Kürtajın hiçbir şekilde bir doğum kontrol yöntemi olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen Türk-Alman Jinekoloji Eğitim Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü: “Hiçbir zaman doğum kontrol amacıyla ‘gebe kalayım, nasıl olsa kürtaj var’ şeklinde düşünülmemeli. Kürtaj, doğum kontrolü olarak benimsenecek bir yöntem değildir. Bu amaçla da kürtaj yapılmamalıdır” dedi.
TAJEV’in Rize’de gerçekleştirdiği ‘Sadece Benim İçin’ adlı sosyal sorumluluk projesinde konuşan Prof. Dr. Ünlü, kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Kürtaj, doğum kontrolü olarak benimsenecek bir yöntem değildir. Bu amaçla da kürtaj yapılmamalıdır. Ancak anne sağlığını ciddi şekilde etkileyen bir takım hastalıklar, annenin çok ciddi kronik hastalıkları, ağır kalp hastalığı gibi nedenlerle kürtaj günümüzde yapılabilmektedir. Bir de bebeğe ait nedenler var. Down sendromu ya da benzer ciddi kalıtımsal hastalıklar geçirmesi gibi. Ancak burada çok ciddi bir nokta var. Hiçbir anne, baba adayı bebeklerinde Down sendromu veya başka bir kalıtımsal hastalık var diye kürtaj yaptırmak zorunda değil. Bu onların takdiridir. Hiçbir kuvvet onları bebeği aldırmak konusunda zorlayamaz, böyle bir zorlama olamaz.”
İşin sosyal boyutunu değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ünlü, ”Geçmişte illegal yollardan düşük yapmak için uğraşanlar olmuştu. Çeşitli ilkel yöntemlerle gebelikten kurtulamaya çalışırken hayatını kaybeden kadınlarımız oldu. Son yıllarda bu oran çok azaldı. Ülkemizde çok iyi bir aile planlaması eğitimi vermeliyiz. Aile planlaması demek ’sizin çocuk sahibi olmanıza engel olalım’ demek değildir. Aile planlaması her çiftin istediği zaman istediği sayıda çocuk sahibi olmasına yardımcı olmaktır. Ülkemizde modern yöntemlerin geliştirilmesi, çiftlere eğitimlerin verilmesi gereklidir. Kürtaj hiçbir zaman aile planlaması yöntemlerinden değildir. Tecavüze uğrayan kişilere bir hekim gözüyle değil, insani açıdan yaklaşılması ve düşüncelerine önem verilmesi gerekir” dedi.
Korku sezaryene yönlendirir
Anne adaylarının doğumu bilmediğini, korktukları için sezaryen olmak istediklerini belirten Prof. Dr. Ünlü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz ona anlatırsak, eğitimini verirsek, korkmaması gerektiğini, doğum sancılarının doğal bir süreç olduğunu anlatır, hekime karşı güvenini sağlarsak normal doğuma daha sıcak bakacaktır. Kadın sağlığı Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Sezaryenle doğum için bebeğin ters gelmesi, bebeğin eşinin doğum kanalını kapatması, bebeğin anne karnında kalp atışlarının bozulması direkt sezaryen olgusudur. Ülkemizde de sezaryen oranlarının bütün dünya ile birlikte arttığını görüyoruz. Dünyada da böyle bir trend var. Biz bu oranların düşürülmesi ve normal doğumun teşvik edilmesi yönünde çalışma içerisindeyiz.”
Anne ve baba adaylarına eğitim verilmeli
Anne baba adaylarının bilinçlendirilerek, doğum eğitiminin verilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ünlü, “Anne adayı doğumun nasıl bir şey olduğunu bilmediği için korkarak sezaryen olmak istiyor. Biz ona anlatırsak, eğitimini verirsek, korkmaması gerektiğini, doğum sancılarının doğal bir süreç olduğunu anlatır, hekime karşı güvenini sağlarsak normal doğuma daha sıcak bakacak. Bu konuda biz hekimler de suçluyuz. Yeterince bunun eğitimini vermiyoruz. Anne adayı geldiği zaman direkt muayene ve ilaçlarını verip bir ay sonra tekrar kontrole çağırıyoruz. Doğum sürecini anlatmak, solunum egzersizleri yapmalarını sağlamak, doğum kursları düzenlemek, toplumu bilinçlendirmek, korku ve streslerini azaltmak normal doğum sayılarını artıracaktır” şeklinde konuştu.
