm meme kanseri vakalarının %15’ini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu, bu kanser türünün daha agresif seyrettiğini ve tedavi seçeneklerinin sınırlı olduğunu kaydetti. Üçlü negatif meme kanserinde (Triple Negative Breast Cancer-TNBC) hastaların tedaviyle ilgili karşılanmamış ihtiyacının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öksüzoğlu, bu alanda daha çok çalışma yapılıp, daha iyi tedavilere ulaşmak gerektiğini, TNBC’de diğer meme kanseri türlerine kıyasla klasik tedaviler ile istenilen sonuçların alınamadığını, bu nedenle yenilikçi tedavi seçeneklerinin kullanılmasının beklendiğini dile getirdi.

2018’den itibaren üçlü negatif meme kanseri tedavisinde gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Prof. Dr. Öksüzoğlu, sağ kalımı arttıran ve kemoterapiden farklı yenilikçi tedavilerin bu anlamda umut vaat ettiğini bildirdi.

Meme kanserinin zorlu bir türü olan üçlü negatif meme kanserine yönelik farkındalığın artırılması amacıyla bu alandaki bilimsel gelişmeler, Gilead’ın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısı ile aktarıldı. Ankara Etlik Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği’nden Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu ve Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Bilim Dalından Prof. Dr. Umut Demirci’nin TNBC ile ilgili bilgi verdiği toplantıda, tedavideki güncel gelişmeler paylaşıldı.

Kadınlarda her 4 kanserden 1’i meme kanseri

Dünya Sağlık Örgütü’nün 36 spesifik kanser türü ve 185 ülke veya bölgeden elde ettiği son güncel verilerine (GloboCan 2020) göre dünyada her yıl 19-20 milyon yeni kanser vakası görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu, “Yine aynı verilere göre her yıl yaklaşık 10 milyon kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini biliyoruz. 2040 yılında bu sayının 1,5 kat artacağı öngörülüyor. Meme kanserine bakacak olursak, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Kadınlarda her 4 kanserden 1’i meme kanseri. Yaklaşık dünyada her yıl 2,3 milyon kişiye meme kanseri tanısı konuluyor” dedi.

Her 6 kanser ölümünden 1 tanesi meme kanserine bağlı

Prof. Dr. Öksüzoğlu, meme kanserinin ülkelerin çoğunda insidans ve mortalite açısından ilk sırada yer aldığına dikkati çekerek, “Ölüm oranlarına bakacak olursak, küresel mortalitede 110 ülkede 685.000 ölüm ile karşımıza çıkmakta ve her 6 kanser ölümünden 1 tanesi meme kanserine bağlı. Dolayısıyla meme kanseri, kanser ile ilgilenen herkes ve tüm toplum için çok önemli” diye konuştu.

Prof. Dr. Öksüzoğlu: Yerli akciğer kanseri ilacı Faz-1 aşaması bu yıl tamamlanabilir

Sağlık hizmetlerinin ve tarama yöntemlerinin gelişmesiyle birlikte, meme kanserinde vakaların büyük bir kısmının tanı anında lokalize veya lokal ileri olarak tespit edildiğini, neredeyse yüzde 90 oranında daha erken evrede tanı alabildiğini ifade eden Öksüzoğlu, tanı anında %7 ile %12 arasındaki hastanın metastatik yani yaygın evre meme kanseri ile karşılarına çıktığını belirtti.

Üçlü negatif meme kanseri genç kadınları daha çok etkiliyor

Meme kanserinin orta ve ileri yaş hastalığı olduğunu, üçlü negatif meme kanserinin ise daha erken yaşlarda görülebildiğini ve genç kadınları etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Öksüzoğlu, “Hastalığın daha saldırgan olmasının temel sebeplerinden bir tanesi bu şekilde açıklanabilir. Meme kanserlerinin çoğu 60 yaşın üzerinde teşhis edilirken, TNBC hastaları sıklıkla 50 yaşından önce teşhis ediliyor. Yani meme kanserinin TNBC alt tipi genç kadınları daha çok etkiliyor. Türkiye için TNBC ortalama tanı yaşı 44-50 arasında değişiyor” bilgisini verdi.

Türkiye’de yılda 20-25 bin kişinin meme kanseri tanısı aldığına değinen Öksüzoğlu, üçlü negatif meme kanserinin yıllık insidansının 3 bin civarında olduğunu, metastatik olan hasta grubunu ise 1800 kişi olarak hesapladıklarını açıkladı.

