Dr. Tamur şöyle devam etti: “Check-up bilimsel anlamda içeriği belirsiz, her özel hastanenin farklı içerikte uyguladığı, yarar-zarar dengesinin bilinmediği, gereksiz endişeye, ‘aşırı-tanıya’ ve ‘aşırı/gereksiz-tedaviye’ neden olabilen, çoğunlukla özel hastaneler tarafından daha fazla para kazanma amaçlı düzenlenen, kan testleri, muayene ve görüntüleme yöntemlerinden oluşan bir uygulamanın adıdır.
Sağlık Bakanlığı kendi düzenlediği Aile Hekimliği eğitimlerinde check-up denilen uygulamanın bilimsel olmadığını ve zararlı olabileceğini söylemektedir. Sağlık Bakanlığı 18 yaş üstü herkese, yılda bir, çok sayıda kan testleri ve EKG yapılmasını istemektedir. Bu rehberlerden en geniş anlamda dünyada kabul gören USPSTF, 18 yaş üstündeki herkese, her yıl kan testleri yapılmasını önermemektedir.
Genel düşünüş, düz mantıkla, hasta olmadan yapılacak her türlü testlerin hastalıkları erken tespit edebileceği yönünde olsa da, gerçekte bu testler belli yaş gruplarına ve belli risk gruplarına değil de herkese yapılırsa, toplamda bir faydasının olmayabileceği ve hatta zarar verici olabileceği bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu nedenle bilimsel rehberler bu tür uygulamaların belli yaş aralıklarına ve belli risk gruplarına yapılmasını önermektedir. Bu rehberler de sürekli yenilenmekte ve önerileri sürekli değişmektedir.
Bilimsel gerçeklere dayandırmadan, popülist politikalarla, aile hekimliği ve sağlık sistemini hastaların her isteğinin yerine getirildiği ve dolayısıyla çok iyi hizmet veren bir sistem gibi göstermek için uygulamaya konulan bu check-up uygulaması, ilk bakışta toplum için iyi bir uygulama gibi görünse de uzun vadede yarardan çok zarar getirecek sonuçlar doğurabilir.”
Dr. Tamur, Aile hekimleri olarak, bilimsel temellere dayanan koruyucu sağlık hizmetlerini ve kanser taramalarını en iyi şekilde yapmak için toplumun büyük kısmına ulaşacak bir alt-yapı ve sistem kurulması gerektiğine dikkat çekerek, “Koruyucu sağlık hizmetleri ve kanser taramaları sadece sağlık kurumlarına gelen ve ‘isteyen’ hastaya değil toplumdaki sağlıklı insanların büyük kısmına ulaşılarak yapılmalıdır. Bunun için de koruyucu sağlık hizmetleri ve taramalar için ayrı bir kurum, bu kurumun alt-yapısı, bütçesi, personeli, personelin eğitimi ve iyi bir planlama gereklidir.
Bu kurumun tüm nüfus bilgilerine ve iletişim bilgilerine ulaşabilmesi, sağlıklı insanlara sistemli bir şekilde ulaşarak PSM ve taramalar için kuruma davet etmesi, gelemeyenlerin yeniden aranıp takip edilmesi gerekir. Bu kurum aile hekimleri ile iş birliği içinde çalışmalıdır. Bu şekilde yapılmayan her check-up ya da tarama programı gerçek anlamda bir koruyucu sağlık hizmeti olamaz. Gelişmiş ülkelerde bu iş böyle yapılmaktadır. Başka türlüsü bilimsel de olmaz faydalı da. Tıpta genel kural hala geçerlidir: Hastalık yoktur, hasta vardır.” dedi.
Ciddi bir planlama olmadan, ayrı bir kurum ve altyapı oluşturmadan aile hekimlerinin herkese bedava check-up yapması istenmektedir diyen Dr. Tamur, “Ancak, böyle bir uygulama için gerekli iş gücü ve zaman hesaplanmamıştır. Aile hekimleri ve hemşireleri zaten Gebe-Bebek-Çocuk izlemleri ve aşılarını düzenli ve sistemli bir şekilde takip etmekte zorlanırken, bağırsak ve rahim ağzı kanseri tarama testlerini yapmaya çalışırken, her gün gereksiz raporlar ve sürekli kullanılan ilaçların reçete tekrarı işlemleri ile uğraşıp günde 80-100 hasta bakarken, hasta ile doktoru karşı karşıya getiren uygulamalar nedeni ile sürekli sözel ve fiziksel şiddet tehdidi altında birçoğumuz tükenmişlik yaşarken, şimdi bu check-up talepleriyle nasıl baş edeceğimiz hiç düşünülmemiştir. Bu haliyle, bilimsel temeli olmadığı halde 18 yaş üstü herkesten birçok testler istenmesi var olan sağlık bütçesinin israf edilmesi olacaktır.