Kadın sağlığı doğacak çocuğun sağlığıyla birlikte ele alınmalı
Kadın sağlığına sadece anne sağlığı olarak bakılamayacağını, doğacak çocuğun sağlığı ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ünlü, şu bilgileri verdi: “Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı, tüm ülkeye yayılmış geniş bir sağlık çalışması var ancak bu sadece bakanlığa bırakılmamalı. Sivil toplum kuruluşlarının bakanlık kontrolünde ve buradan alacakları destek ile eğitim çalışması yapması gerekiyor. Polikliniklerde bir hekime 60-100 arasında hasta düşüyor. Hekimlerin hasta muayeneleri ve kontrolünden dolayı eğitimsel çalışmalara fazla vakti kalmıyor. Bazı bölgelerde kadınlar halen erkek doktorlara gitmeye çekiniyor. Batı illerinde kadınlarımızın doktora gitme oranı çok yüksek. Ancak özellikle doğu illerinde çekinceler başlıyor. Doktora daha az gidiliyor, daha az hizmet alınıyor. Bu da ciddi hastalıkların geç tanımlanmasına neden oluyor. Doktora göre hastanın cinsiyetinin bir önemi yoktur. Anne adayları lütfen anne çocuk sağlığı merkezlerine, doktorlara mutlaka gitsinler. Bir tek tansiyonunu ölçerek bile pek çok kadının hayatını kurtarabiliriz.”
TAJEV tarafından İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen seminere Rize Vali Vekili Hakan Burak Uz, Rize Belediye Başkanı AK Partili Halil Bakırcı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz, Rize İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Tepe ve TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü ile Rize’de görev yapan hekim, ebe ve sağlık çalışanları ile Rize’li kadınlar katıldı.
Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı, Kadın Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Gültekin ise, Türkiye’de adam akıllı doğum kontrol metodu kullananların sayısının %46, kullanmayanların ise %54 olduğunu belirtti. Doç. Dr. Gültekin, “Bu %54 kazara hamile kalıyor. Biz kürtajı bir doğum kontrol metodu olarak mı kullanıyoruz? Ne dedik biz, kanseri de istenmeyen gebeliği de önlemeliyiz. Bu %46 olan doğum kontrol metodu kullanma oranını %100’lere çıkaracağız” dedi.
TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, vakıf olarak Türkiye genelinde 4’üncü toplantılarını Rize’de düzenlediklerini belirterek dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de olduğu gibi sağlık hizmetlerini devletin verdiğini ancak sosyal sorumluluk projelerinin sivil toplum kuruluşları tarafından desteklendiği, kendilerinin de buna hizmet etmeye çalıştığını söyledi. Ünlü, Projede, yarım gün halka yönelik seminer düzenlediklerini, öğleden sonra da sağlık çalışanlarına yönelik eğitim programı gerçekleştirdiklerini ifade etti. TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, projenin önce 2008 yılında Bingöl’de uygulandığını söyledi. Ünlü, vakfın, ülkenin her yerindeki hekimlerin eğitimi ve diğer aktivitelere katılımlarıyla ilgili olarak her türlü çalışma ve çabayı sürdüreceğini belirtti.
Seminer sonrası vatandaşlar, Rize Sağlık İl Müdürlüğü’nün gezici kanser tarama aracında kontrolden geçti. Ayrıca, Rize Devlet Hastanesi’nin ihtiyacı olan bir tıbbi cihaz TAJEV tarafından hastaneye bağışlandı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?