Toplumun herhangi bir alanında şiddetin ve çatışmanın artması toplumun her hücresine nüfuz ederek şiddetin yaygınlaşmasına neden olur. Türkiye’de zaman zaman yoğunluğu artan çatışmalar ve terör olayları da toplumun her kesiminde şiddetin artmasının nedenlerinden biridir.
Adaletin yeterince işlemediğine duyulan inanç işlenen suçların cezasız kalacağını düşündürür. Türkiye’de son yıllarda, toplumun önemli bir kesiminde sadece hukuki alanda değil tüm kamusal alandaki süreçlerin adil işlemediğine ilişkin bir kanı oluşmuş durumda. Bu durum ceza almayacağını düşünen insanlar arasında suça eğilimi artırır. Doğal olarak erkek egemen toplumda bundan en çok kadınlar etkilenir. Özellikle kadınlara yönelik şiddet ve taciz/tecavüz suçlarında “arabuluculuk/uzlaştırma”, “erteleme”, “paraya çevirme”, “ön ödeme” ve ‘tahrik indirimi’ gibi uygulamalar bu eşitsizliğin somut göstergeleri olarak karşımıza çıkmakta ve şiddetin daha çok artmasında belirgin bir rol oynamaktadır.
Şiddete maruz kalanların ve şiddete tanık olanların başkalarına şiddet uyguladığı bilimsel bir gerçektir. Özellikle çocukluk çağında sözel şiddete, aşağılanmaya ve fiziksel şiddete maruz kalanlar erişkinlikte şiddete daha eğilimli olurlar. Bu da toplumda şiddet döngüsünün devam etmesine yol açar.
Medyada şiddet haberlerinin magazin tarzında yayınlanması, romantik bir biçimde verilmesi veya ‘aşk cinayeti’, ‘kıskanç koca cinayeti’, ‘namus cinayeti’ şeklinde gerekçelendirilmesi şiddetin normalize edilmesine neden olarak yaygınlaşmasına katkıda bulunur. İnsanlar belirli rolleri ve davranışları örnek alıp benimserler. Buna saldırgan davranışlar da dahildir. Özellikle erkek kimliği toplumumuzda saldırgan bir tipleme ile özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır. Bunu medyadaki haberlerin yanı sıra en çok film ve dizi karakterlerinde görmekteyiz. Dizilerin çoğunda bir veya birkaç saldırgan, sinirli, öfkesi kontrolden çıkmaya yatkın erkek karakter bulunur. Toplumdaki insanlar, özellikle genç erkekler bu saldırgan tavır ve sözleri örnek alıp benimserler. Bu da şiddetin yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar şiddet içeren oyunların, özellikle online oynanan şiddet oyunlarının gençlerde agresif davranışlara yol açtığını göstermektedir. Online sanal oyunlarının gelişmesiyle birlikte gençler buradaki şiddetle ve şiddet uygulayan karakterlerle gittikçe daha fazla özdeşim kurup onlardan daha fazla etkilenmektedirler.
Toplumdaki liderler, otoriteler, kanaat önderleri, yani sözü geçen kişiler örnek alınıp taklit edilirler. İnsanlar davranışlarını yönlendirmekte referans oluştururlar. Bu suç ve şiddet davranışı için de böyledir. Sosyal psikolojiden şimdiye kadar öğrendiklerimize göre her davranışta olduğu gibi şiddet uygularken de ‘acaba bu davranışım ahlaki olarak doğru mu?’ ‘iyi mi yaptım?’ diye düşünmeyiz. Çoğunlukla, bunu yaparsam ‘İnsanlar ne der?’, ‘Bizimkiler ne der?, ‘Örnek aldığım kişi olsa ne yapardı?’, ‘Örnek aldığım lider ne der?’ ve ‘ne kadar ceza alırım?’ diye düşünürüz. O yüzden insanların örnek aldıkları, özdeşim kurdukları lider konumundaki kişilerin nasıl bir dil kullandıkları ve şiddete karşı nasıl bir tutum içinde oldukları çok önemlidir. Eğer toplumdaki liderler dışlayıcı, ötekileştirici, aşağılayıcı, şiddeti meşru gören bir öfke dili kullanıyorsa o toplumda şiddet artar.
İnsanların çoğu şiddete meyilli olan kişilerin silah taşıdığını ve silahla şiddet uyguladığını zannederler. Oysaki araştırmalar tam tersini söylemektedir. Yani ‘Çehov’un silahı’ olarak bilinen ‘sahnede duvarda tüfek varsa veya oyuncunun belinde silah varsa patlamalıdır’ kuralı toplumsal alanda da geçerlidir. Silahlanma ne kadar fazlaysa, bu silahlar o kadar çok kullanılır. Yani bireyler saldırgan oldukları için silah almazlar, bilakis silahlandıkları ölçüde saldırganlaşırlar.
Tecavüz ile ilgili yanlış inanışlar toplumumuzda çok yaygın. ‘Bazı kadınlar tecavüzden zevk alır’, ‘açık giyinen kadın tecavüze davetiye çıkarır’, ‘tecavüzü yabancılar ve psikopat olan kişiler gerçekleştirir’ şeklindeki tecavüz ile ilgili mitler, cinsel şiddetin meşru görülmesine, tecavüzün konuşulmamasına, örtbas edilmesine ve yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?