Ancak insan için en acı verici olanın tecavüz, terör, şiddet olayları gibi insan eliyle istemli gerçekleştirilen olayların olduğunu söyleyen Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloğu Emel Güler, “bu travmatik olaylar kendimiz ve çevremizle ilgili dünya algımızı değiştirerek ‘dünyanın güvenli bir yer’ olduğu inancımızı sarsabilir. Ancak olumsuz yaşam olayları her zaman travmatik etki yaratmaz. Travma ‘Bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden, dehşete düşüren, çaresiz bırakan, herkes için sıkıntı kaynağı olan, olağan ya da olağandışı yaşantılar olarak tanımlanmaktadır. Travma sonrasında olayı tekrar yaşantılama belirtileri, travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma ve devamlı bir uyarılmışlık hali olursa Travma Sonrası Stres Bozukluğu olarak değerlendirilmektedir” açıklamasını yaptı.
Psikolog Emel Güler’e göre travmatik olaylardan sonra çocuklarda tekrarlayıcı anılar olur. Travmatik anıların canlanması tekrarlayan rüyalarla ya da tekrarlayan oyun temalarıyla görülmektedir. Çocuklar aynı travmatiklaya farklı tepkiler verebilir. Çocuğun gelişim sürecinin hangi aşamasında olduğu, çevresel desteğine, ebeveynlerle kurduğu ilişkiye, psikolojik dayanıklılık düzeyine ve birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Çocuklar travmatik olayla karşı karşıya kaldıklarında bunu nasıl anlamlandıracaklarını bilemezler. Dolayısıyla bağlı oldukları yetişkinlerin olaya verdikleri tepkiyi gözlemleyerek onları model alırlar. Bazen de tam tersi davranışlarda bulunabilirler. Olay öncesinde olduğundan çok farklı tepkiler geliştirebilirler.
Öncelikle çocuklar kendisi için travma etkisi yaratacak olay sonrasında uyum problemleri gösterirler. Okulla ilgili sorunlar, uyku ile ilgili sorunlar, dikkat problemleri, aşırı hareketlenme, bedensel yakınmalar, sebepsiz ağlamalar, parmak emme alt ıslatma gibi gerileme davranışları, korku öfke, kaygı ve saldırganlık, irkilme tepkileri görülebilir. Ancak tüm bu belirtilerin travma sonrası stres bozukluğu belirtisi olup olmadığı mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
Yetişkinler, çocukların kendilerini model aldıklarını unutmamalı ve çocukların yaşadıkları olayı anlamlandırma süreçlerinde aktif rol almalıdırlar diyen Psikolog Emel Güler’ göre temel olarak bu dönemde yetişkinler tarafından yapılması gerekenler şu şekilde belirtilebilir: Çocuklara, yaşanan olayların gerçekleşmesinin mümkün olduğu ve dünyanın her yerinde yaşanabileceğinin açıklanması önemlidir. Çocukların yaşadıkları duruma verdikleri tepkilerin, normal olduğu aktarılmalı ve onlara birlikte güvenli bir ortamda oldukları söylenmelidir. Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yaşanılan olumsuz olay öncesindeki hayatlarına dönebilmeleri sağlanmalıdır. Bir yakının kaybı söz konusu olduğunda da, çocukların yas sürecini birlikte yaşamasına izin verilmeli ve onlarla duygu paylaşımında bulunmaktan kaçınılmamalıdır. Travmatik olayların ardından, çocukların dinlenilmeye olduğu gibi, duygu ve düşünce ifade edilmesine de ihtiyaçları vardır. Bu ifade genellikle oynadıkları oyun temalarında da gözlemlenebilir. Tekrarlayan oyun temaları aslında çocuğun içsel dünyasının aktarımına destek olur. Dolayısıyla onların yanında olunmalı, son derece dikkatli ve özenli bir biçimde destek verilmelidir..
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?