Kanser tedavisinde merkez ülke Türkiye oluyor
İSTANBUL – 2. Akdeniz Çok Disiplinli Onkoloji Forumu (MMOF) Kongresi bu yıl 17 / 20 Kasım tarihleri arasında İstanbul Ceylan InterContinental Otel’inde yoğun bir katılımla gerçekleşti. Türk ve Yunan onkologlarının ortaklaşa kurduğu MMOF’nin amacı, Akdeniz ülkeleri arasında onkoloji alanında işbirliği platformu oluşturmak. Bu amaçla 2 yılda bir kongre düzenleniyor. Kongrelerin ilki 2009 yılında Atina’da gerçekleşmişti. 2. MMOF Kongresi kanser konusunda Avrupa’da ESMO Kongresinden sonra en zengin içeriğe sahip etkinliği olarak gösteriliyor.
Yunanistan, Türkiye, Amerika, Mısır, Almanya ve İtalya gibi çeşitli ülkelerden 122 panelistin katıldığı kongrede çok disiplinli olarak en yeni tedavi modelleri tartışıldı. Ayrıca yeni geliştirilen ve kullanıma giren ilaçlar hakkındaki güncel veriler tartışıldı. Kongreye başta Türkiye, Yunanistan, ABD, Almanya, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Fransa, İngiltere, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Libya, Lübnan, Mısır, Portekiz, Slovenya, Suudi Arabistan, Tunus ve Ukrayna’dan olmak üzere çok sayıda ülkeden onkologlar katıldı.
Onkoloji alanında daha önce İtalya veya Almanya bölgenin merkezi olarak gösteriliyor ve kanser hastaları ağırlıklı olarak tedavi için bu ülkelere gidiyorlardı. Günümüzde Akdeniz bölgesindeki kanser hastalarının önemli bir bölümü artık Türkiye’ye geliyor. Onkolojide Türk-Yunan işbirliğine dayanan MMOF’un Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Onat, Türkiye’nin kanser konusunda bölgedeki en iyi ülke konumunda olduğunu söyledi. Yurt dışından Türkiye’ye gelen hasta sayısının gün geçtikçe arttığını belirten Prof. Dr. Onat, “Eskiden insanlar kanser tedavisi için İtalya’ya veya Almanya’ya giderdi, artık Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye tıp turizmi bakımından önemli bir ülke ve şu anda en rağbet edilen alan kanser tedavisidir” dedi.
Türkiye’nin onkoloji alanında bölgedeki en iyi ülke konumunda olduğunu ve bölge liderliğine oynadığını vurgulayan kongrenin Genel Sekreteri Prof. Dr. Gökhan Demir, Türk-Yunan işbirliğine dayanan Akdeniz Çok Disiplinli Onkoloji Forumu (MMOF) Kongresi’nin bunun iyi bir örneği olduğunu belirtti. Kongreye dünyanın birçok ülkesinden 500’ün üstünde onkoloğun katıldığını söyleyen Prof. Dr. Demir, şu bilgileri verdi: “Yunanistan, İngiltere, İsrail, Mısır, Amerika, Almanya ve bütün Akdeniz ülkelerinden katılımcı var. Yani savaşlara, sosyal ve ekonomik krizlere rağmen yüksek katılımlı bir kongre oluyor. Bu da Türkiye’nin kendi coğrafyasında bir bölge lideri olmaya başladığının önemli bir göstergesidir.”
Türkiye, kanser tedavisinde çekim merkezi oluyor
Onkolojinin bir evrensel bir de coğrafik boyutu olduğunu ve coğrafik komşuluğun önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Demir, “Türkiye onkoloji alanında bir çekim merkezidir. Çünkü Bulgaristan, Arnavutluk, Azerbaycan, Yugoslavya, Ukrayna, Gürcistan, Lübnan gibi çok sayıda ülkeden her gün kanser hastaları tedavi olmak için Türkiye’ye geliyor. Biz klinik alandaki bu gücümüzü akademik platformda da göstermek zorundayız. Bilimsel organizasyonlar bu akademik gücümüzü oluşturmanın en önemli yolu. Bu organizasyona Yunanlı meslektaşlarımızla başladık çünkü Yunanistan da bu alanda liderlik arayışında olan bir ülke. Ama zamanla güç birliğinin daha doğru olacağını düşündük, çünkü bugün özellikle Akdeniz coğrafyasından pek çok ülke bu platformda yer almak istiyor” dedi.
