Çerçeveyi büyütüp etrafımıza baktığımız zaman dünyada klinik araştırma pazarı 100 milyar doların üstündeyken Türkiye’ nin bu pazardaki payı 30 milyon dolardır. Bu rakam Türkiye gibi bir ülke için çok düşüktür. Dışa bağımlılık oranının yüksek seyrettiğini göz önüne alırsak özellikle elektronik cihaz ithal eden ülkeler için ithalata harcanılan para ülke ekonomisi için çok ciddi bir yük teşkil etmektedir ve doğal olarak cari açığı doğurmaktadır. Türkiye’ nin medikal malzeme ve tıbbi cihaz ihracatı 200 milyon dolar, ithalatı ise 2 milyar dolardır. Bu rakamlar ışığında sektörde %90 oranında dışa bağımlı olduğumuz anlamına gelmektedir. Gelin bir de Türkiye’ ye nispetle küçük olan bir ülke olan İsviçre’yi inceleyelim; İsviçre medikal sektörde çalışan 1600 şirketi ile 15 milyar dolar ciro yapmakta, 51 bin kişilik istihdam sağlamakta ve 8 milyar dolar gibi bir ihracat gerçekleştirmektedir.
Tıbbi cihazlar katma değeri yüksek ürünlerdir, medikal malzeme konusunda ülkemiz büyük bir iç pazara sahiptir. Ülkemizde her sene onlarca hastane açılmakta, Sağlık Bakanlığı ise şehir hastaneler gibi projelere imza atmaktadır. Bu kadar büyük bir iç pazara sahip ülkemizin tıbbi cihazlar için daha ciddi yatırımlara yönelmesi gerekmektedir. Medikal sanayinin gelişimi sektörle yakından ilgili olan Biyomedikal Mühendisliği’ nin gelişimiyle entegre bir durumdadır. Her sektörde girişimci, sermaye, işgücü ve alana ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçları organize ettiğiniz takdirde ise tecrübe sahibi Biyomedikal Mühendisleri çalıştığı ve yürüttüğü görevleri ile kurumu adım adım büyütecektir. Kurum büyürse rekabet doğar, rekabetle beraber farklı arayışlar ortaya çıkar. Örneğin Ar-Ge faaliyetleri ile üretim sektöründe üst sıralarda olmasını sağlarken, yerli üretimle de ithalatı azaltmak ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlar.
Yapılan çeşitli araştırmalarda ülkelerin Ar-Ge faaliyetlerindeki yükseliş ile verimlilik artışları arasında güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ar-Ge faaliyetleri, bilgi birikiminin artırılmasına yönelik yapılan yatırımların yeni teknolojilere veya mevcut fiziksel ve beşeri kaynakların daha etkin kullanımına dönüşmesi şeklinde ifade edilmektedir. OECD tarafından Ar-Ge; sistematik bir temele dayalı olarak beşeri, toplumsal ve kültürel bilgi birikimini artıran yaratıcı faaliyetlerin yürütülmesi ve bu bilgi birikiminin yeni uygulamalarda kullanımı olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada Ar-Ge giderlerini GSMH’ nın yüzde 4’üne kadar yükselmiş ülkeler vardır. Bu oran ülkemizde henüz yüzde 1’e yaklaşmıştır. Dahası gelişmiş ülkelerde bu kaynağın %70-%80’i özel sektör, % 20-%30 kamu tarafından kullanılırken bizde bu oranlar tersinde gerçekleşmektedir. Bu yüzden ülkemizde özel sektörün Ar-Ge’ye daha çok kaynak ayırması sağlanmalıdır. Ayrıca firmalarımız teşvik olmaksızın Ar-Ge yapmama eğiliminden vazgeçmelidirler. Maalesef firmalarımızın birçoğu hem yatırımı hem de Ar-Ge çalışmalarını teşvikten faydalanarak yapmak peşinde koşmakta ve enerjilerinin önemli bir kısmını bu işler almaktadır. Teşvik olmaksızın Ar-Ge’ye kaynak ayırmak neredeyse kimsenin aklına gelmemektedir. Oysa gelişmiş ülkelerde bu duruma rastlamak mümkün değildir.
Bir insan her konuda uzmanlaşamazsa, bir üniversite de her alanda uzmanlaşamaz. Bu yüzden ilgili alanlarda ilgili teknolojilerde; nükleer enerji, nanoteknoloji, biyoteknoloji, kompozit malzemeler, ileri üretim teknolojileri, otomotiv sanayi, tıbbi cihazlar, ulaşım teknolojileri vb. iyi bir paylaşımla üniversiteler kısa zamanda gıpta ile bakılan kurumlar haline gelecektir. Diğer taraftan interdisipliner çalışmalar artırılmalıdır. Ar-Ge, çok boyutlu multidisipliner bir çalışma gerektirir örneğin; bir tıbbi cihaz üretmek istiyorsanız anatomi, biyoloji, fizik, kimya, malzeme bilgisi, mekanik tasarım, elektronik tasarım, yazılım bilgisi vs. gerekecektir. Bütün bu yeteneklerin tek bir insanda ya da firmada toplanması pek mümkün değildir. Bu yüzden disiplinler, üniversiteler ve firmalar arası işbirliği imkânları artırılmalıdır.
Okan Öztürk
Namık Kemal Üniversitesi
Biyomedikal Mühendisliği
Bölüm Öğrenci Temsilcisi
ozturkokan@hotmail.com
KAYNAKÇA
Yased -Uluslarası Yatırımcılar Derneği: Türkiye Sağlık Sektörü Raporu
Fırat Kalkınma Ajansı –Medikal Sanayi Potansiyeli Çalıştayı Sonuç Bildirgesi
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?