Kanser tedavisinde olumlu bir etki yaratılabilmesi için araştırma ve geliştirme alanlarında istikrarlı ve kademeli bir ilerleme kaydedilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, hastaların yaşam süresini ve kalitesini artıracak yenilikçi ilaçların geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Türkiye’nin özellikle kanser tedavisinde sağladığı başarı ile sağlık turizminde lider ülkelerden biri olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Altuntaş, “Bu potansiyelimiz var. Bunun için kaynakları rasyonel kullanmalıyız. Ülke olarak buna buna hazırız. Daha güçlü bir irade ve arzu ile sağlık turizminde lider ülke olabiliriz” diye konuştu.
6. Hematolojik Nadir Hastalıklar Kongresi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) gerçekleştirildi. Kongreye Türkiye’den ve yurtdışından; Balkanlar’dan, Türk Cumhuriyetlerinden, Orta Asya’dan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden olmak üzere 700 bilim insanı, doktor ve akademisyen katıldı. 64 konu başlığının tartışıldığı oturumlarda, hematolojik hastalıklar, hematolojik kanserler, kök hücre, hücresel tedaviler, CAR T hücre ve afereze ilişkin güncel bilimsel veriler, tanı ve tedavideki güncel yaklaşımlar ele alındı.
Hematolojik Nadir Hastalıklar Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kongre kapsamında Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’ya açıklamalarda bulunarak, hematolojik kanserlerde öne çıkan gelişmeler ve kongre hakkında bilgi verdi.
Kongreye katılan doktorların edindikleri yeni bilgi ve tecrübeleri kendi bölge ve ülkelerine aktarma şansı yakaladıklarını anlatan Prof. Dr. Altuntaş, “Uluslararası katılımlı bir kongre. Bugün altıncısını düzenlediğimiz kongrede daha ileriye gittiğimizi görüyoruz. Aldığımız geri bildirimlerde kongrelerin katılımcılara önemli katkı sağladığını anlıyoruz” dedi.
Günümüzde tüm hastalar için spesifik olmayan tek tip tedavilerden ziyade hücresel, immünolojik ve moleküler test analizleri sonucu kişiselleştirilmiş tedavilere geçiş olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Altuntaş, “Bu gerçek bir paradigma değişikliğidir. Bu değişikliğin esası spesifik kanser türlerinin tanımlanması ve tedavinin seçilmesinde rol oynayan belirteçlerin bulunmasıdır. Bu biyobelirteçlerin saptanması için immünolojik, moleküler, patolojik ve genetik çalışmalar gerekmektedir. Böylelikle biyobelirteçler sayesinde kişiselleştirilmiş tıp ve hedefe yönelik tedaviler uygulayabilmekte ve hastalara bir yandan klinik etkililiği artıran bir yandan da yan etki riskini azaltabilen tedaviler sunulabilmektedir” dedi.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yenilikçi tedaviler kansere karşı başarı oranlarını artırıyor
Hematolojik kanserlerde hedefe yönelik tedaviler ile ilgili çalışma ve sonuçlarının her geçen gün arttığını, kişiselleştirilmiş tedavilerin gün geçtikçe ön plana çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Hücresel, genetik ve immünolojik bazlı yaklaşımların önemi artıyor. Tedavi kararlarında Minimal kalıntı hastalık bazlı yaklaşımların önemi her geçen gün daha da artıyor. Daha güvenli profilde, yan etkisi daha az, daha etkin tedaviler ön plana çıkıyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Altuntaş, bugün hematolojik kanserler hakkında geçmişe göre çok daha fazla şey bildiklerinin altını çizerek, “Araştırma ve inovasyona yatırım yaparak, tıpta, özellikle teşhis, tedavi ve bilimsel verilerde olağanüstü atılımlara tanık olduk. Ne kadar çok bilirsek, risk faktörlerini azaltmada, önlemeyi artırmada ve kanseri önleme, teşhis, tedavi ve bakımını iyileştirmede o kadar fazla ilerleme kaydedebiliriz” dedi.
