Tarama testleri kolorektal kanserin önlenmesinde büyük önem taşıyor

Yazan Hatice Pala Kaya
4 Mart 2024   |    21 Ağustos 2024    |   Kategori: Güncel / Literatür, Sağlık Gündemi Print

Dünyada en sık görülen 3. ancak akciğer kanserinden sonra 2. sıklıkta ölüm nedeni olan kolorektal kanserin erken teşhis halinde tedavisinde büyük ilerleme sağlandığı, bu nedenle hem hastaların bilinçlenmesi, hem de tarama programları ile tedavide başarının büyük oranda artacağı vurgulandı. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Kanserle Dans Derneği işbirliğinde ‘1-31 Mart Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı’ kapsamında Ankara’da basın toplantısı düzenlendi. Dernek üyeleri, kanser konusunda bilincin artması ve tarama programlarının önemine dikkati çektiler.

Prof. Dr. Karadurmuş: İleri evrelerde dahi kaliteli yaşam mümkün

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, kanser tedavisinde sağlanan ilerlemenin çok önemli düzeye geldiğini, artık insanların aklına mutlaka ölümün gelmemesi gerektiğini vurguladı.

“Kanser önlenebilir, erken evrelerde şifa yani kür sağlanabilir. İleri evrelerde ise yine uzun ve kaliteli, sağlıklı yaşam süreleri elde edilebilir” diyen Prof. Dr. Karadurmuş, bu yorumunun kolorektal kanserler için de geçerli olduğunun altını çizdi. Kolorektal kanserin şu anda dünyada en sık görülen 3. en ölümcül ise 2. kanser türü olduğunu belirten Prof. Dr. Karadurmuş, bu nedenle farkındalığın önemine dikkati çekti.

Kolorektal kanserlerin belirtileri, teşhisi ve güncel tedavi seçenekleri

Kolon kanserindeki olgularda yüzde 15 oranında aile öyküsü gördüklerini, bunun yanında hareketsiz yaşam, obezite, sigara, hazır gıda tüketimi, yağlı gıdaların etkisiyle sadece ileri yaşlarda değil, sıklıkla 20’li, 30’lu, 40’lı yaşlarda da hastalığın ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Karadurmuş, taramaların önemine işaret etti.

Prof. Dr. Karadurmuş, “Ülkemizde de artık Sağlık Bakanlığı’nın her yönüyle karşıladığı tarama metotları var. Taramakla önlenebilen üç kanser türünden biri kolon kanseri. Eskiden kolon kanseriyle ilgili tarama metotlarına zor ulaşılabilirdi. 50’li yaşlardan sonra önerilirdi ama gelişmeler şunu gösterdi; herkes, ailesinde hiçbir öykü olmasın, kilosu zayıf ya da şişman olsun ama herkes kolon kanseri için orta risklidir. Yani kolon kanseri kapının hemen ardındaki en büyük kanser adayıdır. Dünya bu nedenle 45 yaşın üstündeki herkese tarama önerisi değil, tarama zorunluluğu getirmiştir. Ve bu taramayla insanların kolon kanserinden korunması, kanser olmadan bir polipin çıkarılması veya kansere yönelik bir riski varsa bunun gerçekten ortaya konularak gelecekte kader değil de önlenebilir bir rahatsızlık haline gelmesi mümkündür” dedi.

Prof. Dr. Karadurmuş, hastaların kolonoskopi işlemine erişiminin artması amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından genel cerrahların da kolonoskopi ve endoskopi yapabilmesi için çalışmalar yürütüldüğünü, yılda bir kez yapılacak gitada gizli kan varlığı testlerinin de erken tanı alınmasında etkili sonuç vereceğini anlattı.

Prof. Dr. Şendur: Kolonoskopi kolorektal kanser teşhisinde altın standart

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği YK Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur da herkesin ama özellikle aile öyküsü olan kişilerin tarama programlarına alınmasının önemine dikkat çekerken, tarama programlarının geniş bir bakışla planlanması gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Şendur, “Kolorektal kanserde 45 yaşından itibaren risk ivmelendiği için 45 yaş ve üzerindeki tüm bireylerin kanser taramaları açısından değerlendirilmesi gerektiğini biliyoruz. Ülkemizde de 50 ve 60 yaşında iki kez on yılda bir kolonoskopi tarama yöntemiyle risksiz, sağlıklı bireylerin kanser taraması açısından değerlendirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Tüm dünyada bu yaş, 45 yaş ve üzerine çekildi. 45 yaşından itibaren başta kolonoskopi olmak üzere birçok kanser tarama yöntemleri ile sağlıklı bireylerin taranması gerekiyor. Eğer ailenizde, özellikle birinci derece akrabanızda kolorektal kanser öyküsü varsa ve bu kişi erken kolorektal kanser tanısı almışsa veya bu kişide bilinen bir genetik geçiş öyküsü varsa, siz sağlıklı da olsanız, kolorektal kanser tarama yaşınız hekiminiz tarafından aile riskinize özel, size özel bireyselleştirilerek, daha erken yaşlardan itibaren kolorektal kanser taramasına tabii tutulmanız gerekiyor” dedi.

Ailede kolorektal kanser veya polip öyküsü ve inflamatuar barsak hastalığı gibi durumların da risk faktörlerinden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şendur, inflamatuar barsak hastalıklarının özellikle genç yaşlarda çok sık görüldüğünü, bu öyküye sahip kişilerin tanı aldıktan 10 yıl sonra düzenli olarak kolon kanseri açısından taranması gerektiğini kaydetti.

