Esasen 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin mantığı ve kurgusundan bu Kurumların da tüzel kişiliğinin olması gerektiği sonucu çıkmakla birlikte bunun açıkça yazılmamış olması bir süre haklı bir kafa karışıklığına sebebiyet vermişti. O tarihte bu hususu Bakanlık yetkililerine sorduğumuzda 663 sayılı KHK’nın yazılışı sırasında bu durumun unutulduğunu bize ifade etmişlerdi.
Türk idare sisteminde, bakanlıkların teşkilat yapısı içinde, bağlı kuruluş adı altında, kimi yönlerden özerk yapılar olarak da nitelendirebileceğimiz çeşitli birimlerin kurulabilmesine imkan tanınmıştır. Nitekim 3046 sayılı Kanunda bağlı kuruluşların, bakanlığın hizmet ve görev alanına giren anahizmetleri yürütmek üzere, bakanlığa bağlı olarak özel kanunla kurulabileceği ifade edilmiştir. 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Sağlık Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak tanımlanmıştır.
Danıştay’dan tedavi sürecinde mağdur olan hasta lehine önemli karar
Sağlık Bakanlığı aynı zamanda sağlık hizmeti de sunan bir bakanlıktır. Diğer bir deyimle, Sağlık bakanlığının görevleri arasında sağlık hizmeti sunmak da bulunmaktadır. İşte TKHK, Sağlık Bakanlığının sunacağı ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini vermek üzere, hastanelerin ve ağız ve diş sağlığı merkezlerinin işletilmesi, faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve denetlenmesi ve bu hastanelerde sağlık hizmetlerinin verilmesini sağlamakla görevlendirilmiştir.
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu esas olarak hastane (ve ağız ve diş sağlığı merkezi) kurmak ve işletmekle görevlendirilmiştir. Kurum gerektiğinde bunları birleştirme, ayırma, nakletme veya kapatma yetkisine de sahiptir. Şüphesiz TKHK, bu hastanelerin faaliyetine ilişkin olarak gereken diğer yetkilere de sahiptir.
Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bahse konu kararının gerekçesinde öncelikle 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 29. maddesinin birinci fıkrasında, “Bakanlık politika ve hedeflerine uygun olarak, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini vermek üzere hastanelerin, ağız ve diş sağlığı merkezlerinin ve benzeri sağlık kuruluşlarının açılması, işletilmesi, faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve denetlenmesi, bu hastanelerde her türlü koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin verilmesini sağlamakla görevli, bakanlığa bağlı” Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun kurulduğu tespit edilmiştir.
AYM ilk kez, hastasını bilgilendirmeyen bir doktoru kusurlu buldu
Yüksek Mahkeme gerekçesinde aynı maddenin, kurumun görev ve yetkilerini belirleyen ikinci fıkrasının (g) bendinde ise Kurum hizmetlerinin gerektirdiği her türlü satın alma, kiralama, bakım ve onarım, arşiv, idari ve mali hizmetleri yürütmek kuralının bulunduğu ifade edildikten sonra, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Resmi Gazete’de yayım tarihinden itibaren Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun dava ve taraf ehliyetinin var olduğu kabul edilmesi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.
Görüldüğü gibi kanunun yazılması aşamasındaki bir unutkanlık zaman zaman mahkemelerin gereksiz yere meşgul etmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?