Tıbbi komplikasyonun hukuki sorumluluğu ve Adli Tıp Kurumu’nun tutumu

Yazan Dr. Erkin Göçmen
5 Aralık 2015   |    5 Ekim 2021    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Üye Yazıları Print

adli-tip-labaratuvarBu yazımızda İzmir’de bir mahkemede görülen ve kalça protezi ameliyatı sonrasında geliştiği iddia edilen tıbbi uygulama hatasına bağlı tazminat davası sırasında alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun raporundan söz etmek istiyoruz. Olaya ilişkin olarak doktorun kusurunun mevcut olup olmadığının değerlendirildiği bu rapor, esasen son yıllarda sıkça uygulanan kalça protezi ameliyatları konusunda Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun yaklaşımını ortaya koyması bakımından ve daha da önemlisi komplikasyon-kusur ayrımında Adli Tıp’ın yeni teamülünün anlaşılması bakımından önem taşıyor.

Bu vakada sağ kalçada ağrı şikayetiyle bir özel hastaneye başvuran 56 yaşındaki kadın hastanın yapılan muayene ve tetkiklerinde koksartroz tespit edilmiş ve kendisine sağ total kalça protezi ameliyatı yapılmıştır. Adli Tıp bu vakada, hastaya tatbik edilen cerrahi yöntemin koksartroz için yapılan cerrahi girişimler arasında bulunduğunu belirttikten sonra bu tür ameliyatların akabinde hastaki klinik şikayetlere neden olan bulgularda tam düzelme olmayabileceğinin de altını çizmiştir.

Ancak bu vakada ameliyat sonrasında hastada periprostetik nondeplase asetebulum kırığı meydana gelmiştir. Bu olayda davacı hasta, gelişen kırık ve kırık sonrasındaki tavsiyelerinde doktorun hatalı olduğunu iddia etmiştir. Adli Tıp bu tür ameliyatlardan sonra periprostetik nondeplase asetebulum kırığının ortaya çıkmasını, herhangi bir tıbbi kusur yada ihmalden kaynaklanmayan “komplikasyon” olarak nitelendirmiştir. Bu bakımdan kırığın oluşmasında ameliyatı uygulayan doktor kusurlu sayılmamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin ‘Adli Tıp’ kararı hak arama özgürlüğünü kısıtlıyor!

Adli Tıp’a göre, ortopedi ve travmatoloji uzmanı doktor, postop erken dönemde bu komplikasyonu fark etmiştir. Nitekim, postop erken dönemde çekilen grafilerde kalçanın sublukse olduğu da dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Adli Tıp, bu aşamaya kadar doktorda bir kusur görmemekle beraber, ameliyat sonrasında kırığın kaynaması beklenmeden erken revizyon ameliyatı yapılması gerektiğinin de altını çizmiştir.

Fakat bu vakada doktor hastaya 1,5 ay süreyle ayağının üstüne basmamasını ve üzerine yüklenememesini söyleyerek evine göndermiş, epikirizinde ise şifa ile taburcu olduğunu yazmış ve asetabulum kırığından ise hiç söz edilmemiştir.

Bu nedenle Adli Tıp hekimi, erken revizyon ameliyatı yapmaması veya bunun yapılabilmesi için hastayı yönlendirmemesini hatalı bulmuş ve neticede komplikasyon yönetiminin uygun olmadığı nedeniyle doktoru kusurlu saymıştır.

Tıbbi ceza davalarında resmi bilirkişilik mercileri nelerdir?

Bu vakada Adli Tıp hastada gelişen periprostetik nondeplase asetebulum kırığının komplikasyon olduğunu ancak bunun bir tıbbi kusur yada ihmalden kaynaklanmayan “komplikasyon” olduğunu ifade etmiştir. Bir diğer anlatımla sadece komplikasyon demekle yetinmemiş, komplikasyonun bir kusur veya ihmalle ilişkili olmadığını da vurgulayarak bu aşamaya kadar hekimin sorumlu olmayacağı yönünde görüş bildirmiştir.

Diğer yandan Adli Tıp Kurulu, komplikasyonun ortaya çıkmasından sonra bunun yönetiminin de kusurlu olmaması gerektiği kabulünden hareketle, hastada her ne kadar kusurdan bağımsız bir komplikasyon geliştiğini kabul etmiş olsa da sonrasındaki süreçte erken revizyon ameliyatının tatbik edilmemiş olmasını veya hastanın bu amaçla başka bir merkeze yönlendirilmemiş olmasını kusur olarak nitelendirmiştir.

İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr

. Av. Erkin Göçmen’i Twitter’da takip etmek için tıklayın >

. Av. Erkin Göçmen’i Facebook’ta takip etmek için tıklayın >

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla