Gazete Habertürk’ten Öznur Karslı’nın haberine göre MR, BT (bilgisayarlı tomografi), röntgen, anjiyofgrafi, mamogafi gibi cihazlar 1-3 milyon dolar olduğu için özellikle MR, BT ve röntgen, ihale ile taşeron firmalardan kiralanıyor. En fazla kiralanan ve tetkik hizmeti alınan cihaz ise MR. Toplam MR cihazı 836 olarak hesaplanırken, son verilere göre çekim sayısı 11 milyonu aşmış durumda.
Görüntüleme hizmeti alımı ihalelerinde tetkik başına en düşük fiyatı veren firma ihaleyi alıyor. Hastaneler genellikle bir önceki yılın tetkik sayısına göre açtığı çekim sayısını belirliyor. Bu tetkik sayısı o yıl içinde tamamlanamadığında kamu hastanesi firmaya ceza ödüyor. Hastanın ihtiyacından çok çekim sayısının tamamlanması önemli. Bu durum hastane yönetimlerini doktorlardan, gereğinden fazla tetkik istemeye yöneltiyor. Bir baş ağrısı için bile MR yazılıyor. İhalelerde MR cihazı ile günlük ortalama 70 adet tarama yapılacağı hesabı ile açılıyor. Ancak bu rakam pratikte 150’den aşağıya düşmüyor.
Uzmanlara göre asıl sorun hizmet alımı ihalelerinden sonra başlıyor. Ucuza alınan hizmet alımları kalitesiz görüntü çektiriyor. Bu da yanlış teşhis riskini artırıyor. Bu durumun önüne geçebilmek için Sağlık Bakanlığı ‘tetkik uygunluğu’ programı üzerinde çalışıyor. Buna göre; bir hekim MR istediğinde ya da hasta talep ettiğinde hastanın muayene bulgularını önce programa girecek. Program, tetkike gerek olup olmadığını söyleyecek. Avrupa’da bu yazılımı yapan firma ile görüşüldüğü, programın pilot hastanelerde kullanılmaya başlanacağı belirtildi. Böylece %30 oranında tetkik yoğunluğunu azaltması bekleniyor.
Türk Tabipler Birliği Başkanı Raşit Tükel, görüntüleme tetkiklerindeki talep patlamasıyla ilgili şunları söylüyor: “Yoğunluğun temelinde sağlık işletmesi modeli var. Kamu hastaneleri, radyolojik alanda hizmet alımı yapıyor. Hastane, ihaleye giren taşeron firmalara belli sayıda çekim garantisi veriyor. Rakamın altına düşüldüğünde de maliyeti hastanenin karşılaması gerekiyor. Hastanın ihtiyacından çok belirlenen sayının tutturulması ön plana çıkıyor. Sağlık hizmetinin niteliği değil niceliği söz konusu oluyor.”
OECD’nin güncel verilerine göre Türkiye’de yılda her bin kişi için 119 MR taraması yapılıyor. Türkiye’yi, her bin kişiye 107 MR taraması düşen ABD takip ediyor. İsviçre’de MR taraması oranı binde 61, Almanya’da binde 22 düzeyinde. OECD ülkeleri içinde MR taraması oranı ortalaması ise binde 52 olarak görülüyor.
Türkiye’de 2014 verilerine kadar yılda ortlama 10 milyon 500 bin MR, 12 milyon 800 bin bilgisayarlı tomografi (BT) çekilirken, rakamlar diğer ülkelerde ise şöyle: Almanya (MR: 9 milyon 500 bin, BT: 10 milyon 800 bin), Fransa (MR: 6 milyon 350 bin, BT: 12 milyon 500 bin), İngiltere (MR: 2 milyon 650 bin, BT: 5 milyon), Yunanistan (MR: 727 bin, BT: 1 milyon 940 bin), ABD (MR: 35 milyon 207 bin, BT: 80 milyon 750 bin). Tetkik fiyatları ise Türkiye’de ortalama 70 TL’yken, ABD’de 500 ile 3 bin dolar. Avrupa’da ise bu rakam 500 ile bin Euro arasında.
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Dizdar, katkı payı sistemine geçilmesi halinde hastaların gereksiz tetkik istemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Eskiden MR ve BT pahalıydı, tetkik randevuları geç tarihlere veriliyordu. Şimdi makineler çok hızlı çekim yapıyor. Cihazlar kapanmadan gece bile çalışıyor. Buradaki sorun, hekimlerin muayene yerine işin kolayına kaçıp tetkik istemelerinde. Böyle olunca işin miktarı artıyor.
Yurtdışında hastalara tetkik randevusu mektupla bildiriliyor. Görüntüleme hizmeti alımı ile sistemi sürdürmek zor. Katkı payı sistemi getilirse, yani hasta tetkik için en az 100 TL ödeyecekse ‘Gerçekten gerek var mı?’ diye düşünecektir. İyi bir MR ya da BT’yi 2.5 saatte çekmek gerekirken, 15 dakikada çeker duruma geliniyor. Firma da kâr yapıyor. 3 ayda bir tetkik yapılmıyorsa sorun olmaz.”
2016 verilerine göre tıbbi görüntüleme sistemlerinden Türkiye’de en fazla 5 bin 470 ile ultrason cihazı bulunuyor. İkinci sırada 4 bin 679 ile doppler ultrasonu geliyor. En az bulunan cihaz ise 836 ile MR. BT’nin sayısı ise 1119.
Radyoloji Onkoloğu Prof. Dr. Ali Rıza Üçer, tetkikte hizmet alımının SGK’yı zarara uğrattığını belirterek şunları söylüyor: “Sağlıkta hizmet alımları yaklaşık 8-10 yıllık bir süreç. Özellikle şehir hastaneleri tetkik hizmetlerinden, otelciliğe, temizlikten kafe işletmeciliğine kadar her şeyi hizmet alımı adıyla taşeron firmalardan alıyor. Alacağınız her hizmet için belli bir sayı vaat ediyor. Ne kadar tetkik hizmeti alınırsa hastanenin SGK’dan alacağı para artıyor. Bir nevi hastaneler dolaylı olarak SGK’yı zarara uğratıyor.
Hekimin üzerinde dolaylı olarak çekim sayısı baskısı oluyor. Hekim, sistem mağduru oluyor. Tetkik yoğunluğundaki diğer önemli sebep muayene sayısındaki patlamalar. Yıllık muayene başvuru sayıları çok arttı. 30 TL’ye verdiğiniz tetkik hizmetinin kalitesinin de tartışılması lazım. Bu yanlış teşhise teşviktir. Kapıda 25 yerine 150 hasta bekleyince, hekim gerekmese de tetkik yazıyor. Yani hekim istemeden, sistem mecbur kıldığı için kötü yapılıyor. ‘Malpraktis’ (hekim hatası) durumu söz konusu oluyor.”
1 MR cihazı Türkiye’de 150 hastaya işlem yaparken, bu rakam Avrupa’da 20. Yataklı tedavi kurumlarında 1 MR cihazı başına ne kadar görüntüleme olduğunu karşılaştıran istatistiğe göre ise Türkiye birinci sırada. 1 MR cihazı yılda 14 bin 215 çekim yapıyor. – Radyolog sayısı ise Avrupa’nın çok altında. Türkiye’de 100 bin hastaya 5, 1 milyon hastaya 50, 10 milyon hastaya 70, 70 milyon hastaya da 3 bin 500 radyolog düşüyor. Toplam radyolog sayısı ise 4 bin. Tetkik yoğunluğundan tükenen radyologlar, 2 dakikada bir rapor okuyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?