Cilt ve prostat kanserinde yeni tedaviler geliyor
Kongre öncesinde yapılan basın toplantısında konuşan Kongre Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, kongrede öne çıkan tartışma konuları ile ilgili bilgi verdi. Kongrede özellikle hedefe yönelik kanser tedavileriyle ilgili yeniliklerin ele alınacağını dile getiren Prof. Dr. Mandel, şu bilgileri verdi: “Kongrede cilt, karaciğer, meme, kolon ve pankreas kanserlerinde kullanılan yeni ilaçlarla ilgili güncel veriler de tartışılacak. Malign melanomda kullanılan ve bir yıldır yurt dışında ruhsatlanmış yeni bir ilaç ile prostat kanseri için geliştirilen iki yeni ilaç var. Bunlar henüz Türkiye’de kullanımda değil, çünkü henüz ruhsatlandırılmadılar. Ama biz bu ilaçları, insani amaçlı erken erişim tedavi programı kapsamında hastalarımızda kullanıyoruz. Çünkü Türkiye’de bir ilacın ruhsat alması 2 ile 5 yıl sürebiliyor.”
Akciğer kanseri tedavisinde farklı yaklaşımlar
Kongrede ele alınan konulardan birisinin akciğer kanserindeki gelişmeler olduğunu belirten Prof. Dr Demir, onkolojideki paradigmayı değiştirebilecek önemli bir gelişmenin de akciğer kanserinde yaşandığını söyledi. Prof. Dr. Demir, “Akciğer kanserlerinin ileri evresinde bugüne kadar elimizdeki tek tedavi seçeneği kemoterapi idi. Ancak iki önemli çalışmayla gösterildi ki tümörde bir özel genetik bozukluk varsa hiç kemoterapi vermeden, sadece ağızdan kullanılacak bir hedefli tedavi ile kemoterapiye eşdeğer başarı sağlanabiliyor. Yani akciğer kanserinin bir türü kemoterapisiz de kontrol altına alınabiliyor” diye konuştu.
Türkiye’nin kanser profili değişiyor
Türkiye’nin kanser profilinin giderek değiştiğini belirten Prof. Demir, önceki yıllarda doğu tipi bir kanser profiline sahip olan Türkiye’nin artık batı tipi kanser profili çizmeye başladığını söyledi. Prof. Dr. Demir’e göre, bu değişimde batı tarzı yaşam biçiminin payı büyük: “Batı tipi kanser profilinde özellikle kalın bağırsak, rektum, prostat ve meme kanseri artış gösteren tümörlerdir. Bunların hepsi Türkiye’de de artıyor. Kolon ve rektum kanserleri, hem kadınlarda hem de erkeklerde mide kanserlerinden daha fazla görülür oldu. Türkiye’de sigara kullanımına bağlı gelişen akciğer kanserinde de artış var. Ama Türkiye’de mide kanseri artık daha az görülüyor, rahim ağzı ve yemek borusu kanserlerinin de sıklığı giderek azalıyor. Yani Türkiye’nin kanser resmi değişti. Doğu tipi bir toplumun kanser profilinden batı tipi bir toplumun kanser profiline doğru gidiyor. Bu da toplumsal yaşantımızın batılılaşması ile alakalı bir durum. Diyet alışkanlıklarımızın değişmesi, daha çok işlenmiş gıdaları tercih etmemiz, batı tipi yaşam tarzı gibi faktörler bunda etkili oluyor.”
Tütün kullanımına bağlı gelişen kanserlerin Türkiye’deki kanser türlerinin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu ve bunun da akciğer kanserinin artmasıyla sonuçlandığını belirten Prof. Dr. Gökhan Demir, “Sigara, bu coğrafyadaki ülkelerin ortak sorunu. Yunanistan’da da, Bulgaristan’da da, Kuzey Afrika’da da durum böyle. Bu da kanser sıklığını artırıyor” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?