İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) tarafından 7’ncisi düzenlenen Ulusal İSTAHED Aile Hekimliği Kongresi’nde salgın yönetiminde değişiklik yapılması gerektiği vurgulandı. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında, COVID-19 salgınında zorlu bir döneme girildiği vurgulandı. İSTAHED Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur, Türkiye’nin salgın nedeniyle kayıplarının 12 bin kişi dolayında olduğunu hatırlatarak, “Her hafta onlarca sağlık çalışanımızı şehit verdiğimiz ve günlük hasta sayısındaki artışı durduramadığımız, kasım ayında da artık maske, mesafe, temizlik üçlemesi ile ve il Valiliklerinin aldığı çekingen önlemlerle durduramayacağımız da ortadadır” dedi.
“Sağlık çalışanlarının sağlığı” sloganıyla 25-28 Kasım günleri arasında COVİD-19 salgını nedeniyle çevrimiçi yapılan kongrede “Avrupa ve Türkiye’de Aile Hekimliği”, “Çocuk ve Ergene Ruhsal Yaklaşım”, “Grip ve Soğuk Algınlığında Semptomatik Tedaviye Çok Yönlü Yaklaşım”, “Aile Hekimliğinde Adli Vakalara Yaklaşım” konuları ele alındı.
Ekonomik kaygılara karşılık kamu destekleri verilerek önlemlerin sıkılaştırılması gerektiğini belirten Dr. Tamur, “Sağlık ve beslenme alanları dışında kalan tüm yaşam standartlarımızı bir süreliğine durdurmak veya en alt seviyeye indirmek zorunda olduğumuzu tekrar belirtmek isteriz. Geldiğimiz noktada Covid-19’la mücadelede artık salgın yönetimine dair temel değişiklikler yapma zorunluluğumuz kendini dayatmaktadır” diye konuştu.
COVID-19 salgını verilerinin şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklanarak gerçek durum hakkında kamuoyunun bilgi sahibi olmasının sağlanması ve böylece sorunla yüzleşilmesi gerektiğini söyleyen Tamur, bu verilerle akademik çalışmaların da önünün açılmış olacağını anlattı. Dr. Tamur, sağlıklı veri ve analizlerle karar vericilerin daha doğru sonuçlara ulaşabileceğini vurguladı.
Çok sayıda sağlık çalışanının salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini hatırlatan Dr. Mustafa Tamur, zor şartlar altında çok çalışan sağlık çalışanlarının salgının mağduru olduğunu belirtti. Dr. Tamur, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının ‘Meslek Şehidi’ sayılmasını talep ederken, COVID-19’un bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istediklerini açıkladı. Dr. Tamur, diğer taleplerini ise sağlık çalışanlarına düzenli test yapılmasını, yüksek riskli grupta olan sağlık çalışanlarının kendisi ve yakınlarının şikayeti olması durumunda teşhiste öncelik verilmesini, kaliteli koruyucu ekipman, grip aşısı sağlanması ve personel eksikliğini gidermek için düzenlemeler yapılmasını istediklerini bildirdi.
Sağlık personelinin ekonomik olarak da desteklenmesi gerektiğini belirten Tamur, “Aile hekimliği cazip kılınmalı, cari gider ödemeleri binasız boş birimlerin doldurulmasını sağlayabilecek düzeylere çekilmelidir. Aile Sağlığı Merkezlerine bakanlıkça ek hemşire, tıbbi sekreter ve güvenlik görevlisi istihdam edilmelidir” dedi.
Dr. Mustafa Tamur, ek ödeme beklentilerinin de devam ettiğini belirterek, aile hekimliğinde alınan bütün ücret bileşenlerinin emekliliğe yansıtılması gerektiğini vurguladı.
“Sağlık çalışanlarının sağlığı” sloganıyla, Dünya’da ve Türkiye’de salgından en fazla etkilenen kesimin sağlık çalışanları olduğunu vurguladıklarını belirten Dr. Kutbettin Demir de salgınla mücadelede aile hekimlerinin kritik önemine işaret ederek, bakanlık ve idari muhatap birimlerin tamamıyla görüşerek sorunlarını ilettiklerini, salgının önlenmesine yönelik önlem ve önerilerden oluşan raporlar sunduklarını açıkladı.
İSTAHED Genel Sekreteri Dr. Serkan Özbakış da Türkiye’de zor şartlara rağmen kızamık aşı programında aile hekimlerinin başarı sağladığını belirterek, bazı aşılarda ise temin zorlukları yaşandığını bildirdi. Özbakış, “Henüz aile hekimliği çalışanlarımıza grip aşısı yaptıramamış olmamızın yanında, kayıtlı bebeklerimizin ve çocuklarımızın da aşılarını temin etmekte zorlandığımız bu dönemde olası bir covid-19 aşısının bizlerden başlanarak tüm halkımıza uygulanması sürecinde umudumuz Bakanlığımız’ın artık aile hekimliğini dışlamadan, onu kendi haline bırakmadan, sahadaki biz temsilcilerinin görüşlerini dinleyerek ve dikkate alarak yol aldığı yeni bir sürecin açılmasıdır” dedi.
Dr. Özbakış, “Halen eksikliği çekilen grip, suçiçeği, kpa ve 9. Ayda uygulanan M-Vac’ın temininde yaşanan aksaklıkların önümüzdeki dönemde sağlık istatistiklerimizi kötü yönde etkilemesi riskini de not etmek isteriz” diye konuştu.
Dünyanın gelecek dönemde salgın nedeniyle ihmal edilen tedavi ve teşhisler dolayısıyla hastalık artışı, COVID-19’a bağlı gelişebilecek yeni komplikasyonlar, aşı reddi ve aşılama programındaki aksaklıklar sebebiyle olası salgın hastalıklardaki artışlara işaret eden Dr. Özbakış, “COVID-19 hızla yayılmaya devam ederken, Dünya genelinde 117 milyondan fazla çocuk kızamık aşısı olamayabilir uyarısı yapılmıştı. Maalesef kasım ayı itibarı ile bu öngörünün gerçekleştiğini de görmekteyiz” dedi.
Sağlık çalışanlarına saldırıların devam ettiğini, TBMM’den çıkan düzenlemenin sorunu çözmekte yetersiz kalacağı görüşünü koruduklarını belirten Dr. Sercan Ahmet Uluç ise sağlıkta şiddeti önlemek için yapılan yasal düzenlemelerin kökten değiştirilmesini istediklerini açıkladı.
Dr. Uluç, sağlık çalışanlarına saldırıların durdurulması içi önerilerini; TCK’ya sağlık çalışanlarına karşı uygulanan suçlar başlığı ile ceza başlığı açılmasını ve cezaların artırılmasını, güvenliğin artırılmasını, sağlık kurumlarında kabahatler kanunu kapsamına girecek davranışlara anında ceza kesme imkanının sağlanmasını, RTÜK’ün sağlık çalışanlarına karşı yayınlara etkin ve anında müdahale edilme imkanı sağlamasını, ilgili idarecilerce sağlık kurum ve kuruluşlarında koruma önlemleri yanında moral ve motivasyon için çalışanların görüşü alınarak düzenlenmesini, İl Pandemi Kurullarının yeniden yapılandırılmasını, sağlık çalışanları ve birinci derece yakınlarına ayrıcalıklı sağlık hizmetinin tüm kamu ve özel kurumlarca ücretsiz olarak verilmesini talep ettiklerini anlattı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?