Son 20 yılın rakamlarına göre Türkiye’de sezaryen oranlarının neredeyse 3 kata yakın artış gösterdi. Aslında bu artış sadece Türkiye’de değil, dünyada da benzer oranlarda. 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, doğuda kırsal alanda yüzde 8 olan sezaryen oranları, batıda özellikle İstanbul, Batı Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerinde yüzde 80’e varıyor. En güncel rakamlara göre; Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre 2015 yılında sezaryen oranları %37 olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden üç önemli isim; Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Dr. Meltem Çam, Dr. Zeynep Yılmaz ve Dr. Nuri Ceydeli günümüzün değişen hayat koşullarının kadınları normal doğumdan uzaklaştırabildiğini belirterek “Bu artışta tıbbi, yasal ve psikososyal faktörlerin etkisi var. Sezaryen, zaman içinde değişen anestezi ve cerrahi yöntemlerle birlikte normal doğuma göre daha güvenli gibi algılanıyor.
Tabii anne adayları ağrıyla ilgili korkular, normal doğum sonrası olabilecek idrar ve gaita kaçırma problemleri, genital organlarda bozulma olabileceği düşünceleri ve bebeğin normal doğumda zarar görebileceğine dair endişeler nedeniyle sezaryenle doğuma yönelebiliyorlar. Annenin isteği ile sezaryenin tüm boyutlarının tartışılması önemli. Anne ve bebek için tıbbi olarak gerekli hallerde sezaryen mutlaka uygulanmalı.
Öte yandan annenin sezaryen konusunda bilgilendirilmesi, risklerin anlatılması; korkuları varsa psikolojik destek sağlanması ama her şeye rağmen sezaryen istiyorsa anne isteğine saygı gösterilmesi gerekir. Hekim anneyi sezaryene yönlendirmemeli ve tıbbi bir gerekçe olmadıkça her zaman normal doğumdan yana olmalıdır” dedi.
Rahim bütünlüğünün cerrahi olarak daha önce bozulduğu durumlarda sezaryenin tercih edilebileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Dr. Meltem Çam, Dr. Zeynep Yılmaz ve Dr. Nuri Ceydeli, “Daha önce sezaryenle doğum, çoğul gebelikler, iri bebek (4 kg’dan büyükse), bebeğin anne karnında ters duruşu, bebeğin plasentasının önde olduğu durumlarda da sezaryen doğum önerilir.
Organ yaralanması (Mesane veya bağırsak), enfeksiyon, kanama ya da rahim içinde plasenta parçalarının kalması gibi durumları ise sezaryenin olası komplikasyonları olarak sıralayabiliriz. Normal doğum korkusunu eğitimle yenmek mümkün. Gebelerin doğum süreci ile ilgili bilgi eksikliğinin giderilmesi, gebe okullarının yaygınlaştırılması, ağrısız doğumun teşvik edilmesi, gebelik boyunca psikolojik destek sağlanması gerekir. Bu noktada gebe ile birlikte yakın çevresinin de bilgilendirilip sürece dahil edilmesi önemli” açıklamasında bulunarak sezeryan ve normal doğumun avantajlarını ise şöyle sıraladılar:
Her yöntemin dezavantajları olduğu kadar avantajları var. Sezaryenin avantajlarını ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Sezaryen oranları azalmadı! Doğum yapanlar özel hastanelere gitti
Normal doğumda beklenen kanama, sezaryene göre biraz daha fazla olsa da normal doğum bu işin fizyolojik açıdan doğal olanıdır. Avantajlarını sıralayacak olursak şunların altını çizebiliriz:
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?