Türk Toraks Derneği orman yangınları sonucunda ortaya çıkan ve insan sağlığını ciddi anlamda etkileyen dumana karşı uyardı. Gözle görülmeyen partikül maddeler akciğer hastalıklarının yanı sıra organ kanserlerine de yol açabilir. Rekor düzeyde seyreden sıcak ve kuru havaların ardından son 8 gündür Türkiye’nin 38 ilinde 174 orman yangını meydana geldi. Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ali Kocabaş, dumanın ve içindeki ince yapılı partiküllerin rüzgarla kilometrelerce öteye taşınarak çok fazla sayıda insanı etkileyebileceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Kocabaş, şu uyarıları yaptı: “Kaliforniya’da 2008 yılında yaşanan orman yangınları sırasında ölçülen PM2.5 ve PM10 değerlerinin istasyonda o güne kadar ölçülen en yüksek değerler olduğu saptanmıştır. Bölgedeki hava kalitesi bu yangınlardan çıkan dumandan ciddi şekilde etkilenmiş ve milyonlarca insanın sağlığını tehdit edecek boyutta PM’ye maruz kalındığı gözlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre PM0°’un insan sağlığı açısından kritik değeri 50 µg/m3 24 saat’dir.
Muğla’da bu değerin orman yangınları nedeniyle 3-4 kat arttığı gösterilmiştir. Partikül madde rüzgarla beraber kilometrelerce uzağa sürüklenir ve hava kirliliğine yol açar. Hava kirliliği de tüm diğer kirleticilerle beraber kısa dönemde en başta kalp, solunum hastalıkları ve inmelere, uzun dönemde akciğer kanseri başta olmak üzere diğer kanserlere yol açar.”
Termik santrallerin yanmasının da insan sağlığını tehdit ettiğine dikkat çeken Türk TORAKS Derneği 2’inci Başkan Yardımcısı Prof. Dr. B. Oya İtil, “Orman yangınlarının yakınında bulunan termik santrallerdeki hasar/yanmalar da ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir. Termik santrallerin yanmasıyla birlikte binlerce ton kömür, ağır metaller, kimyasallardan yayılacak duman, sis, partiküller tüm ekosisteme ve tüm canlılara ciddi zararlar vermektedir.
Muğla’da bulunan Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri çevre mevzuatını yerine getirmedikleri için 2020 yılında kapanmış olması gereken santrallerdir. Çevre mevzuatının gerektirdiği hiçbir yaptırımı yerine getirmemelerine rağmen bu santrallerin Geçici Faaliyet Belgesi (GFB) verilerek ve ek zaman tanınarak çalışma sürelerinin yıllardır uzatılıyor olması yangınla beraber ciddi sorunları da beraberinde getirmiştir” dedi.
Karbonmonoksit Oksijen Alınmasını Engelliyor
Prof. Dr. İtil, “Yangın sahalarında yapılan çalışmalarda son derece yüksek PM²,5, karbonmonoksit konsantrasyonları ve karbon bileşikleri gösterilmiştir. Karbonmonoksit vücudun oksijen almasını engeller, baş ağrısı, baş dönmesine neden olur. Yüksek dozda karbonmonoksit solumak, dokuların oksijenlenmesini bozar, ölümle sonlanabilecek klinik tablolara neden olabilir” dedi.
Türk TORAKS Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Nilüfer Aykaç ise yangın dumanına karşı hassas bireyleri ve yapılması gerekenleri anlattı.
Yangın dumanına karşı hassas kişiler şunlardır;
- Kalp yetmezliği, iskemik kalp hastalığı, hipertansiyonu olanlar
- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, amfizem veya astım gibi solunum sistemi hastalığı olanlar
- Yaşlılar (50 yaş üzeri riskli olabilirken, 75 yaş üzerinde risk çok daha fazla artmaktadır).
- Çocuklar ve ergenler (sık nefes alıp vermeleri ve solunum sistemlerinin halen gelişme aşamasında olması nedeniyle daha fazla etkilenirler).
- Diyabet hastaları (kalp-damar hastalıkları riskini arttırdığı için)
- Gebeler.
Türk Toraks Derneği: Termik santrallere havamızı kirletme izni verilemez!
Yangının etkilerinden korunmak için neler yapabiliriz;
- İnce taneciklerden korunmak için cerrahi maskeler, ıslatılmış kumaş yeterli değildir, N-95 tipi maskeler kullanılmalıdır. N-95 tipi maskeler devlet tarafından yangın bölgesinde maruz kalan halka temin edilmelidir. Maskelerin yüze iyi oturması ve doğru kullanılması gerekmektedir. Bu maskeler ortamda bulunan CO gibi gazlardan kişiyi korumamaktadır.
- Yangın bölgesinden öncelikle KOAH, astım ve kronik kalp rahatsızlığı bulunan hastaların, çocukların, gebelerin tahliye edilmesi, sürekli oksijen kullanması gereken hastaların olası elektrik kesintilerinden etkilenmemeleri için tahliyesinin öncelikli yapılması, cihazların kullanımının sürdürülebilmesi için uygun koşulların oluşturulması gereklidir.
- İklim krizinin sonuçlarından olan sıcak hava dalgaları, insanlarda ciddi sağlık risklerine, ölümlere, tarım kayıplarına, orman yangınları ve elektrik kesintilerine neden olabilmektedir. Sıcak hava dalgasından korunmak için alınabilecek bireysel önlemler, ev içini serin tutmak, ortam sıcaklığını artıracağı için gereksiz aydınlatmaları ve elektrikli aletleri kapatmak, geceleri evin en serin odasında uyumak, evin içerisindeki çeşitli yerlerde kaplar içerisinde su bulundurmak, sıcak havalarda dışarı çıkmamak, çıkıldığında gölgede kalmak, aşırı fiziksel aktivite ve spordan kaçınmak, bol sıvı almak olarak sıralanabilir.
- Evde kalındığında pencereleri kapalı tutmak dış ortam havasının içeriye girmemesini sağlamak açısından önemlidir.
- Pişirme gerektirmeyen, bozulmayan yiyeceklerin sağlanması ve iç ortam hava kirliliğine yol açacak pişirme faaliyetlerden (kızartma yapmak gibi) kaçınılması gerekmektedir.
- Ev içinde mum ve ateş yakılmamalı, sigara içilmemelidir.
- Sıvı alımı ihmal edilmemelidir.
- Dış ortam hava kirliliğinde hem kendinizin hem de çocuklarınızın dışarda aktif olmamaları sağlığınız için daha doğru bir seçenektir.
- Açık havada aktif olmak gerekliyse semptomlar dikkatle takip edilmeli, belirtilerin artması halinde sıcak maruziyetinin hemen azaltılması gerekmektedir.
- Altta yatan kronik solunum ve kalp hastalığı olan kişilerin düzenli ilaçlarını alması ve gerekirse hekimleriyle görüşerek yeni tedavi planı oluşturmaları gereklidir. Bir hastalığınız varsa, ilaçlarınızı alma ve izlem konusunda doktorunuzun talimatlarına uyduğunuzdan emin olun. Düzenli ilaç kullanması gereken bireylerin ellerinde en az beş günlük ilaç bulundurması önemlidir. Belirtilerin artması, kliniğin kötüleşmesi durumunda hemen en yakın sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
YORUMUNUZ VAR MI?