Türkiye’nin tıp alanındaki bilimsel gelişmelere hızlı adaptasyonu, gelişmiş sağlık sistemi ve Türk doktorlarının özellikle kanser tedavisi gibi uzmanlık gerektiren alanlardaki başarısı nedeniyle kanser alanında sağlık turizminde lider ülke olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Bu potansiyelimiz var. Bunun için kaynakları rasyonel kullanmak lazım. Hem ülke olarak hem özel sağlık kuruluşları olarak hem kamu hastaneleri olarak hem de akademisyenler olarak hazırız. Daha güçlü bir irade ve arzu ile kanser alanında sağlık turizminde ülkemiz lider ülke olabilir, ben buna inanıyorum” diye konuştu.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yeni ‘tümör agnostik’ kanser ilaçları ile yeni bir dönem başlıyor!
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, lösemi, lenfoma, myeloma olarak bilinen hematolojik kanserlerin tedavi edilebilir kanserler olduğuna işaret ederek, bu kanserlerin sonuçlarının yüz güldürücü olduğunu kaydetti. Hematolojik kanserlerden lenfomanın kür şansı olan, tedavi sonrası tekrarlamayacak kanserlerden biri olduğunu belirten Altuntaş, “Lenfomanın bazı türlerinde yüzde 90-95’lere kadar başarı var. Mesela; erken evre bir hodgkin lenfomada, yüzde 95’lere kadar başarı oranı olabiliyor. Güncel olarak lenfoma tedavisinde dünyadaki ve Türkiye’deki çalışmaların amacı, lenfomanın yüksek tansiyon, şeker vb. kontrol edilebilen kronik bir hastalık haline gelmesidir” dedi.
Lösemi tedavisinin zor ve sıkıntılı ancak sonunun aydınlık bir süreç olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Altuntaş, löseminin tedavi edilebilir ve tamamen yok edilebilir bir hastalık olduğunu bildirdi. Türkiye’de her yıl 2 bin yeni lösemi vakası görüldüğünü söyleyen Altuntaş, şunları kaydetti: “Her ne kadar lösemi görülme sıklığı artmış olsa da güncel tedaviler ile uzun süreli yaşam %60’lara kadar çıkmıştır.
Bazı çocukluk çağı lösemilerinde bu oran %90’lara kadar ulaşmaktadır. Kronik miyelositer lösemi yani KML’de uzun dönem sağkalım %90’ların üzerindedir. KML nedeni ile hasta kaybetme olasılığımız son derece düşüktür. Multiple myeloma’da ise bugün için 10 yılın üstünde bir sağkalım elde etmek mümkündür. Kan kanserlerine, kemik iliği kanserlerine bakıldığı zaman hematolojik kanserlerin yüksek oranlarda tedavi edilebildiğini görüyoruz.
Bunu da yaş, kanserin evresi, kanserin alt tipi, genetik faktörler, risk faktörleri, eşlik eden hastalığının olup olmaması gibi birçok faktörün etkilediğini söyleyebiliriz. Hasta iyi bir risk grubunda ise mesela; lenfomalarda yüzde 95’lere kadar, lösemilerde yüzde 90’lara kadar, multiple myeloma’da 10 yılın üzerinde yaşam mümkün olabilir. Ancak umutlu olmak, destek tedavileri ihmal etmemek, yenilikçi tedavilere açık olmak, hijyene ve kişisel bakıma dikkat etmek, tıbbi kurallara riayet etmek ve kontrolleri zamanında yaptırmak lazım.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yapay zeka lenfoma tedavi ve yönetiminde çığır açacak
Özellikle kanser hastalarını hem psikolojik ve sosyal anlamda hem de manevi anlamda desteklemek gerekiyor. Bu süreci bir bütün olarak yönetmek lazım. Bu şekilde yönettiğiniz zaman yaşam kalitesini iyileştirmek ve yaşam süresini uzatmak mümkün. Ülkemiz de kanser tedavisi yönetiminde dünyada başarılı ülkelerden biri.”
