New York’ta insan üreme sistemi üzerinde araştırmalar yapan Human Reproduction Center’da yaşlanmayla birlikte yumurta hücresinde meydana gelen değişimlerin ve yardımcı üreme metotlarıyla bu konuda geliştirilebilecek çözümlerin mercek altına alındığı bir çalışmanın sonuçları, bize önemli ipuçları vermiştir. Araştırmacılar 21-29, 30-37 ve 43-47 yaş aralıklarında olan ve tüp bebek tedavisi gören kadınların yumurtalarına ait üreme dokusunu karşılaştırmışlardır.
Kadın yaşının artmasıyla beraber yumurta hücrelerinde bulunan granüloza hücrelerinin gelişmesi ve çoğalması azalır. (Bu hücreler hormona duyarlıdır ve yumurta hücresinde bulunur) Bunlar ayrıca, yumurta hücrelerinde, hormonlara duyarlılığı sağlayan ve “reseptör” adı verilen alıcıların sayısını düzenlerler. İleri yaştaki kadınların yumurtasındaki granüloza hücreleri, folikül uyarıcı hormon (FSH) için daha az, fakat luteine edici hormon (LH) ve progesteron için daha fazla alıcı hücre (reseptör) oluştururlar.
Uzmanlara göre yaşın ilerlemesiyle birlikte yumurta hücresinin hormonal duyarlılığında meydana gelen bu değişiklikler, yumurta hücresinde erken luteinizasyona neden olur ve bu da yumurta hücresinin olgunlaşmasını ve rahmin gebelik için hazırlanmasını önler.
Aslında luteinizasyon olayı, normal koşullarda, yumurtlamadan sonra meydana gelir ve LH seviyesindeki artış, FSH seviyelerini düşürürken progesteron seviyesini yükseltir. Eğer luteinizasyon, yumurta hücresi yumurtalıktan ayrılmadan önce olursa, gebelik olasılığını negatif yönde etkiler.
Yani, ileri yaşlarda tüp bebek başarısının azalmasının sorumlusu yaşlanan yumurtalar değil, yumurtanın ortamının yaşlanmasıdır. Pratik olarak yumurtada yaşlanmanın meydana getirdiği hasarı geri döndürmek mümkün olmamakla birlikte, yumurtayı destekleyen ortamın tedavi edilmesini hedefleyen yöntemler umut vericidir.
Bu veriler ışığında şunu sorgulayabiliriz; tüp bebek tedavisinde, erken luteinizasyon olmadan önce yumurta toplanırsa, daha başarılı olunabilir mi?
Halihazırda, IVF (tüp bebek) işlemlerinde, oositlerin (yumurta hücresinin) olgunlaşması için hCG hormonu vermeden önce folikülün boyutunun 19-21mm’lere ulaşmasını bekliyoruz. Ama yeni yaklaşımla birlikte, yumurta hücresini içeren folikül çapı 16-17mm’ye ulaştığında hCG hormonu vererek, erken luteinizasyon olasılığını en düşük seviyeye çekiyoruz.
Bu yeni yaklaşıma göre uyguladığımız tüp bebek sonuçlarıyla, geleneksel tüp bebek sonuçlarını karşılaştırdığımızda, daha erken toplanan oositlerden daha iyi kalitede embriyo geliştiğini ve gebelik oranlarının daha yüksek olduğunu gördük. Elde edilen sonuçlar, ileri yaş grubu tüp bebek başarısı açısından oldukça ümit verici.
Yumurta kalitesinin ve sayısının, kadın yaş aldıkça azalması nedeniyle, ileri yaşlardaki tüp bebek başarısını azalttığı pek çok çalışma ile ortaya kondu. Ancak kadının yaşının ilerlemesiyle tetiklenen mekanizmaların gerisindeki tüm olaylar henüz açıklanamıyor. Bu yüzden yaşınız ilerlemiş de olsa annelik için ümidinizi yitirmeyin.”
Nurcan Kesici, 42 yaşında. 105 kiloydu kimse anne olabileceğine ihtimal vermiyordu… Anne olabilmesi bir mucizeydi. Yaşı ilerlemiş kilosu çok fazlaydı. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu da vardı. Ama ümidini kaybetmedi…
Üç yıl önce Op. Dr. Betül Görgen’e başvurarak tüp bebek tedavisine başladı. İlerlemiş yaş, önemli bir sorundu ve gebelik oluşumunda en önemli engeldi. Her şeyin yolunda gitmesiyle bu olumsuz süreç aşıldı. İlk denemede hamile kaldı. Nurcan Kesici, sonuçların kendisinin olmadığını yanlışlık olduğunu bile düşündü ama gerçekten hamile kalmıştı.
İleri yaşına ve aşırı kilolarına rağmen hikayesi mutlu sonla bitti. Zorlu ama keyifli geçen bir süreçten sonra yavrusunu kucağına aldı. Darısı evlat hasreti çeken diğer kadınların başına…
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?