Anne ve baba adayları, bebek sahibi olma yaşlarını ertelediklerinde, tüp bebek tedavisi ile bebek sahip olabileceklerini düşünüp endişe etmeyi bırakırlar. Ancak durum maalesef böyle değildir. Normal gebeliklerde olduğu gibi, tüp bebek tedavisinde de kadının yaşı oldukça önemlidir. Gebeliğin sağlanması adına kaliteli ve yeterli yumurta gerekmektedir. Tüp bebek tedavisi, erkek ve kadın üreme hücrelerinin laboratuarda birleştirilmesi ve oluşan embriyonun transfer edilmesi prensibi ile çalışmaktadır. Ancak bu tedavinin başarıya ulaşabilmesi, gebeliğin rahimde tutunabilmesi için sağlıklı yumurtalara ihtiyaç duyulur. Kalitesi yetersiz olan yumurtalar rahimde tutunamayabilir. Bu sebeple de yaşın ilerlemesiyle düşük, gebe kalamama gibi riskler daha da artar.
Kadınların bebek sahibi olabilme şansları 35’ten sonra azalmaktadır. 40 yaşında bu doğurganlık yetisindeki azalma, oldukça belirgin hale gelir. 40 yaşının ardından bir kadının tüp bebek tedavisiyle hamile kalma şansı %20’den daha düşüktür. Tüm bunların dışında, önemli olan başka bir konu da 40 yaşının ardından gebe kalınsa bile düşükle sonuçlanma riskidir. Tüp bebek tedavisinde başarının sağlanmasına yardımcı olan en büyük faktör, kadının yaşıdır. Bunu da embriyo kalitesi takip eder.
Tüp bebek tedavisine duyulan ihtiyaç, kimi zaman erkek kaynaklı olurken, kimi zaman da kadın kaynaklı olmaktadır. Ancak sorunun kaynağı ne olursa olsun, tedavinin başarılı olup olmayacağı kadının yaşı ile oldukça yakından ilgilidir. Kız çocuklarının doğar doğmaz belli bir yumurta rezervleri vardır. Bu rezervler, adet dönemine kadar azalır. Menopoz döneminde ise en az olduğu sürece girmektedir. Kadının yaşı 35 ve üzerinde olduğu zaman yumurta yaşlanması denilen durum yaşanmakta ve yumurtaların kalitesi gittikçe düşmeye başlamaktadır. Sayıca da oldukça azalan yumurtalar, gebelik şansının azalmasına yol açar. Bu sebeple de bir kadının en doğurgan dönemi 25-35 yaş arasıdır.
Bundan dolayı da tüp bebek tedavisi de olsa, gebelik şansı yaşla beraber azalmaktadır. İlerleyen yaşlarda gebeliğin düşükle sonuçlanma riski, bebekte anomali olması ve zor doğum gibi riskler artmaktadır. 40 yaşında olan gebe bir kadının düşük riski, 18-34 yaş arasındaki bir gebe kadının düşük riskinden % 45 daha fazla olmaktadır. Yaşın ilerlemesiyle bu oran, daha da artış göstermektedir.
Menopoz dönemi, kadının artık adet görmemesi anlamına gelir. Menopoza girme yaşı ülkeden ülkeye ve kadından kadına göre değişebilse de, ülkemizde menopoz yaşı ortalama olarak 45-47’dir. Dünya ortalamasında ise menopoz yaşı 49’dur. Menopoza 40 yaşından önce girilmesi ise, ‘’erken menopoz’’ olarak adlandırılır. Erken menopozun çeşitli sebepleri vardır. Bunlar:
- Yumurtalık kistleri,
- Beslenme düzeninin kötü olması,
- Sigara kullanmak,
- Genetik sebepler,
- Geçirilen cerrahi müdahaleler olarak sayılabilir.
Erken menopoz, kadının doğurganlığının erken yaşta sona ermesi demektir. Bu sebeple de oldukça ciddi bir konudur. Ailesinde, erken menopoz hikayesi olan kadınlar, erken menopoz için risk altındadır. Bu sebeple de düzenli olarak doktor kontrollerine gitmesi ve yumurtalık rezervlerini ölçtürmesi gerekir. Yumurtalıklarında kist bulunan ya da genetik sebeplerle risk altında olan kadınların bu kontrolleri aksatması anne olma şanslarını etkilemektedir. Sigara kullanımı, toksik maddeler, sağlıksız beslenme gibi olumsuz faktörler, üreme sağlığını etkileyen faktörlerdir. Sigara kullanmak yumurta kalitesini oldukça düşürmekte ve yumurtlamasında işlev bozukluğuna yol açmaktadır.
Erken menopoz riski, kadının anne olma şansını etkileyen bir durumdur. Menopoz dönemindeki kadınlarda, yumurtanın ürettiği östrojen hormonu azalır. Östrojen seviyesinin düşmesi ise kadınlarda idrar yolu enfeksiyonuna, idrar yolu kuruluğuna, vajina kuruluğuna ve kemik erimesi gibi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ile erken menopoz tedavisi ile gebelik şansı muhafaza edilebilmektedir. Yumurta dondurma, kök hücre gibi tedaviler oldukça umur vericidir.
Kaynak: https://www.serkanoral.com/kadin-yasi-ve-tup-bebek/
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?