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kanser hastalarının %50’sinden fazlasının standart yöntemlerle tedavi edilebilir durumda olduğuna işaret ederek standart tedaviye cevap vermeyen hastalara yeni alternatifler sunmanın çok önemli olduğunu vurguladı. Hematolojik kanserlerde sağ kalımın uzadığını belirten Altuntaş, bunun klinik araştırmalar sayesinde olduğunu, kanser hastası standardı tükettiyse, yenilikçi yaklaşımları, yeni tedavileri bu kişilere sunmak gerektiğini ifade etti.
Hematolojik kanser tedavilerinin, Türkiye’de dünya standartlarında uygulandığını kaydeden Altuntaş, “Her yönüyle baktığımız zaman, dünya ile yarışır pozisyondayız. Klinik araştırmalar umut olmaya devam ediyor. Çünkü hematolojik kanserlerde özellikle tedavi alanında çok hızlı gelişmeler var. Bu hızlı gelişmeler klinik araştırmalar sayesinde oluşuyor. Klinik araştırmalar sayesinde sağ kalım uzuyor. Kongre sırasında klinik araştırmalar ile ilgili hem özel konferans sunuldu hem de bilimsel oturumlar gerçekleştirildi hem bilimsel veriler sunuldu” dedi.
-“Klinik araştırmalara gönüllü olarak katılalım, bu aynı zamanda bir insanlık görevi”
Klinik araştırmalara katılmanın denek olmak anlamına gelmediğini dile getiren Prof. Dr. Altuntaş, “Klinik araştırmaya katılmayı bilime bir katkı, insanlığa faydalı olmak gibi düşünmek lazım. Bilimsel gelişmeler, yapılan klinik araştırmalar sayesinde oluyor. Klinik araştırmalar yeni bir tedaviye ihtiyacı olan bir hastanın buna ulaşma imkanını sağlıyor. Hastalar klinik araştırmalara katılımı talep etsinler. Katılmaya gönüllü olsunlar ki insanlığa faydalı olalım, kanserli hastalara şifa şansı sunalım” diye konuştu.
Kök hücre nakli ve ilaç tedavisi ile lenfomasız bir hayat mümkün
Klinik araştırmaların yeni ilaçların geliştirilmesini sağlarken ülke ekonomisine de katkısı bulunduğunu anlatan Altuntaş, “Klinik araştırmalar sadece yenilikçi ilaçlara ulaşımda değil, ülke ekonomisine katkı anlamında da önem taşıyor. Klinik araştırmalar kısa orta ve uzun vadeli planlamalar dahilinde yılda bir milyar dolardan 7 milyar dolara varan düzeyde Türkiye’ye katkı sağlayabilir. Bu potansiyelimiz var ama bu potansiyeli aktif hale getirmek lazım. Bunun için de paradigma değişimleri gerekiyor” bilgisini verdi.
Prof. Dr. Altuntaş, kanseri tedavi etmekten çok önleyici tedbirleri öne çıkarmak gerekliliğine de vurgu yaptı. Sigara, alkol, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, obezite, güneş ışınlarına uygunsuz maruz kalmanın kanserde önemli risk faktörleri olduğunu ve bu risklerin ortadan kaldırılabileceğini belirten Altuntaş yaşam tarzı değişiklikleri ile kanserden korunmanın mümkün olduğunu kaydetti.
Önümüzdeki süreçte hücresel tedavilerin, genetik tedavilerin, immünolojik tedavilerin, bireyselleştirilmiş tedavilerin, tümör agnostik yaklaşımların belirgin olacağı bir dönem olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Buna hazır olmak lazım, hazırlıklı olmak lazım. Bunun için de kişileri, kurumları, karar vericileri bilgilendirmek lazım. Bu konuda çalışmak lazım. Çalışmadan çaba sarf etmeden dilek ve temenni ile olmuyor. Paradigma değişimini yerinde ve zamanında yapmak lazım. Doğru zamanda, doğru insana, doğru teknolojiye, doğru veriye yatırım yapmak lazım. Bunlar kanser için de önemli” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?