Tam gün torba yasası diye anılan yasa uzun süren yasalaşma sürecinden sonra TBMM 2.1.2014 tarihinde kabul edildi. Üç yıldır devam eden hekimlerin çalışma şartları ile ilgili karmaşa bu torba yasa ile çözülmediği gibi yeni karmaşalara da sebep olacak gibi görülmektedir. Uzun süre gündemde olmasına rağmen taraflarla yeterince tartışılmayan ve yapılan eleştirileri dikkate almayan tutumlar sonrası yasa TBMM de kabul edildi. Görünen o ki, var olan sorunları iyi niyetle çözme yaklaşımı taşımayan bir süreç sonrası yasalaşan yeni torba yasa; sorunları çözmediği gibi yeni sorunlara da neden olacaktır.
Bu yazıda; birçok maddesi olan ve birçok konuda değişiklik yapan yasanın özellikle hekimlik anlayışı tartışılacak ve hekimin çalışma hayatı ile ilgili oluşturacağı sorunlar ele alınacaktır. Bu sorunlar üç başlıkta toplanabilir.
1- Öğretim üyelerinin mesai dışında özel hastanelerde çalışmasına izin veren düzenleme.
2- Aile hekimlerinin işyeri hekimliği yapabilmesi ve nöbet tutması.
3- İşyeri hekimliği uygulaması.
Öğretim Üyelerinin Mesai Dışında Özel Hastanelerde Çalışmasına İzin Veren Düzenleme
Yeni torba yasa ile öğretim üyesi hekimler dahil olmak üzere tüm Kamuda çalışan hekimlerin muayenehane açması yasaklandı ve öğretim üyesi hekimlerin özel hastanede mesai sonrası çalışması ile ilgili düzenleme yapıldı.
Bilindiği gibi doktorların muayenehane açması ile ilgili kısıtlama ve tartışma 2010 yılında başladı. Kamuda çalışan doktorlara muayenehane açması yasaklandı. Daha sonra Anayasa mahkemesi öğretim üyelerine kısıtlama getiren düzenlemeyi iptal etti. Böylece Kamuda çalışan hekimlerin muayenehane açması yasaklanır iken,Kamu Üniversitelerinde çalışan öğretim üyeleri muayenehane açabildi. Hekimler arasında eşitsizlik olarak değerlendirilen bu durum, uygulamada da tartışmalara sebep oldu. O günden beri tartışma devam etmektedir.
Yeni “Torba Yasası” ile tartışma yeni boyuta taşındı ve Kamuda çalışan öğretim üyelerine muayenehane açma yasaklar iken, özel hastanelerde çalışma hakkı(!) verildi bu yeni tartışmalara neden oldu.
Muayenehane açmak 1930 yılında kabul edilen 1219 sayılı yasa ile hekime hak olarak verilmiştir.1219 sayılı yasada “hekim muayenehanesinde ve evinde hasta bakabilir” demektedir. Burada muayenehane açmak; meslek uygulamasının bir parçası ve mesleki bir hak olarak kabul edilmiştir. Yıllarca Türkiye’de ve Dünyada da böyle kabul edilmiştir. Hekimlik tüm Dünya da özel meslek olarak kabul edilmiş, hekimler muayenehane açmış ve muayenehanelerinde hasta bakmıştır.Hasta hekim ilişkisi özel bir ilişki olarak kabul edilmiştir.Hekimin hastasına muayenehanesin özel zaman ayırması sağlanmıştır. Hekimin bağlantısız, özgür ve bireysel olarak mesleğini icra etmesi desteklenmiştir.
Bu nedenlerle eğer Kamuda çalışan hekimin mesai dışında meslek icrasını istiyor iseniz en meşru ve etik olanı muayenehanesinde çalışmasıdır. Diğer tüm çalışma yerleri daha tartışmalı ve karmaşık ilişkilerin olduğu bir durumdur.
Muayenehanelere izin vermez iken, özel hastanede çalışmaya izin vermek yasalara uygun değildir.657 sayılı kanunun 28 maddesi devlet memuru “ticari ve sanayi kuruluşlarında görev alamaz” der. Buna göre öğretim üyeleri ve tüm kamu personeli hem devlet memuru olup, hem de özel hastanelerde herhangi bir statüde çalışamaz. Hal böyle iken hekimin özel hastane de çalışmasına izin vermek, hatta mecbur bırakmak çelişkili bir durumdur.
Bu değişiklikte gerekçeniz nedir? Hekim açığınız mı var, hekimin deneyiminden yararlanmak mı istiyorsunuz. O zaman bırakın hekim muayenehanesinde çalışsın. Neden sadece özel hastanede çalışmasına izin veriyorsunuz. Bu çok makul ve yasal bir çözüm olarak gözükmüyor.Bu durum öğretim üyesini özel hastanelerin kucağına atma yaklaşımıdır. Öğretim üyesini ucuz iş gücü yapmaya ve sermayenin işletmelerinde çalışmaya zorlamaktır. Siz kamuda çalışan hekimin çalışmasına mı karşısınız, yoksa muayenehane de çalışmasına mı karşısınız.
Aile Hekimlerinin çalışması ile ilgili düzenlemeler
Türkiye’de Aile hekimliği AKP Hükümetleri tarafından uygulanmaya konmuş bir hekimlik uygulamasıdır. Dünya da farklı aile hekimliği uygulamaları vardır. Türkiye’deki aile hekimliği uygulaması da çıkarılan kanuna özgüdür. Bu kanunda aile hekiminin görevleri ve çalışma şartları belirtilmiştir. Aile hekimliği kanununda “aile hekiminin başka bir iş yapamayacağı” hükmü var iken yeni “torba yasa” ile işyeri hekimliği yapabilmesine izin verilmesi, nöbet tutma zorunluluğu getirilmesi çelişkili bir durumdur. Bu durum aile hekimliği kanuna ve aile hekimliğinin özüne aykırıdır.
Öncelikle aile hekimine başka bir sağlık kuruluşunda nöbet tutturulması çelişkili bir durumdur. Aile hekimi kendisine kayıtlı kişilere tedavi hizmeti vermekle yükümlüdür ve sürekli bu kişilere görev vermesi gerekmektedir.Aile hekimi kendine kayıtlı kişilerin acil sağlık hizmeti başvurularına karşıda sorumludur.Fakat,başka bir sağlık kuruluşunda nöbet tutması ve kendine kayıtlı olmayan kişilere bakması görev tanımın da yoktur. Acillerde ki sorunu gidermek aile hekimine görevi değildir. Buna başka bir çözüm üretmek gerekir. Aile hekimini acillerde ortaya çıkan hekim açığını kapatma aracı olarak görmek, aile hekiminin esas işine karşı saygısızlıktır. Bu durum gerçekte aile hekimliğine inanılmadığının, önem verilmediğinin ve aile hekimini açık kapatma aracı olarak görüldüğünün göstergesidir.
Aile hekimine işyeri hekimliği yapma yetkisi vermekte aile hekimliği kanuna aykırıdır ve bu durum hem aile hekimliğinin, hem de işyeri hekimliğinin özüne de aykırıdır.
İşyeri hekimliği ile ilgili düzenlemeler
Torba yasa da aile hekimlerine ve kamuda çalışan hekimlere mesai dışında işyeri hekimliği yapma izni verilmekte. Bu durumda işyeri hekimi açığını kapatmak için iyi düşünülmeden, baştan savma yapılan bir düzenleme olarak gözükmektedir.
Bilindiği gibi işyeri hekimliği özel bir hekimlik uygulamasıdır. Yıllardır sorunları vardır ve Türkiye’de gerçek anlamda uygulanmamaktadır.2010 yılında tam gün düzenlemesi adı altında yapılan yasal değişiklikle kamuda çalışan hekimlerin kısmi zamanlı işyeri hekimliği yapması yasaklanmıştı ve bu konuda bir düzenleme yapılacağı söylenmişti. Geçen süre içerisinde bu konuda düzenleme yapılamadı. Şimdi tekrar kamuda çalışan hekimlere ve aile hekimlerine mesai sonrası işyeri hekimliği yapmasına izin verilen değişiklik yapıldı. Bu çözüm ciddiyetsiz, baştan savma bir çözümdür ve işyeri hekimliğini sulandırma girişimi olarak görülmektedir.
İşyeri hekimliği işyeri sağlık hizmetleri açısından bakıldığında aslında son derece önemli bir hekimlik uygulamasıdır. İş sağlığı hizmetleri bir temel sağlık hizmeti uygulamasıdır. Bu nedenle iş sağlığı hizmetleri özel eğitim görmüş hekimler tarafından esas iş olarak yapılacak önemde bir iştir.Bunu mesai sonrası,göstermelik ve yasak savma maksadıyla yapmamak gerekir.Bu tür geçici çözümler iş sağlığına gerçek önemin verilmediğinin göstergesidir.Göstermelik uygulamaların kimseye faydası yoktur. Özellikle de işçilere hiç faydası yoktur. Ayrı bir hekimlik uygulaması olan iş sağlığı hizmetlerini ayrı işyeri hekimleri yapmalıdır.
Ayrıca kamuda çalışan hekimler veya aile hekimleri mesai sonrası bu işyeri hekimliğini nasıl yapacaklar? Hekim için mesai sonrası, çalışan içinde mesai sonrası olacaktır. Mesai sonrası iş yeri hekimliği boş binaya, çalışmayan iş yerinemi yapılacaktır? Tersine, işyeri hekimi çalışanı işin başında, iş ortamında gözlemeli ve değerlendirmelidir. İşyeri hekimliğinin özü de budur.
Tüm bu düzenlemeler; yapılanların mesleksel ve görevsel ilkeler bazında olmadığını göstermektedir. Nasıl bir hekim, nasıl kamu çalışanı, nasıl bir aile hekimi, nasıl bir işyeri hekimi konusunda kalıcı mantıklı düzenlemeler yerine, günlük ilkesiz değişiklikler yapılmaktadır. Bu nedenle sorunlar çözülmemekte hatta yeni sorunlara ortaya çıkmaktadır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
üniversitede öğretim üyesi olup da dışarıda muayyenhane açan yüzlerce dr. var. Hastalar bu dr ların muayyenehanesine giderek vizite parası veriyorlar. Zira hastahanede gerekli teşhis ve tedavi olamadıkları söyleniyor. Kamuda çalışan doktorlar nasıl oluyor da özel muayyenehane açıyorlar? Bu yasak değil mi?yasaksa bu durumu sağlık bakanlığı neden önlemiyor.