Meme kanseri tek bir hastalık değil; tedavi terziliği yaklaşımı ön planda

Kanserin hormon reseptörleri durumuna göre; östrojen reseptörü (ER), progesteron reseptörü (PR) ve insan epidermal büyüme faktörü reseptörü (HER2) değerlendirilerek üç gruba ayrıldığını anlatan Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu, tek bir hastalık olmayan meme kanserinin tedavisinde paradigmanın değiştiğini belirterek; bu hastalığın kendi içinde pek çok alt tipe ayrıldığını, hetorejen bir durumun söz konusu olduğunu, o nedenle kişiye özgü, “tedavi terziliği” denilen bir kavramın doğduğunu kaydetti.

Üçlü negatif meme kanserinde, kanser hücrelerinde östrojen hormon reseptörü (ER), progesteron hormon reseptörü (PR) ve insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 (HER2)’nün bulunmadığını belirten Prof. Dr. Öksüzoğlu, şunları kaydetti:

“Üçlü negatif alt grupta, hastalık bu reseptörlerden yoksun olduğu için hastaların bazı tedavilerden yoksun kalmasına neden oluyor. Kanser hücreleri bu proteinlere sahip olmadığı için hormon tedavisi ve HER2’yi hedefleyen ilaçlar yardımcı olmuyor. Çünkü her ikisi de negatif bu hasta grubunun. Eskiden HER2 en kötü giden, çok hızla kaybettiğimiz hasta grubunu oluştururken, artık tedavi başarıları sayesinde şu anda kötü prognoz tipi olmaktan çıkmış durumda. Günümüzdeki mevcut tedavilerle, HER2 dediğimiz reseptöre karşı geliştirilen tedavilerle şu an sonuçları en iyi olan grup, HER2 pozitif grup.”

Biyolojik ve biyobenzer ilaçlar hastalara ek tedavi seçeneği sunuyor

TNBC’de metastaz insidansı daha yüksek

TNBC hücrelerinin memedeki orijinal tümörden ayrılarak vücudun diğer bölgelerine gitmesiyle oluşan duruma ‘metastatik TNBC’ denildiği bilgisini veren Prof. Dr. Öksüzoğlu,
“Üçlü negatif meme kanseri, biyolojisinden dolayı agresif olduğu için tanı anında biraz daha ileri evrede ortaya çıkması yani memeden kaynaklanan tümörün, lenf nodlarına yayılmış veya daha da uzak metastaz yapmış evredeki oran, diğer alt gruplara göre daha yüksek sıklıkta. Daha hızlı ilerliyor diyebiliriz, bölünme indeksleri çok yüksek.

Çok hızlı ve agresif bir bölünme olduğu için de bu hastaların bazen kemoterapiye verdiği yanıtlar güzel olabiliyor ama daha erken nüksleri, tekrar büyümeleri görebiliyoruz. O yüzden her hastanın alt grubuna göre değerlendirip, uygun tedavilerin verilmesi önem taşıyor. Biz tüm meme kanserlerine benzer şekilde yaklaşmıyoruz. Bu temel tedavi değişikliğimiz” dedi.

Nüks etme riski ilk üç yıl çok üst noktada

Üçlü negatif meme kanserinde genellikle beyin ve akciğer metastazlarının ön sırada olduğunun altını çizen Öksüzoğlu, diğer meme kanseri alt tiplerinde metastaz bölgeleri ve oranlarının farklı olduğunu, TNBC için uzak nükse kadar tanıdan sonra 2.6 yıl geçtiğini kaydederek, “Üçlü negatif meme kanseri erken evrede, lokal ya da lokal ileri evrede tanı alsa bile nüksleri hem daha sık hem de daha erken zamanlama içinde oluyor. Bizim en korktuğumuz ilk üç yıl. Üçlü negatif meme karsinomunda hasta erken evrede gelse bile, ilk üç yıldaki tekrarlama veya metastatik halde tekrar karşımıza gelme olasılığı yüksek. O yüzden o dönemlerde hastaları daha da yakın takip etmeyi tercih ediyoruz. Geç nüksler hormona hassas tiplere göre karşılaştırıldığında biraz daha az görülüyor” dedi.

“Üçlü negatif meme kanserinin hayatta kalma oranları genellikle diğer meme kanseri türleri için olduğu kadar yüksek değildir” diyen Öksüzoğlu, “Beş yıllık sağ kalımlara baktığımız zaman; ister lokalize, ister lokal ileri bölgesel, ister uzak metastatik olsun diğer gruplardan daha kötüdür. Tüm meme kanserlerine bakacak olursak, lokalize evrede % 99 hasta 5 yıl sağ kalıyor ama bu lokalize evre üçlü negatif olduğu zaman %91’lere düşüyor. Uzak metastatik grupta %30 gibi bir rakam var bütün meme kanserleri içinde. Bu oran uzak üçlü negatif meme karsinomunda %12’lerde seyrediyor” bilgisini verdi.

Prof. Dr. Umut Demirci: Genetik faktörler riski artırıyor

Meme kanserlerinin yaklaşık %10 kadarının genetik mutasyonla ilgili olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Umut Demirci ise en iyi tanımlanmış genetik faktörün BRCA gen mutasyonu olduğunu kaydetti. Demirci, “Üçlü negatif meme kanserinin özelliği ailesel geçişlerin biraz daha fazla görülebilmesi. Tüm meme kanserlerinde %5-10 oranında kalıtımsal risk faktörü varken, üçlü negatifte bu oran %15-20’ye çıkıyor. BRCA dediğimiz genetik faktör burada da geçerli. TNBC’nin genetik riskin biraz daha yüksek olduğu bir alt grup olması, beraberinde tedavi ve tarama anlamında farklılıklar da getiriyor” dedi.

Prof. Dr. Demirci: Kanser hastaları mutlaka pnömokok ve grip aşılarını yaptırmalı

Kemoterapiye hızla direnç gelişiyor

Üçlü negatif meme kanseri tedavisine yaklaşım hakkında bilgi veren Prof. Dr. Demirci, bu grup hastalarda, tedavi konusunda zorluklar olduğuna değindi. Demirci, “Bu hastalar kemoterapiden çok yüksek fayda görmüyor ama kemoterapi bizim temel tedavilerimizden biri. Gerek erken evrede gerek ileri evrede mutlaka kemoterapiye başlıyoruz fakat sonuçlar yüz güldürücü değil. Aslında ilk başta kemoterapiye hassas, hızlı yanıtlar alabiliyorsunuz ancak çok hızla direnç gelişiyor. Bu da tümörün tekrar büyümesine ve aynı tedavilere yanıt vermemesine sebep oluyor” diye konuştu.

Tedavide umut verici gelişmeler yaşanıyor

Tedavideki yeni gelişmelere de dikkati çeken Prof. Dr. Demirci, konuyla ilgili şunları kaydetti: “Üçlü negatif meme kanserinde 2018 yılına kadar kemoterapi dışında bir şey kullanamıyorduk ama 2018 yılı itibariyle genetik riski olan BRCA mutasyonlu hastalarda, PARP inhibitörü dediğimiz bir grup tedavi onay aldı. Nispeten bir tedavi başarısı sağladı. İzleyen dönemde 2019 yılında immünoterapi de kemoterapi ile beraber onay aldı.

Bu ikisi önemli gelişmelerdi. 2020 yılında ise antikor-ilaç konjugatları dediğimiz yeni bir ilaç grubu doğdu. Antikor- ilaç konjugatları, daha hedeflenmiş bir şekilde tümöre içerdiği kemoterapiyi hem yan etkiyi azaltacak hem de etkinliği artıracak şekilde uygulanıyor. Bunu meme kanserinin diğer tümörlerinde de uygulamaya başladık ve bunun üzerine çok fazla araştırma doğdu, ilaç onay aldı. Gerek PARP inhibitörleri, gerek antikor-ilaç konjugatları ve immünoterapiler şu an için bu grupta uygulamaya başladığımız yeni nesil tedaviler.”

Yenilikçi tedavilerin geri ödeme kapsamına alınması gerekiyor

Üçlü negatif meme kanseri tipi kanserler için yenilikçi tedavilerin günlük pratiğe girdiğini, Türkiye’de de ruhsat aldığını, ancak henüz geri ödeme kapsamında olmadığını belirten Demirci, “Yeni gelen ilaçların ister istemez bir maliyeti oluyor. Türkiye’ye gelmesi zaman alabiliyor ama en azından üçlü negatif hastalar için önümüzde daha güvenle bakabileceğimiz bir durum oluşmaya başladı. Geri ödeme konusunda beklentimiz de devam etmekte” dedi.

Meme kanseri neden olur? Belirtileri, tedavisi ve elle muayenesi

Kanser hastalarında yaşam kalitesini korumak önemli

Prof. Dr. Umut Demirci, kanserde yeni tedaviler geliştirmenin amacının, hastaların iyileşme, hayatta kalma şansını artırmak ve yaşam kalitesini iyileştirme olduğunu ifade ederek, “Metastatik meme kanserinde bizim temel amacımız; hastalarımızın genel sağ kalımlarını uzatmak. Bunu yaparken de kanser veya tedavi ilişkili şikayetlerini önlemek, azaltmak ve yaşam kalitesini korumak. Biz hastalarımızı rakamlardan, sürelerden ibaret görmüyoruz. Mutlaka bir başarı elde edeceksek, hastaların yaşam kalitesini de korumak istiyoruz” diye konuştu.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla