Çok zamandır yazmıyordum. Ama şimdiki konu çalıştığım ve hakim olduğum yerden olduğu için yaşadığım bazı tecrübeleri buradan paylaşmak ihtiyacı hissettim. Bunu yaparken hekimlerin sesini duyurmak amacındayım. Başka bir amacım yoktur. Basında son yayınlanan TUS sınavı hakkında yapılacak değişiklikleri anlatan Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın verdiği haberi hekimlerin bulunduğu bir grupta paylaştığımda ve bunun güzel bir haber olduğunu belirttiğimde aldığım tepkilerden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Başarılı çalışmaları hakkında hemen herkesin hemfikir olduğu Sağlık Bakanımızın açıkladığı haberi buraya almakta fayda görüyorum. Çünkü haberi okuyanların ne dediğimi anlamaları daha kolay olacacaktır. Haber Yeni şafak gazetesinde yayınlandı. Başka gazetelerde de yayınlanmış olabilir. Fakat ben bu gazetenin internet haber portalı vasıtasıyla ilk kez haberdar oldum.
Haber aynen şöyle:
2022 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını cevaplayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şu bilgileri verdi: Soruların çekirdek müfredattan sorulması gerektiği kanaatindeyim. Okul başarı puanı ilave edilmesi ve bir hizmet puanının ilave edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bakan Koca, Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda reform niteliğinde değişiklikler yapmak istediklerini açıkladı. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2022 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Fahrettin Koca, TUS değişikliği için şu bilgileri verdi: “Reform niteliğinde bazı değişiklikler yapmak istiyoruz. Mart ayındaki sınavda da geçerli olmasına çalışıyoruz. Yıl sonuna kadar bunu netleştirmek istiyoruz”
Yeni planlamalardan söz eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Uzmanlık sınavını revize etmemiz gerekiyor. Dershaneciliğin devre dışı kalması gerektiği soruların çekirdek müfredattan sorulması gerektiği kanaatindeyim. Okul başarı puanının mutlak ilave edilmesi ve görev süresi yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesini düşünüyorum” diye konuştu.
Bakan Koca, nitelikli kliniklerin sayısının artırılması, üniversitelerle birlikte var olan kliniklerin daha da nitelikli hale getirilmesiyle birçok alanda yaygın bir eğitimin planlanması gerektiğini ifade etti. Koca sözlerine şöyle devam etti. “Şu an hiç kimse öğrenciler özellikle TUS’u dört beş branş dışında tercih etmiyor. Bunlara giremediğini düşünen hekim yurt dışını düşünüyor. Köklü bir değişiklik yapmamız gerekiyor.
Hem de uzmanlık sınavını revize etmemiz gerekiyor. Bunu da önümüzdeki sınava mutlak yetiştirmemiz gerekiyor. İstediği branşa girebilme ihtimalinin zor olmadığını görmeliler.
24 saat çalışmayı ben de insani bulmuyorum. Hedef 16 saate inmeli. Bunu bugünden yapamayabiliriz ama iki, üç yıl sonra bunun yapılabilirliğini şimdiden planlamamız gerektiği kanaatindeyim.”
Bakan Koca, 40 bin sağlık personeli alımına ilişkin, “KPSS puanına göre ÖSYM tarafından yapılacak yerleştirme ile mülakat yapılmadan 30 bin sözleşmeli sağlık personelinin alım süreci başlıyor. Yine mülakat yapılmadan 10 bin sürekli işçi alımı da yapılacak kura ile. Hemşire, ebe, terapist, sağlık fizikçisi alanlarında alım olacak” dedi.
Hastaların bazı ilaçları bulamadığına ilişkin iddialara yanıt veren Koca, gribin geçen yıl neredeyse görülmemesi sebebiyle firmaların bu yıl da benzer durumun yaşanacağını düşünerek yeterli miktarda üretim yapmadığını ifade etti. Bu yıl soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıkların oranının 3-4 kat arttığına işaret eden Koca, “Dolayısıyla bu anlamda bir sorun var, ‘yok’ demiyorum. Bununla ilgili daha çok jenerikleri mevcut, istediğiniz ilaç olmayabilir ama etken maddesi aynı veya benzer olan başka ilaçlar var” dedi.
Koronavirüs geçirenlerde hastalığın bıraktığı hasarlardan dolayı, gelecek 3 yıl boyunca mevcut ölümlerin 3-4 katı kadar kayıp beklendiğini belirten Koca, “TÜİK açıkladığında en az 2 hatta 3 kat olduğunu göreceğiz. Kovid-19’un yıkıcı etkisi basit değildi, çok büyüktü. O nedenle aşı son derece önemli” ifadesini kullandı”. (Yeni Şafak Gazetesi)
Otuz yıla yaklaşan mesleki hayatımda bürokraside de önemli görevler yaparken farkında olmadığımız ya da farketmemek için bazılarının çabaladığı hekim tepkilerinin ne boyutlara vardığını kısa bazı örneklerle vermek isterim. Hekimler oldum olası ve her iktidar döneminde iktidarların yönetimlerinden ve uyguladıkları sağlık politikalarından asla hoşnut olmamışlardır. Ben böyle bir şeye tanık olmadım. Emekli olana hatta ölene kadar da olmayacağımı düşünüyorum. Bu durumu her iktidar dönemi için söylemek mümkündür. Bunda şaşırılacak bir şey yok. Bir ayrım var. Açıktan şimdiye kadar tepkiler hiç bu kadar fazlaca olmamıştı.
Bu tepkinin son aylarda her zamankinden daha fazla yükselmekte olduğunu fark etmek ve bu habere hekimlerin verdikleri tepkilere tanık olmak bana böyle bir yazı yazma fikrini verdi. Grupta çoğunlukla yer alan genç hekimlerin derin bir yılgınlık ve psikolojik bir yıpranmışlıkları vardı. Ben TUS için yapılan bu iyileştirici çabaların faydalı olacağını ifade ettiğimde ne yani bunca sıkıntı varken bunlara sevinmemizi mi bekliyorsun abi? Diye soru soranından tutun yakınlarından olan ve uzman hekim olmasına rağmen aldıkları maaşları hastane çalışanlarıyla karşılaştıranların verdikleri örneklere kadar gösterilen tepkiler kayda değer bir biçimde dikkat çekiciydi.
Kimse kasıtlı olmaksızın ortadan eleştirilerde bulunurken bunu ideolojik ya da farklı siyasi tercihlerden yapmadıklarını düşünmemi ister gibiydiler. Örneğin TUS sınavının zorluğu nedeniyle yurt dışına çıkan hekimlerin asıl çıkışlarının sebebinin bu ülkenin geleceğine dair içlerinde yaşadıkları korku ve ümitsizliğe dikkati çekmek istiyorlardı. Fakat buna rağmen kısır politik tartışmalardan ve kronik muhalefetin söylemlerinden bariz bir şekilde etkilendikleri de açıkça görülüyordu. Kimse TUS sınavının zorluğundan yurt dışına çıkmıyor, maaşlarımız son bir ayda yüzde on eridi, birkaç ayda yüzde elli eridi diye maaaşlardaki azalmayı ifade ediyorlardı.
Bir uzman sekiz bin beş yüz TL maaş alırken onunla aynı ortamda çalışan ve sözleşmeli olan bir sağlık sekreteri yedi bin tl maaş alıyor ve hemşire beş bir tl maaş alıyormuş. Bana söylenenler bunlar. Yakın zamanda bir eğitim araştırma hastanesinde çocuk uzmanları ile birlikte çalışma imkanım oldu. Orada gençlere yan dal uzmanlığı yapmalarını tavsiye ederken bir uzman abi sen öyle diyorsun da ben şu anki maaşımla geçinemiyorum, yan dalda yedi bir tl maaşla geçinemem. Bu şartlarda nasıl yan dal uzmanlığı yapayım deyiverdi.
Böyle karşıt tepkilerle karşılaştığında haliyle söyleyecek fazla bir şey bulamıyor insan. Ama hekimlerdeki bu kronik karamsarlık halinin ve psikolojik yorgunluğun pandeminin de etkisiyle şu aylarda maksimum seviyeye vardığını söylemek mümkün. Onlara kendi ülkelerinin geleceğinden asla ümitsiz olmamaları gerektiğini birkaç kez ifade ettim.
Onların görmediği ama güzel şeylerinde ülkemizde yaşanmakta olduğunu özellikle ifade ettim. Fakat diğer yandan bu tepkilerden sonra böyle bir makaleyi yazmaya da karar verdim. Kuşkusuz üst düzey Bakanlık yetkilileri ve politikacılar hekimlerdeki bu huzursuzluğu az çok tahmin ediyorlardır. Ama inanın şimdiye kadar hiç olmadığı kadar fazla bir tepkinin olduğunu söyleyebilirim.
Genç hekimler yurt dışına ihtisas için fazlaca hekimin istifa ederek gitmesinin asıl nedeninin maaşlar ve hekimlere yapılan saldırılar olduğunu ifade ediyorlar. Hekimlere bir dokun bin ah işit sözü tam da günün özetine uyuyor sanki. Sözü fazla uzatmayayım. Yoksa yazılacak çok şeyler var. Hekimlerin maaşları ve mesleklerini yaparlarken yaşadıkları zorlukları kolaylaştırmaya dair önemli reformların yapılmasına geç bile kalınmış durumda. Oysa ki aynı hekimler var güçleriyle çalışarak Türkiye’yi pandemide dünyada en başarılı sağlık uygulamalarına sahip ülkelerden birisi haline getirdiler.
Bu iyileştirmeleri fazlasıyla hak ediyorlar. Asistan maaşlarının bu kadar düşük olması hekimlerin büyük şehirlerde yaşamalarını neredeyse imkansız hale getiriyor. Uzman olmak, hele hele cerrahi braşlarda uzman olmak kesinlikle istemiyorlar artık. Çünkü kimsenin onların yanlarında olmadığını düşünüyorlar.
Reform kararı alınması çok güzel. Fakat çok daha kapsamlı ve farklı alanlarda da yeni başlangıçlarla acilen hekimlerin gönlü alınmalıdır. Tus sınavının saçma zorluğuna son verilmelidir. Onlar her ne kadar yurt dışına başka sebeplerden gittiklerini ifade etseler de en popüler ve güçlü nedenin bu olduğunda ısrar ediyorum. Yoksa yurt dışına kaçışların önünü almak kesinlikle mümkün olmayacaktır. Her şeye rağmen hepimizi daha iyi günlerin beklediğine samimi olarak inanıyorum. Moral bozmaya ve karamsırlığa gerek yok.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?