Türkiye, hematolojik kanserlerin tedavisinde Dünya süper liginde yer alıyor

Yazan Hatice Pala Kaya
Kategori: Kongreler, Onkoloji, Üye Yazıları Print

hematolojik-onkoloji-kongHematolojik Onkoloji Derneği tarafından 3’üncüsü düzenlenen, Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde bir araya gelen uzmanlar hematolojik kanserlerde yaşanan güncel gelişmeleri masaya yatırdılar. Pek çok konunun tartışıldığı kongrede Türkiye’nin hematolojik kanserlerin yönetimi ve tedavisinde önemli bir gelişme kaydettiği ve bu alanda artık Dünya süper liginde yer aldığı belirtildi. Kongrede ayrıca Türkiye’nin bu alanda Batı Avrupa standartlarını aştığına, ilaç araştırmaları başta olmak üzere ARGE faaliyetlerinin artış gösterdiğine ve Türk bilim insanlarının kanser alanında yeni moleküller keşfetmesinin teşvik ve desteklendiğine dikkat çekildi.

Hapla lösemiyi yenmek mümkün: ‘Hapını yut lösemini tut’…

fevzi-altunta2Dünya Aferez Birliği Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş basın toplantısında yaptığı konuşmada, bazı hematolojik kanser türlerindeki yeni tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler vererek, şunları söyledi: “Erişkin lösemilerinin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan Kronik Miyelositer Lösemi (KML), çoğunlukla ileri yaşta karşımıza çıkmakta ve erkeklerde daha sıklıkla görülmektedir. 2001 yılına kadar kök hücre nakliyle tedavi edilen hastalığın kötü seyri, ağızdan alınan ‘imatinib’ etken maddeli ilaç sayesinde tamamen değişti.

KML, hedefe yönelik tedaviler konusunda birçok kanser türü için model oluşturdu. 15 yıl önce ortalama 5 yıl yaşam süren bu hastalar, bugün neredeyse kendi yaş gruplarındaki sağlıklı bireylere yakın bir ömür yaşayabiliyor. Hem de bunu günde tek hap yutarak yapıyorlar. Yani hapla lösemiyi yenmek mümkün. Biz buna kısaca ‘Hapını yut lösemini tut’ diyoruz. Bu nedenle KML hastalarına haplarını mutlaka düzenli bir şekilde yutmalarını tavsiye ediyoruz.”

Dünya Aferez Birliği Başkanlığı’na Türk Hekim Prof. Dr. Fevzi Altuntaş seçildi

Kanser alanında son yıllardaki baş döndürücü gelişmeler klinik çalışmalar sayesinde gerçekleşiyor, bu nedenle toplumdaki “Kobay” anlayışı değişmeli…

Türkiye’nin, hematolojik kanserlerin tedavisinde gelişmiş ülkeler düzeyinde bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Altuntaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke olarak her türlü donanıma sahibiz ancak daha fazla klinik araştırmaya dahil olmamız gerekir. Bu konuda kobaylık anlayışı değişmeli. Bugün yeni ilaçları konuşuyorsak bu klinik araştırmalar sayesinde mümkün. Türk bilim insanları olarak bazı klinik çalışmaları artık tüm ülke çapında yürütme olanağına sahibiz. Klinik çalışmalar artık ülke genelinde etkin, verimli, yaygın, sürdürülebilir ve Avrupa Birliği kalite ölçütlerinde yapılır hale gelmiştir.

Ancak Faz I ve II çalışmalarının yapılabildiği daha fazla merkezlere ihtiyaç olduğu da açıktır. Bu bağlamda klinik araştırma kültürü geliştirilmeli ve desteklenmelidir. Toplumdaki “Kobay” anlayışı değişmelidir. Kanser alanında son yıllardaki baş döndürücü gelişmeler bu klinik çalışmalar sayesinde olmaktadır.

Yeni tedavi seçenekleri ile lösemisiz bir hayat artık mümkün

Bugün kanser tedavi edilebilir bir hastalık ise bu klinik çalışmalar sayesindedir. Bu nedenle ülkemizde klinik çalışmaların daha çok yapılabilmesi için başta hasta, hekim, sağlık otoritesine görev düştüğü gibi toplum ve basına da önemli görevler düşmektedir”.

Türkiye, ilaç araştırmaları ve AR-GE faaliyetleri sayesinde ilaç ithal eden değil, ilaç ihraç eden ülke konumuna gelebilir

Ar-GE konusu hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Altuntaş, “Ülkemizde öncelikle klinik araştırma kültürü oluşturulması ve genele yaygınlaşması ihtiyacımız bulunuyor. Bundan bir sonraki basamak olan ilaç geliştirme başta olmak üzere AR-GE faaliyetlerini ülke olarak iyi ve doğru koordine edebilirsek; belki de kanser alanında yeni molekül veya moleküllerin keşfini yapanlar Türk bilim insanları olacak. Böylelikle ülke olarak önümüz açılacak ve ilaç ithal eden değil ilaç ihraç eden ülke konumuna gelmemiz mümkün olabilecek. Yüksek teknoloji üreten bir Türkiye hayal değil” dedi.

İmmünoterapi hematolojik kanserlerin tedavisinde başarıyı arttıracak

Tümör aşısı gelecek vadediyor ama her derde deva değil

Bilim dünyasında son günlerde tartışılan kanser aşısı ile ilgili çalışmalara da değinen Prof. Dr. Altuntaş, şunları söyledi: “Tümör aşısı gelecek vadediyor, buna şüphe yok ama her derde deva değil. Seçilmiş hastalarda klinik çalışmalar çerçevesinde yürütülmeli ama umut tacirliği yapılmamalı, hastalara doğru mesajlar verilmeli. Ön araştırma sonuçlarına göre hastalarda rutin kullanıma dair veriler bulunmuyor. Hala Zamana ihtiyaç var”

Hedefe yönelik yeni nesil ilaçlarla yan etkiler azalırken, etkinliği bir o kadar artıyor…

seckin-cagirganDaha sık görünen ikinci hematolojik kanser türü olan lenf bezi kanseri Lenfoma’nın günümüz koşullarında tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Hematolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Seçkin Çağırgan, “Altını çizerek söylemek istiyorum: Lenfoma tedavi edilebilir bir hastalıktır. Son gelişmeler ışığında bazı lenfoma tiplerinde yeni bir döneme girmek üzereyiz. Bazı lenfoma hastalarını artık ağızdan alınan haplarla yüksek başarı oranları ile tedavi etmekteyiz. Hedefe yönelik ilaçlar veya akıllı moleküller’ dediğimiz yeni nesil ilaçlarla yan etkiler azalırken, etkinliği bir o kadar artıyor.

Örneğin; Hodgkin lenfomalı hastalarda yeni bir ilaç Nivolumab ile çok iyi ön sonuçlar elde edildi. Nivolumab hem yanıt oranlarını artırmakta hem de kök hücre nakli yapılabilen hasta sayısını artırmaktadır. Önümüzdeki süreçte uzun dönem sonuçlar açıklandıkça daha net konuşabileceğiz. Gelecek için ümit vaat eden bir gelişme. Önümüzdeki süreçlerde hedefe yönelik akıllı ilaçların klinik kullanıma girmesi ile lenfoma tedavisinde başarı oranlarımız daha da artacaktır” dedi.

İmmünoterapi sayesinde kanser hastalığı da şeker ve hipertansiyon gibi kronik ve tedavi edilebilir bir hastalık olacak…

Günümüzde büyük ilerleme kaydeden hedefe yönelik tedavilerin immünoterapi sayesinde önemli bir yol kat ettiğini dile getiren Prof. Dr. Çağırgan, şu bilgileri verdi: “Kanser hastalığının şeker veya hipertansiyon gibi kronik tedavi edilebilir bir hastalık haline dönüştürmesi çok yakın bir gelecekte mümkün olacak. İmmünoterapi hastalara, hasta yakınlarına ve biz hekimlere umut olmaya devam ediyor. Özellikle myeloma, lenfoma ve lösemilerde umut vaat eden sonuçlar alınmakta.

Kanser, artık kişiye özel İmmünoterapi Yöntemi ile tedavi edilecek!

Ancak, maliyet önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Ülke sağlık sistemleri göreceli olarak gözlenme sıklığı yüksek olan hematolojik kanserlerin tedavisinde bu ajanların rutin kullanımının yükünü hissedeceklerdir. Yüksek gelirli ülkeler ilaç maliyetinde indirim için pazarlık etme yolları ararlarken, bizim gibi orta gelirli ülkeler maliyeti yüksek bulacaklardır. Ama inanıyorum ki sağlık sistemimiz bu sorunu aşmanın yolunu mutlaka bulacaktır.”

Multiple Myeloma’da yeni standart tedavi, ölüm riskini yüzde 61 oranında azaltıyor…

sevgi-kalayoglu-besisikMultiple Myeloma’da yeni tedaviler hakkında bilgi veren Hematolojik Onkoloji Derneği II. Başkanı Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık, ise değerlendirmeyi yaptı: “Bir çeşit kan kanseri tipi olan multiple myeloma tedavisinde son 10 yılda önemli gelişmeler oldu. Tümörün üzerindeki molekülü tanıyan bir ilaç olan Daratumumab‘ın kullanıldığı çalışma sonuçlarına göre tedaviye yanıt oranlarının iki kat arttığı bildirilmiştir. İlacın hastalığın ilerlemesini ve hastalığa bağlı ölüm riskini yüzde 61 oranında azalttığı yayınlanmıştır”

Prof. Dr. Beşışık şöyle devam etti: “Bir diğer önemli gelişme ise kök hücre nakli sonrası hastalık yönünde tedavinin sürdürülmesi ve bu amaca yönelik verilen lenalidomid idame tedavisi ile sağ kalımı uzatması olmuştur. Nitekim ortanca 80 ay süreli izlem sürecinde ölüm riskinde yüzde 26 azalma ve ortanca tahmini sağkalımda 2.5 yıl artış gözlenmiştir. Ancak kendi kök hücreleri ile yapılan nakil tipi otolog kök hücre naklinin halen myeloma tedavisinde mutlaka yer alması gereken bir tedavi olarak kaldığı belirlenmiştir”.

Transplantasyona uygun olmayan Miyelom hastalar için yeni tedaviler

“Dizilerdeki kötü huylu hastalıklarla ilgili yanlış mesajlara dikkat”

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Beşışık, “Hastaların yaşam süresi uzarken yaşam kalitesinin artırılmasının da mümkün olup olmadığı” sorusu üzerine, temel hedefin hastanın iyileşmesi olduğunu ancak yaşam kalitesinin de önem taşıdığını dile getirerek, her iki konunun birden değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

Kanser tedavisiyle ilgili topluma yanlış mesajlar verilmemesinin de önemli olduğuna dikkati çeken Beşışık, “Türk filmlerinde, dizilerinde maling (kötü huylu) hastalıklar ile ilgili yanlış aktarımlar var. Çok bilinen, hatta yurt dışına satılan bir dizide lenfomalı hasta öldürüldü ve bu birçok hastada yıkıma yol açtı. Dizilerden bilgi edinen bir halkız, bu nedenle doğru mesajlar verilmeli. Tedavisi yüzde 60 olan hastalık grubunu öldürmekten bahsediyoruz” diye konuştu.

Sigaradan uzak durulması, hareketli bir yaşam, obeziteden kaçınmak ve dengeli beslenme; kanserden korunmaya yardımcı oluyor…

anil-tombakHOD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Anıl Tombak da, “Kanser tedavisinin çok yönlü bir tedavi olduğuna ve sadece hekimin gayretinin yeterli olmadığına dikkat çekerek, “Tedavide hastanın moralinin yüksek seviyede olması çok önemli. Hasta ve hasta yakınlarının moralini yüksek tutmak amacıyla yeterli psikolojik destek sağlanmalıdır. Psikolojik destek alan hastalar daha umutlu yaşadıkları ve hayata daha olumlu baktıkları için tedaviye uyumları artmakta, bu da hastalığın tedavisinde başarı şansını yükseltmektedir” diye konuştu.

Doç. Dr. Tombak, yaşam şekli değişikliğinin de tedaviye olumlu katkı sağlayan bir unsur olduğunu belirterek, “Sigaradan uzak durulması, hareketli bir yaşam, obeziteden kaçınmak ve dengeli beslenme en önemli yardımcı unsurlardır. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü “Tütün ve Sigarayla Mücadele Kampanyası”nı, “Obezite İle Mücadele Hareketi Kampanyası”nı ve Sağlıklı Yaşam Kültürünü Teşvik Projesi’ni destekliyoruz” dedi.

Ülkemizde son 15 yılda kök hücre nakli sayısı Avrupa’ya göre 10 kattan fazla arttı…

emre-tekgunduzToplantıda, ülkemizin Ulusal Kemik İliği Bankası TÜRKÖK’ün kurulmasının kök hücre naklinde yarattığı büyük etkiye dikkat çeken Doç. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz şunları söyledi: “2015 yılında 24’ü pediatrik ve 53’ü erişkin olmak üzere toplam 77 merkezde 3.593 kök hücre nakli gerçekleştirildi. Son 15 yılda Avrupa’daki nakil sayısı yüzde 80 artarken, ülkemizdeki artış yüzde 860 ile 10 kattan fazla oldu.

TÜRKÖK Projesi öncesinde ülkemizin 2 merkezine kayıtlı kök hücre vericisi havuzu 20.000’di ve 2015 yılında bu merkezlerden Türk hastalara gerçekleşen nakil sayısı 6’ydı. Nisan 2015’te TÜRKÖK kuruldu. Temmuz 2016 sonu itibariyle 16 ayda donör havuzu 127’bine ulaştı. Bu sürede TÜRKÖK havuzundan Türk hastalara 127 nakil yapıldı”.

