Sağlıklı bir kişinin günlük tuz tüketimi 5-6 gr civarında olabilmekteyken; hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalığı olan kişilerde bu miktar 2-3 gr ile sınırlı tutulmalıdır. SALTurk (Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı ) çalışmasına göre; ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi 18 gr civarındadır. Tuz alımının azaltılması konusunda okul çağından itibaren bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Yüksek tansiyon neden olur, nasıl düşürülür? Belirtileri nedir?
Tuz tüketiminin azaltılması; böbrek, kalp ve damar sağlığı açısından çok önemlidir. Özellikle kontrolsüz hipertansiyonu olan ve bacakları ile vücutlarında şişlikler görülen kişiler bir de genç yaşta hipertansiyon tespit edilen hastalar vakit kaybetmeden nefroloji uzmanına başvurmalıdır.
Böbrek hastalığı, kan ve idrar testi ile saptanabilir. Gerekli tedbirler alındığı takdirde ilerlemenin yavaşlatılması hatta önlenmesi mümkün olabilmektedir. Böbrek fonksiyonları %15’in altına indiğinde son dönem böbrek yetmezliğinden bahsedilir. Böbrek hastalığının bu döneminde hastalar diyaliz tedavisi ve böbrek nakli konusunda bilgilendirilmelidir.
Ülkemizde halen son dönem böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi gören yaklaşık 60 bin hasta vardır. Bu sayının önümüzdeki 4-5 yıllık sürede 100 bin civarında olması beklenmektedir. Son dönem böbrek yetmezliği, hasta sağ kalımını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu hastalarda kalp damar hastalığı ve enfeksiyon riski önemli ölçüde artmıştır ve bu durum erken ölüm riskini arttırmaktadır.
Kronik böbrek yetersizliğinin önlenmesi, belirlenmesi ve zamanında tedavisi risk gruplarının belirlenmesi ile mümkün olabilir. Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan CREDIT çalışması, Türkiye’de erişkinlerin yaklaşık %16’sında çeşitli evrelerde kronik böbrek yetersizliği olduğunu ortaya koymuştur. Yine bu çalışmaya göre; kadınlarda erkeklere göre böbrek hastalığı riski daha yüksektir.
Ülkemizde şeker hastalığı böbrek sağlığını tehdit eden en önemli etkenlerden biridir. Erişkinlerin yaklaşık %12’sinde şeker hastalığı vardır. Kontrolsüz ve tanı konulmamış şeker hastalığı yıllar içerisinde böbrek yetmezliğine neden olmakta; hatta bazen kişi şeker hastası olduğunu bilmeden böbrek yetersizliği veya idrarda protein atılımı ile başvurabilmektedir. Şeker hastası olup; bacaklarda şişme, şeker düzeylerinde düşme, idrarında köpüklenme olan kişiler doktora başvurmalı ve böbreklerde bir bozukluk tespit edildiğinde nefroloji uzmanının kontrolünde takip edilmelidirler.
Böbrek yetersizliği kanda üre ve kreatinin yüksekliği ile saptanır. Hastanın kreatinin değeri normalin üst sınırında bile olsa bu hastada böbrek yetersizliği olduğunu gösterebilir. Böbrek sağlığının korunması için; günlük 1.5-2 litre sıvı alımına dikkat edilmesi, gelişigüzel ağrı kesici ilaç kullanılmaması, normal vücut ağırlığının korunması çok önemlidir. Sabahları iştahsızlık, bulantı, kusma, halsizlik, gece idrara kalkma, idrarda köpüklenme, ayaklarda ve göz çevresinde şişme, cilt renginde kirli sarı renk görülmesi, hipertansiyonun kontrol altına alınamaması durumlarında doktora başvurulmalıdır.
Böbrek yetmezliğinin kalp, damar hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, iskelet sistemi bozuklukları gibi birçok hastalığa yol açtığı unutulmamalıdır. Bu nedenle böbrek sağlığımızın korunması, mevcut böbrek hastalığının tedavisi çok önemlidir. Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara böbrek nakli ya da diyaliz tedavisi yapılmaktadır.
Ülkemizde kadavra bağışı çok az olduğundan hastaların büyük çoğunluğu yaşamlarını diyaliz tedavisi ile sürdürmektedirler. Tüm bunlar göz önüne alındığında; kronik böbrek yetersizliği tıbbi, sosyal ve ekonomik açıdan ülkemiz için çok önemli bir sağlık sorunudur. Bu durumun ortadan kaldırılması için toplumsal bilinç çok önemlidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?