Covid-19 pandemisinde aşılamalar devam ederken dünyanın farklı bölgelerinde değişik mutasyonlar salgının seyrini olumsuz şekilde etkiliyor. Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, Dünya Sağlık Örgütü’nün varyantları ‘Endişe verici’ ve ‘Dikkate alınması gereken’ olarak iki gruba ayırdığını belirterek, İngiltere’de Delta varyantının yarattığı sonuçlara dikkat çekti. Prof. Dr. Eyüboğlu, “Covid-19 aşılama sürecinde nüfusuna %84 bir doz, %62 iki doz aşılamayı tamamlamış olsa da günlük vaka sayıları geçen haftaya göre %70 artarak günlük 22 bin 500 hasta düzeylerine hızla yükselmiştir. İngiltere’de uygulanan aşılar ölüm ve ağır hastalığı önlerken, hastalık yayılması ve hastane başvurularının artışı devam etmektedir” dedi.
Tüm hücreler çoğalırken, DNA ya da RNA dizinlerini kopyalayarak aynı genetik dizini taşıyan yeni hücreler oluşturur. Ancak, bu kopyalanma sürecinde bazı hatalar gelişebilir. Bir RNA virüsü olan Covid-19’un (SARS-CoV-2) hücre içi çoğalma sürecinde de RNA dizininde değişiklikler oluşabilir ve bunun sonucunda, virus farklı yapısal ve fonksiyonel özellikler kazanabilir.
Kopyalanma sırasında RNA’da gelişen dizin değişiklikleri mutasyon olarak tanımlanırken, farklı mutasyon kombinasyonları sonucu bağımsız olarak ortaya çıkan yeni virus ise varyant olarak tanımlanır. Bazen, bir değişiklik veya bir grup değişiklik, virüsün bu yeni tipinin diğer varyantları geride bırakmasına sebep olur.
Salgın döneminde, bulaş hızının artması ile çoğalma-kopyalama sayısı ve doğal olarak da mutasyon görülme sıklığı da artar, baskın değişimler ortaya çıkabilir. Bu değişimler virus çoğalma ve bulaş hızı, hastalık özelliği, aşıların etkinliği, immün yanıttan kaçış, konak tercihi gibi konularda değişikliklere neden olarak salgın seyrini etkileyebilir.
Covid-19 genetik soylarının adlandırılması ve izlenmesi için klasik olarak GISAID, Nextstrain ve Pango gibi kurumlar tarafından tanımlanan yerleşik adlandırma sistemleri kullanılmaktadır. Her sistem farklı kodlama kullandığından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu karışıklığı gidermek üzere Yunan alfabesinin kullanıldığı daha kolay bir sınıflamayı uygulamaya koymuştur. DSÖ, 15 Haziran 2021 tarihinde Covid-19 etkeni SARS-CoV-2 varyantlarını iki temel sınıf altında incelemektedir.
Covid-19 varyantları ne kadar tehlikeli, aşılar işe yarayacak mı?
1- Endişe verici varyantlar (Variant of Concern: VOC)
2- Dikkate alınması gereken varyantlar (Variant of Interest: VOI)
Bulaştırıcılığı artmış, şiddetli hastalığa neden olabilen, Covid-19 epidemiyolojisinde olumsuz önemli değişiklikler oluşturabilecek varyantlardır. Daha sık hastalığa yol açarlar ve klinik tabloda değişikliğe yol açarlar. Halk sağlığı ve sosyal önlemlerin yetersiz kaldığı, mevcut tanı, tedavi ve aşıların etkinliğinde azalma görülen varyantlardır. Prof. Dr. Eyüboğlu varyantları şu şekilde anlattı:
Delta varyantı ile gelişen Covid-19 klinik bulguları klasik COVID-19 klinik bulgularından farklı seyir göstermekte olup, ateş, halsizlik, koku ve tat alma duyularında kayıp gibi klasik bulgular yerine boğaz ağrısı, burun akıntısı, baş ağrısı gibi soğuk algınlığı bulguları daha baskın olarak gelişmektedir. Bu nedenle hastalık ilerledikten sonra hastane başvuruları gerçekleşmektedir. Ancak hastane yatışlarının alfa varyantına göre 2 kat yüksek olabileceği öngörülmektedir.
