Çalışma ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Thomas Helbich, “En küçük bir şüphenin olduğu vakalarda bile, ve özellikle artmış riski olan kadınlarda, açık seçenek MRG’dir. Çalışmamız, manyetik rezonans görüntülemenin mamografi ve meme ultrasonu incelemeleri karşısındaki üstünlüğünü açıkça göstermektedir. MRG’nin üstünlüğü ayrıca hastanın yaşından, gen mutasyonu durumundan ve meme yoğunluğundan tamamen bağımsızdır” dedi.
Tarama incelemeleri toplam 1.365 artmış riske sahip kadından 559’unda gerçekleştirildi. Açık ara tek bir “kazanan” vardı: tüm meme kanserlerin yüzde 90’ı MRG ile açıkça tespit edilebildi. MRG ve mamografi kombinasyonu, tespit oranını sadece yüzde beş artırdı. Kanserlerden hiçbiri tek başına ultrasonla tespit edilemedi. Sonuçlar, invazif olmayan kanserler ve benign meme lezyonları için de benzerdi.
Prof. Dr. Helbich, “Ailesinde meme ve ovaryumları cerrahiyle alınan meme kanseri öyküsü olan yüksek riskli hastalar için tek alternatif olan MRG tarama, yılda bir kez gerçekleştirildi. Bu hiçbir şekilde ‘aşırı tanı’ değil, aksine bir gerekliliktir. Bu çalışmanın sonuçları MRG’nin meme taraması için kullanımını da teşvik edecektir. Görevimiz, kadınların mamografi ve ultrasonografinin kanserin tüm tiplerini tespit edemediği konusunda farkındalıklarını artırmaktır. MRG, gerçekten tavsiye edilen yöntemdir” diyor.
Günümüzde Avusturya’da bir milyon kişi başına 15 MRG tarayıcı düşmektedir, bu sayı AB ortalamasının üstündedir (10 tarayıcı / bir milyon kişi). Eğer MRG daha sık kullanılacaksa, İtalya veya Yunanistan’ın oranları daha iyi durumda: bu ülkelerde her bir milyon kişi başına sırasıyla 24 ve 23 MRG tarayıcı düşmektedir.
Kaynak: Triple-Modality Screening Trial for Familial Breast Cancer Underlines the Importance of Magnetic Resonance Imaging and Questions the Role of Mammography and Ultrasound Regardless of Patient Mutation Status, Age, and Breast Density. C. Riedl, N. Luft, C. Bernhart, C. Singer, T. H. Helbich. Journal of ClinicalOncology, 2015; 33 (10): 1128 DOI: 10.1200/JCO.2014.56.8626
Makalenin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Ailevi Meme Kanseri İçin Üçlü Yöntemle Tarama Çalışması Manyetik Rezonans Görüntülemenin Önemini Vurgulamakta ve Hastanın Mutasyon Durumu, Yaşı ve Meme Yoğunluğundan Bağımsız Olarak Mamografi ve Ultrasonun Rolünü Sorgulamaktadır.
Özet
Amaç: Yüksek riskli popülasyonda ve çeşitli popülasyon alt gruplarında mamografi, ultrason ve manyetik rezonans görüntülemenin (MRG) meme kanseri taramasındaki etkinliğini değerlendirmek.
Hastalar ve Yöntem: Tek merkezli, prospektif, randomize olmayan karşılaştırma çalışmasında, BRCA mutasyonu taşıyıcıları ve yüksek ailevi riskli (yaşam boyu >%20 riski olan) kadınlara, 12 ayda bir mamografi, ultrason ve MRG ile tarama önerildi. Tanısal performans, her bir yöntem arasında ve kombinasyonlarıyla kıyaslandı. Daha ileri kıyaslamalar, tarama kontrolleri, mutasyon durumu, yaş ve meme yoğunluğuna dayanan alt popülasyon kırımlarına dayanmaktaydı.
Bulgular: Bu çalışmaya dahil edilen 1.365 tam görüntüleme kontrolüyle 559 kadın vardı. MRG’nin duyarlılığı (%90.0), mamografi (%37.5) ve ultrasondan (%37.5) anlamlı olarak daha yüksekti (P <0.001). Kırk kanser vakasının 18’i (%45) tek başına MRG ile tespit edildi. İki kanser, tek başına mamografi ile bulundu (bir mikroinvazyonlu in situduktalkarsinom [DCIS] ve bir <10 mm invazif alanlı DCIS). Bu, tek başına MRG’ye kıyasla duyarlılıkta anlamlı bir artışa yol açmadı (P=0.15). Hiçbir kanser tek başına ultrason ile tespit edilemedi. Benzer şekilde, DCIS’lerin hepsi, MRG ile tespit edilirken, mamografi ve ultrasonografinin her biri beş DCIS tespit etti (%35.7). Yaş, mutasyon durumu ve meme yoğunluğunun MRG’nin duyarlılığı üzerine hiçbir etkisi yoktu ve MRG’nin mamografi ve ultrason karşısındaki üstünlüğünü etkilemedi.
Sonuç: MRG, hastanın yaşı, meme yoğunluğu ve risk durumundan bağımsız olarak ailevi meme kanserinin erken tespitine izin vermektedir. Mamografinin katma değeri kısıtlıdır ve tarama için MRG olan kadınlarda ultrasonun hiçbir katma değeri yoktur.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?