Sağlıkta tasarruf olamayacağının herkesçe kabul edildiğini vurgulayan Saydan, ilaçta temel sorunun düşük belirlenen Avro kuru olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “İlaçta, 1 (bir) Avro değeri 2,6934 TL olarak uygulanıyor. Ülkemizdeki güncel avro kurunun 6,5 lira civarında olduğu gözönünde bulundurulduğunda özellikle ithal ilaçların ülkemize girişinde firmaların neden isteksiz davrandığı ve zorlandığı çok net şekilde anlaşılacaktır.
Yerli ilaç sanayimizde ilaç etken maddeleri yurt dışı kaynaklı tedarik edilmekte ve avrodan etkilenmektedir. Tedarik sorununa rağmen eczacılarımız ürünü temin etmeye çalışılmaktadır. Bugün eczanelerimiz enjektörleri, şeker ölçüm striplerini, insülin enjektör uçlarını zararına da olsa vatandaşına vermektedir. Bu yüzden yeni yıl beklenilmeden avro kurundaki gerekli güncelleme bir an önce yapılmalı ve yürürlüğe konulmalıdır.”
Bazı ilaçların son derece sınırlı sayıda eczanelere ulaştığını vurgulayan Ecz. Nurten Saydan, ağrı kesici gibi bazı ilaçların eczaneler dışında satılmaya başlamasından endişe ettiklerini kaydetti. Ağrı kesici bir ilaca ulaşmakta sıkıntı duyulmasını eleştiren Saydan, bu ilaç üreticisine çağrıda da bulunarak, “İlacın üreticisi firmaya sormak istiyoruz; kozmetik amaçlı kullanılan pişik kremlerinin üretim ve satışının arttırılması için gösterilen performans niçin bu ağrı kesici ilaç için gösterilemiyor?” dedi.
Saydan, kış mevsiminin yaklaşması nedeniyle grip aşısına yönelik bir değerlendirme de yaparak, bu aşının eczanelere erişiminde sıkıntılar gözlendiğini, özellikle risk grubundaki kişilere aşının yapılması için tedarik sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Saydan, “Vatandaşlarımız grip salgını gelmeden kendilerini korumaya almak için, aşılarını reçetelendirip eczanelerimize geliyorlar ama aşıların tedarikinde sorun yaşıyoruz. Bu durum biz eczacılardan kaynaklanmıyor. Yetkililerin bir an önce bu soruna çözüm getirmeleri gerekiyor” dedi. Saydan, Türkiye’deki aşı karşıtlığındaki artışa da değinerek, 2014’te aşı yaptırmayan aile sayısının 1370 iken, bu sayının 2017 sonunda 23 bini aştığını hatırlatarak, aşının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini savundu.
TEİS Başkanı Nurten Saydan, eczane ekonomilerini olumsuz etkileyen unsurlardan birinin de depocuların vadeleri kısaltması olduğunu belirterek, normalde 90 günlere varan vadelerin depocular tarafından 1 ay ve bazı durumlarda 15 güne kadar kısaltıldığını kaydetti. Nurten Saydan, geri ödeme kuruluşu SGK’nın ilaç ve ürünlere göre değişmekle birlikte genelde 90 günde ödeme yaptığını hatırlatarak, normal şartlar altında, üretici, depocu ve eczanelerin aralarında bu süreye uyumlu vadeler belirlediklerini kaydetti.
Buna karşılık son dönemde depocuların bu vadeleri bozarak daha kısa süreli satışlar yapmaya başladığını belirten Saydan, “Zaten kendi sermayeleri ile hizmet vermeye çalışan, devamlı işletme giderleri yükselen eczanelerimiz oldukça müşkül durumdadır. Ülkemizin topyekûn bir ekonomik mücadele ortamına girdiği bu dönemde ecza depolarının hükümetimizin aldığı kararları göz ardı ederek ilaç alım koşulları değişmediği halde bizlere uygulanan vadeleri neden kısalttıklarına anlam verememekteyiz. Konuyla ilgili olarak Bakanlığımızın devreye girmesini, meslektaşlarımızı iflasa kadar sürükleyecek olan bu yanlış uygulamadan ecza depolarını vazgeçirmesini talep ediyoruz” dedi.
Eczane ekonomilerini olumsuz etkilemesi yanında, genel olarak sağlık maliyetine artırıcı bir uygulamanın hastanelerden ilaç satışı olduğunu kaydeden Saydan, “Günübirlik tedavi” adı altında sağlık hizmet sunumu ve ilaç verilmesinin maliyeti artırıcı bir uygulama olduğunu savundu.
Saydan, “Hastanelerde ya ayaktan ya da yatarak tedavi bulunur. Bu sisteme göre kamuya ait hastanelerde vatandaşlarımıza ilaçlar doğrudan uygulanmaya başlandı. Hatta durum kilosu az hastadan artan ilaç miktarının, kilolu hastaya verileceği söylemine kadar uzandı. Hastanelerde elbette ilaç olur ama kamu hastaneleri ilaç ticareti yapmaz. Daha önceden de tecrübe edildiği üzere devlete ve vatandaşa bu yöntemin bedeli ağır olur. Hastaneler ilaç temin edemez duruma gelir. Kamuya tasarruf sağlamayan, hastanelerin ekonomik yapısını bozan, hastaların ilaca erişiminde sorun yaşatan ‘Günübirlik Tedavi’ uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir” diye konuştu.
Nurten Saydan, ilaç tedarikinde ve ilaca erişimdeki olası zorluklara karşı bir dizi önlem önerdiklerini de belirterek bunları; Avro kurunun yıl sonu beklenilmeden yeniden güncellenmesi, eczaneler arası ilaç takasının kapsamının genişletilmesi, ilaçların ticari adları yerine etken maddeleriyle reçete edilmesi ve halkın eşdeğer ilaç konusunda daha fazla bilgilendirilmesi olarak sıraladı.
Nurten Saydan, TİTCK uygulamasında bir eczanede olmayan ilacın yakın bir eczaneden takas edilebildiğini ancak bunun sadece il içinde mümkün olduğunu belirterek, kapsamın genişletilmesi ve iller arası takasın da mümkün hale getirilmesini talep ettiklerini açıkladı. Saydan, “Bulunamayan ilaç deniyor, TİTCK kayıtlara bakıyor ve ilaç piyasada var. Ancak farklı farklı illerde. İlacın bulunabiliyor olması, talep edenin eline ulaşmasıdır. İlaç diyelim İstanbul’da var ama Artvin’de talep edildiğinde orada yok. İller arası takas da serbest bırakılmalı, kendi ilinde yoksa, yakın bir ilden de takas yapılabilmeli.
Yıl sonunun yaklaşıyor olması nedeniyle depolardan tevzi olarak gönderilmeye başlanan ilaçlar önümüzdeki aylarda ilaç sıkıntılarının kötü habercisi olarak görünmektedir. Yıl sonunda ilaç sıkıntısı yaşanmaması, piyasada bulunan ilaçların efektif kullanımının sağlanması için iller arası takas yasağının kaldırılması gerekmektedir” dedi.
Eczanelerin ilaç fiyatlarında gerçek Avro değeri uygulanmaması nedeniyle değer zinciri içinde karlılığı düşen son nokta olduğunu hatırlatan Nurten Saydan, “Artan faizler nedeniyle vadeleri kısıtlananlar eczacılardır, Kamu Kurum İskontosunu uygulamayan firmalara yaptırım uygulanmadığı için onlarca kalem ürünü zarar ederek satan eczacılardır, ilaç dışı ürünler ve mamalar döviz kuru değişiminden çok daha fazla oranda zam alırken stoklarındaki ürünleri Aralık ayında yüzde 60’a varan fiyat düşüşleri ile zarar ederek satmak zorunda olan yine eczacılardır” diye konuştu.
Yıllardır ilaçların ticari isimleri yerine etken maddeleriyle reçete edilmesini savunduklarını belirten TEİS Başkanı Saydan, sözlerini şöyle noktaladı: “İlacın ne olduğu ve ne olmadığı herkese iyi anlatılmalıdır. Gerçek ilaç harcamasının görülmesi ve ödeme planının ona göre yapılabilmesi için reçetelerin etkin madde ile yazılması şartının getirilmesi gerekmektedir. Çünkü ilacın etkisi ticari isminden değil, etkin maddesinden gelmektedir. Böyle bir uygulama, ülkemiz için Milli ve Yerli ilaç politikamızın oluşturulmasında etkili olacak ve ilaç için bütçemizden dış ülkelere aktarılan para azalacaktır”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?