Delta varyantı mevcut Covid-19 aşılarına karşı orta düzeyde dirençli bulunmuştur. İki farklı mRNA aşısının Delta varyantına olan koruyuculuğunu araştıran çalışmalarda; birinci doz sonrası Covid-19 gelişimi yüzde 33 önlenebilirken, ikinci doz sonrası koruyuculuğun AstraZeneca aşısı ile yüzde 60, Pfizer aşısı ile yüzde 88 düzeyine erişebildiği saptanmıştır. İki doz aşılamanın yapıldığı bölgelerde delta varyant dağılımı yavaş olurken, tek doz aşılama yapılan bölgelerde vaka sayıları hızla artmaktadır.
Bu nedenle özellikle Delta varyantına karşı iki doz mRNA aşısının uygulanmasının yeni dalganın önlenebilmesinde önem kazanacağı görüşü ağırlık kazanmaktadır. Araştırmalarda Delta varyantı konvalesan serum yada mRNA ile gelişen nötralizan antikorlara karşı 6-8 kat dirençli bulunmuştur.
Sağlık Bakanlığı 29 Haziran 2021 tarihinde Türkiye’de Delta varyantının İstanbul başta olmak üzere toplam 26 ilde ve 224 vakada saptandığını bildirilmiştir. Dünyada hızla yayılan delta varyantının ülkemizdeki gerçek dağılımını saptamak amacıyla yaygın şekilde sekans analizleri yapılması ve mümkünse mRNA aşılarla toplumun aşılanması salgın kontrolu için büyük önem kazanmaktadır.
Yakında Delta varyantını da saptayan PCR testlerinin tanıda rutin olarak kullanılmaya başlayacağı bildirilmektedir; bu gerçekleşirse salgının seyri daha doğru ve sağlıklı izlenebilecektir. Delta varyantı yayılım hızının çok yüksek olması nedeniyle normalleşme ve önlemlerin kaldırılması konusu da dikkatle yeniden değerlendirilmelidir.
Bir başka dikkat çekici bulgu Endonezya’da gözlenmektedir. Ülkede COVID-19 toplum bağışıklığı inaktif aşı ile sağlanmakta olup, Delta varyantı hızla artmaktadır. Wall Street Journal haberine göre Endonezya’da bu süreçte sağlık personelinde yeniden Covid-19 nedeniyle ölümlerin arttığı bildirilmektedir. Bu nedenle, ülkemizde Delta varyantını kontrol edebilmek, yeni bir dalga gelişmesini önlemek için inaktif aşı ile bağışıklanan sağlık personeli ve 65 yaş üzeri kişilere hızla üçüncü doz olarak mRNA aşı ile bağışıklama hayati önem taşımaktadır.
Klasik hastalık bulgularından farklı seyir geliştirecek ve toplumda birden çok COVID-19 vaka kümeleri oluşturan yada birden fazla ülkede saptanan varyantlardır. Bu varyantlar bulaştırıcılık, klinik seyir, ilaç ve aşı yanıtları izlem altında tutulur.(1)
Kappa varyantı: Hindistan’da saptanan B.1.617.1 varyantı farklı ülkelere de yayılmaktadır.
Lambda varyantı: C .37 olarak da bilinen bir varyant olup, DSÖ tarafından 14 Haziran 2021de Lambda varyantı olarak tanımlanmıştır. İlk olarak Ağustos 2020’de Peru’da tespit edilen Lambda varyantı Nisan ayından bu yana Peru’da tespit edilen vakaların %81’ini oluşturmaktadır. Güney Amerikada yayılan bu varyant ABD, Avrupa ülkelerini de içeren toplam 29 ülkede tanımlanmıştır.
Gelinen noktada salgın sürecinde varyantların dağılımı, epidemiyolojik ve klinik özellikleri dikkatle izlenerek bu çerçevede koruyucu kısıtlama ve önlemler hızla planlanıp uygulamaya sokulmalıdır. Aynı şekilde dünya nüfusunun etkin aşılar ile hızla aşılanabilmesi salgın kontrolünde en belirleyici unsur olarak yerini korumaktadır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?