Tarama testlerinin kolorektal kanserin önlenmesinde büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, “Testlerden korkmayın. Birçok kişi, bağırsakları temizlemek için bir gün önce güçlü bir müshil almayı da içeren kolonoskopi hazırlığı nedeniyle ertelenir. Ancak kolonoskopi kolorektal kanserlerin teşhisinde altın standart olarak kabul ediliyor ve hayat kurtarıyor” diye konuştu.

Doç. Dr. İmamoğlu: Yeni nesil tedavi seçenekleri ile başarı oranları artıyor

Kolon kanserinin tedavisinde kullanılan ilaçlara yönelik olarak bilgi veren Doç. Dr. Gökşen İnanç İmamoğlu da erken evrede yakalanan kolon kanserlerinde tamamen iyileşmenin mümkün olduğunun altını çizdi. Metastatik evrede dahi önemli sonuçlar elde ettiklerini anlatan Doç. Dr. İmamoğlu, “Gerek hedefe yönelik, akıllı ilaç dediğimiz tedavilerde, gerekse kemoterapideki gelişmelerle oldukça iyi sonuçlar elde ediyoruz ve gün geçtikçe hastaların yaşam sürelerini uzatabiliyoruz. Ayrıca son yıllarda genomik incelemeler sayesinde kanseri daha iyi tanıyoruz ve her hastanın kanserinin aynı olmadığını biliyoruz. Gelecekte de her hastanın içerdiği farklı genetik şifreye göre düzenlenmiş kişiye özel tedavilerden, günümüzde her hastaya uygulanan aynı klasik onkolojik tedavilere göre daha iyi sonuçlar alabileceğimizin umudu içindeyiz” dedi.

Kemoterapi ile birlikte damardan ya da ağızdan alınan yenilikçi ilaçlar bulunduğunu, gün geçtikçe başarıların arttığını belirten Doç. Dr. İmamoğlu, “Hedefleyici ajanlar, immünoterapiler ve kemoterapiler kolon kanserinde yaşamı uzatan, sağ kalımı ve yaşam kalitesini düzelten tedavi ajanları olarak dikkat çekmekte ve gelişmelere de son derece açık” değerlendirmesinde bulundu.

Gürkan: Hiçbir rahatsızlığım yok demeyin, herkesin elinde mutlaka kolonoskopisi olmalı

Toplumda kolorektal kanserlere ilişkin farkındalığın artırılmasının çok önemli olduğuna işaret eden Kanserle Dans Derneği Başkanı Sevil Gürkan, kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen kolon kanserinin önlenebilir, teşhis edilebilir ve tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu vurguladı.

Sevil Gürkan, kanserle ilgili bilincin artması, hastalara destek olunması amacıyla farkındalık çalışmaları yürüttüklerini belirterek, 25 farklı ilde çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiklerini kaydetti. Dev bir şişme kolon maketi hazırladıklarını ve insanların görerek bilgilerinin artırılmasına ilişkin çeşitli araçlar kullandıklarını vurgulayan Gürkan, “Ben de çok nadir görülen bir kanser türünü erken tanı sayesinde atlattım ama ben de kolonoskopimi yaptırdım. Lütfen hiçbir rahatsızlığım yok demeyin, herkesin elinde mutlaka bir kolonoskopisinin olması lazım. Bir rahatsızlığı olduğu zaman, benim 50 yaşındayken kolonum bu haldeydi demesi için” diye konuştu.

“Ne kadar sürem kaldı doktor” sorusuna yanıt verilmemeli

Basın toplantısının soru-cevap bölümünde, tanı alan hastaların ilk sorularından biri olan “ne kadar süre yaşarım” sorusu da gündeme geldi. Hastaların hemen hepsinin internetten yaşam sürelerine ilişkin bilgi sorguladığını belirten Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, “Hiçbir medikal onkolog bu rakamları hastasına zikretmez. Sebebi şudur; ortalamadır, bu 20 ay 2 ay da olabilir, 20 yıl da olabilir. Dolayısıyla rakamları konuşmak hiçbir zaman gerçeği yansıtmaz” dedi.

Prof. Dr. Karadurmuş, bir süre işaret edildiğinde hastaların o süreye odaklandığını ve tedavinin de başarısının azaldığını belirterek, “Her hastamız, hastalığının yaygınlığından bağımsız “bu bende farklı seyredebilir çünkü tedaviler çok gelişti diye düşünmeli” diye konuştu.

“Bu önemli bir soru, aynı zamanda tuzak bir soru” diyen Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur da “Hastalara, ‘sizi multidisipliner bir ekip olarak tedavi edeceğiz ama siz rakamdan ibaret değilsiniz. Bu bir tedavi yolculuğu ve bu tedavi yolculuğunda en önemli kriter, biz bu yolculukta başından sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hem sizin hem de bizim motivasyonumuzu azaltacak bu sorudan kaçınalım’ yanıtını veriyorum. Motivasyonumuzu azaltan bir sorudur rakamlar, tedavinin o kadar ilerlediği, hiç ameliyat olamayacak, kür olamayacak dediğiniz metastatik hastanın bile akıllı ilaçlarla, kemoterapilerle dramatik yanıt verip, o metastatik odağı bile çıkardığımız ve uzun yıllar takip ettiğimiz birçok hasta örneği ile her gün karşılaşıyoruz. Bu bir tuzak soru, o nedenle de biz bu tuzak sorudan uzak durmaya çalışıyoruz” dedi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla