Ülkemizde öteden beri tıpta uzmanlık eğitiminde tez hazırlama zorunluluğu bulunmaktadır. Bu zorunluluk halen de mevcut. Uzmanlık eğitimi alan doktorlar mutlaka bir tez hazırlamak zorunda. Ancak yeni yönetmelikte, ana dal eğitiminde tez hazırlama zorunluluğuna ilişkin hüküm korunmakla birlikte, yan dal eğitiminde bu mecburiyet kaldırıldı.
Ülkemizde tıp eğitiminin hali içler acısı. Hastanesi olmayan üniversiteye tıp fakültesi açmak marifet sanılıyor. Tıp fakültelerinin akademik kadroları ise idarenin siyasal eğilimine göre adeta yağmalanıyor. Doçentliğe atanmada ve profesörlüğe yükseltilmede adam kayırma ayyuka çıkmış durumda. Öyle ki bir süre önce bir üniversitenin gazeteye verdiği ilanda, yanlışlıkla ataması yapılacak kişilerin isimleri de yazılınca üniversitenin rektörü istifa etmek zorunda kalmıştı. Aynı durum Sağlık Bakanlığı klinik şefliği (eğitim görevlisi deniyor artık) ve başasistan atamalarında da geçerli. Liyakat yerine idareye yakınlık en önemli atanma kriteri.
Resmi Gazete’de yayımlanan akademik atama ilanlarının neredeyse tamamı sözde ilan mahiyetinde. Çoğunda, firma tarifi yapılan ihale şartnameleri gibi isim tarif ediliyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde yayımlanan Mustafa Kemal Üniversitesi üroloji anabilim dalına doçent atama ilanında aranan koşul sidenafil sitrat konusunda çalışma yapmış olmaktı. Koskoca Hatay İlinde, bütün sorunlar çözülmüş ve sonunda viagra uzmanı üroloji doçenti ihtiyacı hasıl olmuş. Anlaşılan Rektör Bey, üniversitenin hizmetlerini bir de bu alanda yoğunlaştıracak.
Doğrusu bu uygulama günümüze özgü de değil. Şimdilerde bu atamalara itiraz eden sözde bazı muhaliflerin de zamanında aynı şekilde yükseldiklerini biliyoruz. Bu sebeple muhalefetlerinin de inandırıcılığı kalmamış durumda. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. İrfan Şencan, uzmanlık eğitiminde zaten tez hazırlandığını, bunun için yan dalda teze gerek olmadığını savunmuş. Ardından da uluslararası alanda da uygulamanın sadece uzmanlık eğitiminde tez verilmesi şeklinde olduğunu söylemiş.
Dr. İrfan Şencan’ın uluslararası alanda uygulamanın sadece ana dal uzmanlık eğitiminde tez verilmesi şeklinde olduğu iddiası da genel bir doğru değil. Kaldı ki suimisal misal de sayılmaz. Ancak bundan da önemli bir durum var. Ülkemizde tıpta uzmanlığın hukuksal statüsü…
Bizim hukukumuzda tıpta uzmanlık, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretim türü olarak kabul edilmektedir. Tıpta uzmanlık, aynı zamanda bir lisans üstü eğitim sayılmaktadır.
Diğer yandan, yardımcı doçentliğe atanmak ve keza doçentlik sınavına girebilmek için de doktora veya tıpta uzmanlık unvanını kazanmış olma şartı bulunmaktadır. Bu kurallar, her ne kadar yasalarda açıkça ifade edilmemiş olsa da tıpta uzmanlıkla doktora eğitiminin eşit statüde kabul edildiğini göstermektedir.
Başka ülkelerde tez hazırlama zorunluluğu olmasa bile bizim ülkemizde yan dal uzmanlık eğitiminde tez hazırlama zorunluluğunun bulunması gerekir. Zira bizde tıpta uzmanlık (ana dal veya yan dal farkı gözetmeksizin) doktoraya eşdeğer sayılmaktadır. Tezsiz doktora ise zaten doktora değildir.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?