Tiroid hormonunun gereğinden az ya da fazla salgılanması vücutta ciddi rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Tiroid bezi vücudumuzun gelişimini, farklılaşmasını ve metabolizmasını düzenleyen çok önemli hormonlar salgılarken diğer bir taraftan bu hormonları kan yoluyla vücudumuza yayarak tüm hücreleri etkiliyor. Tiroid bezinin çevresel ya da genetik özelliklere bağlı olarak eksik ya da fazla çalışabildiğini vurgulayan Dr. Keskineğe, şu bilgileri verdi: “Tiroid bezinin işlevi hangi yönde etkilenirse etkilensin hem kısa hem de uzun vadede kişinin kalp damar sistemi ve diğer organ sistemleri ile psikososyal davranışlarını önemli derecede etkileyen sonuçlar doğurur.
Tiroid bezi, çevresel ya da genetik özelliklere bağlı olarak eksik ya da fazla çalışabiliyor. Yine benzeri sebepler ya da bazen geçirilmiş enfeksiyon hastalıklarının tetiklediği ve kişinin kendi tiroid bezinin bağışıklık sistemi tarafından yabancı bir organmış gibi algılanmasına sebep olan antikorların neden olduğu hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Tiroid bezinin antikorların neden olduğu hastalıklar bazen tiroid bezini tıpkı hipofiz hormonları gibi uyararak çok aşırı çalışmasına sebep olurken bazen de Tiroid bezinin humoral ya da hücresel yollarla yavaş yavaş ortadan kaldırılarak işlevsiz fibröz bir dokuya dönüşebiliyor.
Tiroid bezinin Oto-immün hastalıkları bazen tiroid bezini tıpkı hipofiz hormonları gibi uyararak çok aşırı çalışmasına sebep olurken bazen de Tiroid bezinin humoral yada hücresel yollarla yavaş yavaş ortadan kaldırılarak işlevsiz fibröz bir dokuya dönüşebildiğini ifade eden Dr. Keskineğe; “ Tiroid bezinin az çalışmasına sebep olan hastalıklarda metabolizmanın yavaşlamasına bağlı, hızlı kilo alımı, uykuya meyil, halsizlik, düşük tansiyon, menstrüel siklus değişiklikleri cilt ve saçlarda cansızlık, kuruluk ve kırılgan özellikler dikkati çekiyor”dedi.
Tiroid bezinin fazla çalışmasına sebep olan hastalıklardan da bahseden Dr. Keskineğe; “Metabolizmanın hızlanmasına bağlı olarak hızla kilo verme, uykusuzluk, huzursuzluk, aşırı terleme, sinirlilik, anksiyete, çarpıntı, menstrüel siklus düzensizlikleri göze çarpıyor. Her iki durumda da kişinin iş ve özel yaşam ilişkilerini olumsuz etkileyen, yine hatalı olarak günlük iş stresine bağlanabilen değişiklikler meydana geliyor” diye konuştu.
Troid bezi hastalıklarında kişinin var olan ve geçmişten gelen şikayetleri önemle dinlenilmesi ve doğru tanıya götürecek tanı testlerinin yapılması gerektiği konusunda açıklama yapan Dr. Keskineğe; sözlerini şöyle noktaladı: ”Genellikle, çevresel, genetik ve otoimmün kökenli tiroid bezi hastalıklarınını tanısı laboratuar testlerinin desteğinde kolayca konularak kişiye özel tedavi yolları belirlenir.
Kullanılan tedavi yönteminin doz takibi hastanın bazı testleri belirli sıklıklarda yaptırmasını gerektirir. Erken vakaların tanısında bazı testler ipucu verse de tanı koymak için yeterli olamayabiliyor. Aile öyküsü ve otoimmün yatkınlığı olan bireylerde yine kişinin bazı testleri belirli periyotlarla yaptırması gerekiyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?