Yanlış ilaç kullanımının nelere yol açabileceğine değinen Prof. Dr. Olgun, şöyle konuştu: “İnsan organizması çok karmaşık bir sistem. Şu an bilimin ulaştığı seviye bu karmaşıklıkla baş edecek düzeyde değil. Yaklaşık 100 trilyon civarında hücremiz var ve her hücredeki DNA bile neredeyse birbirinden farklı. Ayrıca bu karmaşık yapımıza ek olarak mikrobiyom ya da mikrobiyota dediğimiz bizimle beraber yaşayan başka bir mikrorganizma topluluğu var. Yaklaşık 1-3 kg ağırlığına ulaşabilen bakteri, mantar, virüs ve parazitlerle beraber yaşıyoruz. Onlarla beraber sistem daha da karmaşıklaşıyor.
Bilinçsiz ilaç tüketimi ölümcül karaciğer yetmezliğine neden oluyor
Sistemin bu kadar karmaşık olması ilaç kullanımında bizim öngöremediğimiz birtakım yan etkilere sebep olabiliyor. Tıptaki en temel prensip “önce zarar verme” prensibidir. Çok kolay gibi gözüküyor ama aslında zor bir prensiptir. Herhangi bir insan bir ilaç aldığında gerçekten faydası olacaksa alması lazım çünkü fayda sağlamayacaksa zarar görme riski çok yüksek. Çünkü her ilaç aynı zamanda bir zehirdir. Onun ilaç ya da zehir olacağını doz ve doğru kullanım şekli belirler. Dolayısıyla insanın kendisi karar vererek kanıta dayalı olmadan ilaç kullanması doğru değil.”
Spor yapanların aldığı gıda takviyeleri ve proteinlerin de tehlikeli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Olgun şöyle devam etti: “Hayatın değişik dönemlerinde; büyüme döneminde, gebelik döneminde, hastalık döneminde veya gıdaları doğru alsak bile onların sindirimi ile ilgili sorunlar yaşadığımız dönemlerde bir takım gıda takviyeleri almak gerebilir. Ama burada da yine dayanmamız gereken temel prensip bilimsel kanıttır.
Özellikle protein tozlarının çok yaygın kullanımı var. Bunların da peynir altı suyundan tutun sütte bulunan kazein proteinlerine kadar değişik elde edildikleri kaynaklar var. Bunların popüler olarak tavsiye edildiği kullanım alanlarıyla ilgili bilimsel hiçbir kanıt yok. Örneğin bunların en yaygın olanlarından peynir altı suyundan elde edilen protein sadece bebeklerde 3-12 ay arasında kullanıldığında deride oluşan döküntüleri veya alerjik yatkınlıkları –belki- azalttığını gösteren kanıtlar var. Ya da AİDS hastalarında vücutta kilo kaybını belli oranda önlüyor. Ama bunların dışında diğer atletik performansla ilgili konularda bilimsel bir kanıt henüz yok.
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada piyasada satılan bu ürünlerin yaklaşık 3’te birinin içerisine değişik streoitler katıldığı görüldü. Yani burada bir tür kandırmaca var. İnsanlar protein aldığını sanıyor ama aslında başka maddelerin katıldığı bir karışım kullanma riskleri var. Bazılarının ağır metaller içerdiğini biliyoruz. Dolayısıyla böbreklere hasar vermekten körlüğe kadar çok ciddi sağlık problemlerine yol açabilecek maddeler.”
Destek besin alması gerekenlerin mutlaka doktora başvurmaları ve gerekli sağlık tetkiklerinin yapılması gerektiğini söyleyen Olgun, sözlerini şöyle noktaladı: “Proteinin günlük kilogram başına 1 gramdan fazla tüketilmesi böbreklere zararlı. Destek besin alınması gerekiyorsa buna bilimsel bir süreçle karar verilmesi lazım.
Birtakım laboratuar testlerinin yapılıp doktor muayenesinden geçtikten sonra hangi konuda eksiği varsa onun tamamlanması uygun olur. Ya da en azından önce zarar vermeyecek türden gıda takviyelerinin alınması gerekir. Proteinin fazlası vücut için zararlı.
Dolayısıyla fazlasının zarar vermeyeceği örneğin B12 vitamini gibi, aşırı oranda olmamak kaydıyla ve böbrek yetmezliği yoksa magnezyum gibi, çinko gibi toksik etki göstermeyecek ama sağlığın korunması için çok önemli türden bazı mineral ve vitaminlerin takviyesi olabilir.”
Gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımı hala ciddi bir sorun
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?