TÜRKÖK’ün Nisan 2016’da Dünya Kemik İliği Bankası Üyesi olduğunu belirten Doç. Dr. Tekgündüz şöyle devam etti: “Bu süre içinde yurtdışından hastalar için TÜRKÖK’ten 24 aday saptandı. Hatta 4 Ağustos 2016’da bir TÜRKÖK vericisinden ilk yurtdışı nakil Hintli bir hastaya gerçekleştirildi. TÜRKÖK’te, taramadan nakile geçen süre 100 gün iken, yurtdışı bankalarında bu süre 200 gün yani 2 katı. TÜRKÖK bekleme süresini yüzde 50 azalttı. Ayrıca yurtdışı kemik iliği bankalarından yararlanmanın maliyeti 35 bin Avro iken, TÜRKÖK bu maliyeti 7 kat azaltarak 5 bine düşürdü” dedi.

‘Yazarak’ Tedavi oluyoruz…

Hematolojik Onkoloji Derneği, her yıl geleneksel olarak öykü yarışmaları düzenliyor. Bu yıl düzenlenen ‘Hayata Tutunma Öyküleri’ yarışmasında dereceye girenler 3.Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Kanser hastaları yaşadıkları süreçleri yazarak hem tedavi oluyorlar hem de toplumsal farkındalık oluşturuyorlar. Bu şekilde hem diğer hasta ve hasta yakınlarına, hem de sağlık çalışanlarına ve yöneticilerine yaşamlarından kesit sunarak hayata dokunmaya çalıyorlar.

Kanser konusunda toplumda farkındalığı artırmak amacı ile HOD tarafından düzenlenen ‘Hayata Tutunma Öyküleri Yarışmasına toplam 120 öykü ve görsel materyal (fotoğraf, karikatür, afiş vb) katıldı. ‘Hayata Tutunma Öyküleri’ yarışmasında Aysel Kaymaz ‘Ahşap Pencere’, Cevdet Polat da ‘Penceremde Serçe Kuşu’ öyküleriyle birincilik ödülünü paylaştılar. Anıl Can Uğuz ‘İki Hece Altı Harf’, Emrah Akkan ‘Çiçeğim’ isimli öyküleriyle ikinci olurken, Hakan Unutmaz ‘Bana Gitmekten Bahsetme’ ve Mehmet Akif Duman da ‘Bergamotlu Çay’ öyküleriyle üçüncü sırada yer aldılar.

Yarışmada birinci olan Aysel Kaymaz ve Cevdet Polat’a ödülleri K.K.T.C. Acapulco Otel’de yapılan 3. Hematolojik Onkoloji Kongresi kapsamında düzenlenen Ödül Töreni’nde Prof. Dr. Rıdvan Ali ve Prof. Dr. Bülent Yalçın tarafından takdim edildi.

Yarışmaya katılan öykülerden 34’ü Hematolojik Onkoloji Derneği tarafından kitaplaştırılarak kongre katılımcılarına hediye edildi. Yarışmada dereceye giren ilk üç eser, Hematolojik Onkoloji Derneği tarafından ödüllendirilirken, yarışmacıların en büyük ve manevi ödülü tedavi sürecindeki hastalara mücadeleye devam etmeleri için ilham vermeleri oldu.hematolojik-onkoloji-kongresi2

3. Hematolojik Onkoloji Kongresi hakkında

Hematolojik Onkoloji Derneği tarafından 3’üncüsü düzenlenen, Hematolojik Onkoloji Kongresi, 21-25 Eylül tarihleri arasında K.K.T.C.‘de yapıldı. Kongre’de lenf bezi, kan ve kemik iliği kanseri gibi hematolojik kanserlerdeki son gelişmeler, alanında uzman bilim adamları tarafından tartışıldı. Türkiye’nin alanında uzman hematologlarını biraraya getiren 3. Hematolojik Onkoloji Kongresi, 21-25 Eylül tarihleri arasında K.K.T.C.’de yapıldı. 15 Eylül’ün ‘Dünya Lenfoma Bilinçlendirme’, 22 Eylül’ün de ‘Kronik Miyelositer Lösemi (KML) Dünya Farkındalık’ günleri olması nedeniyle; kongre bilimsel programında, nispeten sık görülen bu iki kanla ilgili hematolojik kanser türüne ayrıca dikkat çekildi.

Türkiye genelinden yaklaşık 450 bilim insanının katılımı ile gerçekleşen kongrede ayrıca Hematoloji Üniversitesi kapsamında lösemiye dönüşme ihtimali olan kemik iliği bozukluklarını ele alan Miyeloproliferatif Hastalıklar Fakültesi, ana sempozyum içerisinde de “Hayata Tutunma Öyküleri” Yarışma Oturumu ve Ödül Töreni yapıldı.

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında; Hematolojik Onkoloji Derneği (HOD) Başkanı Prof. Dr. Seçkin Çağırgan, Dünya Aferez Birliği Başkanı ve HOD Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, HOD II. Başkanı Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık, HOD Araştırma Sekreteri Doç. Dr. Anıl Tombak ve Doç. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz söz aldılar.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla