Her yaş gurubunda yaşanabilen işitme kaybı farklı nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. “İletim tipi işitme kaybı” denilen işitme kayıpları dış kulak yolunda kir, iltihap ya da dış kulak yolunun kapalı ya da dar olmasından kaynaklanabilmektedir. Orta kulak iltihabı, sıvı birikimi, kulak zarı yırtılması, orta kulaktaki kemik sistemde herhangi bir sorun da iletim tipi işitme kayıplarına neden olmaktadır. “Sensorinöral işitme kaybı” adı verilen işitme kayıpları ise daha çok iç kulak veya işitme sinirindeki sorunlarla ortaya çıkan işitme kayıplarıdır. Doğuştan olan işitme kayıpları daha çok bu tip işitme kayıpları arasında yer almaktadır.
Erişkin dönemde yaşanan işitme kayıpları daha sık olarak orta kulak iltihaplanmaları ve bu iltihaplanmaların kalıntıları ile otoskleroz denilen kulak kireçlenmelerinden kaynaklanmaktadır. Bunların yanında farklı nedenlerle gelişen tek ya da çift taraflı işitme siniri sorunları da erişkinlerde işitme kayıplarına neden olabilmektedir. Daha çok 35 yaşından sonra ortaya çıkan ve işitme kaybına neden olan kulak kireçlenmelerinin (otoskleroz) görülme sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. Kulak kireçlenmelerinin oluşmasında östrojen hormonunun önemli etkisi kanıtlanmış olup bu hastalığın gebelikte görülme sıklığı daha fazla yaşanmaktadır.
Çocukluk çağında görülen işitme kayıplarının en sık sebebi orta kulak veya sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olarak gelişen seroz otitis media denilen orta kulakta sıvı birikmesinden kaynaklanmaktadır. Söylenenleri tekrarlatan çocukların işitme kontrolünden geçirilmesi erken tanı bakımından anne babaların dikkat etmesi gereken konuların başında gelmektedir. Viral enfeksiyonlar ve alerjilerin daha fazla görüldüğü bahar aylarında ve bakteriyal enfeksiyonların arttığı kış aylarında orta kulak enfeksiyonları ve sıvı birikimleri daha fazla yaşanmaktadır. Enfeksiyon süresi ve sıklığının artması çocukta gelişen işitme kaybı ve süresinin uzamasına neden olmaktadır.
Kulak enfeksiyonlarının en sık belirtisi olan kulak ağrısı geçse bile kulak içinde sıvı birikiminin devam edip etmediğinin kontrolünün yaptırılması, ileriye dönük kulakla ilgili kalıcı işitme kaybı hasarının önüne geçme açısından önemlidir. Böylece işitme kaybından dolayı çocukların eğitim ve sosyal hayatta yaşayabilecekleri sorunların önüne geçmekte mümkün olmaktadır. Yaşlılarda yaşanan işitme kayıpları ise daha çok iç kulakta ve işitme sinirindeki dokuların yaşlanmasına bağlıdır. Genelde uygun bir işitme cihazı kullanımı ile hasta günlük hayatını rahatlatacak bir işitme seviyesine ulaşmaktadır.
İşitme kayıplarında erken tanı ve tedavi yöntemleri olumlu sonuçlar vermektedir. Doğumsal işitme kayıpları, erken yaşta geçirilen havale veya viral enfeksiyonlara bağlı gelişen sinirsel tipte işitme kayıplarının genellikle geri dönüşümü olmamaktadır. Bununla birlikte erken tanı ve tedaviyle işitme cihazı ve koklear implant yani iç kulağa biyonik kulak yerleştirme işlemiyle çocuğun günlük hayatını sürdürebilmesini sağlayacak bir işitmeye ulaşması sağlanır. Müdahale edilmeyen işitme azlığına ilerleyen zamanda konuşma bozuklukları da eklenmektedir.
Her yeni doğan bebeğin otoakustik emisyon adı verilen objektif tarama testinden ve ihtiyaç halinde BERA denilen objektif tanı testinden geçirilmesi erken teşhis açısından ihmal edilmemelidir. İşitme kaybı belirlenen çocukların işitsel takiplerinin yapılması, erkenden çift taraflı işitme cihazı uygulanması, eğitimlerine bir an önce başlanması ve ileri derece kayıplarda zaman kaybetmeden koklear implant ameliyatı uygulanması önemlidir. Çocuğun konuşmayı öğrenme yaşının en aktif olduğu 6 yaşına kadarki dönemde duymaması konuşmasını da etkilemektedir. Müdahale edilmeyip konuşmayı öğrenemeyen bu çocukların, duyduğunu öğrenip konuşmaya çevirmesi için de geç kalınmış olur.
İşitme kayıplarının tedavisi yaşanan rahatsızlığa göre değişebildiği için öncelikle işitme kaybına neden olan sorun belirlenmelidir. Kulakta tıkanıklıktan kaynaklanan işitme kayıpları kulak kirinin temizlenmesiyle giderilebilmektedir. Dış kulak yolunu tıkayan kemik veya yumuşak doku oluşması durumlarında ise genellikle küçük cerrahi girişimler yeterli olmaktadır. Orta kulakta sıvı varsa; ilaç tedavisi ya da ventilasyon tüpü tedavisi uygulanmaktadır. Doğuştan iç kulak veya işitme sinirindeki sorunlardan kaynaklanan işitme kayıplarında; erken dönemde işitme cihazı takılması, ilerleyen dönemlerde ise biyonik kulak ameliyatları olumlu sonuçlar vermektedir.
Çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar sonrası erişkin dönemde kulak zarı delinmesi ve akıntı ile birlikte işitme kayıpları görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda kulak zarının onarılması ve orta kulaktaki enfeksiyonun temizlenmesine yönelik cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Kulak kireçlenmesinden kaynaklanan işitme azlıklarında kaybın derecesine ve hastanın isteğine göre cerrahi işlemler veya işitme cihazı kullanılması önerilmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?