Hali hazırda bu yılın başından beri okul izlemleri ile zaten 18 yaş altı çocuklara da her yıl kan testleri ve ayrıntılı muayene yapılmaktadır. Bu uygulama geçen okul döneminde, plansız programsız bir şekilde başlatıldığı için ASM’ler önünde uzun kuyruklar oluşmasına, çok sayıda aile hekiminin başka bir iş yapamaz hale gelmesine neden olmuştur. Yine de aile hekimleri bu koruyucu sağlık hizmetini çocuklarımızın sağlığı için büyük özveriyle vermeye çalışmıştır ve vermeye devam edecektir. Bu uygulama sırasında kan testlerinin çalışıldığı laboratuvarlar da yoğunluk nedeniyle cihazlarının kalibrasyonlarını bile yapamamış, bu yükü kaldıramamıştır. Check-up uygulaması ile kan testleri sayısı daha da artacak ve artık laboratuvar sonuçları daha da güvenilmez olacak, yanlış sonuçlar çıkacaktır ki bu da sağlık sorunlarına yol açabilir.
Dr. Mustafa Tamur var olan bütçenin, ilgili diğer bakanlıklarla da birlikte doğru olarak kullanılmasının gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: “Halk sağlığı uygulamaları, temiz su ve hava sağlanması, sağlıklı gıda üretimi, ücretsiz spor imkanları sağlanması, sigara ve obezite ile mücadele gibi bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ve tüm topluma çok daha fazla sağlık getirecek işler için kullanılmalıdır Örneğin, bebeklerimiz için Menenjit ve Rotavirus aşıları, yetişkinlere yapılması gereken aşılardan zatürre aşılarının ikinci dozu, Hepatit aşıları, kadınların hayatını kurtaracak HPV aşıları ücretsiz sağlanmamaktadır. Bu aşılar ücretsiz sağlanmalıdır.
Sigara bıraktırmada etkili olan ilaçlar ücretsiz karşılanmalıdır. Bütçe, hali hazırda sistemsiz ve tüm topluma ulaşma hedefi olmadan üstünkörü yapılan bağırsak kanseri ve rahim ağzı kanseri tarama programlarının iyileştirilmesi için bir kurum oluşturulması için, kronik hastalığı olan hastalarımızın sistemli ve düzenli şekilde yıllık kontrollerinin yapılabilmesi için gerekli alt-yapı ve personelin (aile hemşiresi, uzman hemşire, aile hekimi, uzman doktor) oluşturulması için kullanılmalıdır
Gerçekten koruyucu sağlık hizmetleri iyileştirilmek isteniyorsa, aile hekimliği sistemine ayrılan bütçe, hemşire ve doktor sayılar ve devlet tarafından yapılacak aile sağlığı merkezleri (ASM’ler) arttırılmalıdır (hali hazırda ASM’leri aile hekimlerinin kurması, donatması ve masrafları ödemesi istenmektedir ve bu nedenle ASM sayıları ve mevcut aile hekimi sayıları artmamakta; tam tersine tükenmişlik, mesleki tatminsizlik, angarya işler ve raporlar nedeniyle sürekli şiddet ortamına maruz kalma, alım gücünün azalması gibi birçok nedenle aile hekimleri istifa edip sistemden çıkmaktadır).
Aile hekimlerinin ücretli izin hakları verilmeli, özlük hakları iyileştirilmeli, mevcut maaşları ve emeklilik maaşları yükseltilmelidir. Toplum Sağlığı Merkezleri personeli ve alt yapısı güçlendirilerek halk sağlığı işlerini gerçek anlamda yapabilecek kurumlar haline getirilmelidir. Aşılar, ilaçlar ve tedaviler tamamen ücretsiz hale getirilmeli, tüm hastanelerdeki katkı payları kaldırılmalıdır.”
Türkçe anlamıyla “Kontrol Etmek” ya da kullanıldığı anlamıyla “Tepeden Tırnağa Sağlık Taraması” nın bilimsel olarak faydası yoktur. Dr. Tamur, “Sahadan görüş almadan, bilimsel verilerden faydalanmadan, ülke gerçekleri ile uygunluğuna bakmadan çok açık bir şekilde, sadece halkın kulağına hoş geleceği düşünülerek bir uygulamayı daha bizlere emir buyurdular.” diyerek, şunları söyledi: “Bakanlığımızın bize önermeden önce bu uygulamaya dair dünyadaki örnekleri ve olumlu verileri paylaşmasını isterdik.
Bizler, sanatımızı uygularken özgür ve bağımsız olmaktan yana yemin etmiş hekimler, bürokratların bitmez tükenmek bilmeyen ve maalesef tıp ilminde de hiç yeri olmayan hatta gereksiz ileri tetkik, gereksiz müdahale, gereksiz ameliyat, gereksiz ilaç tedavilerine yol açtığı bilinen rutin CHECK-UP uygulamasını kabul edemeyiz. Toplum sağlığını koruma görevimizi ciddiye aldığımızı açıkça ilan ediyoruz. Hastalarımızı birer kobay olarak görmüyoruz.
Bizler tıp ilminin gereği olan ve belli yaş belli özelliklere sahip belli hikâyeleri olan hastalarımıza onların ihtiyacı olan tarama testlerimizi mevcut koşullar dahilinde yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ancak sadece Bakanlık emrediyor diye ‘risk taşıyan gençlerimize 3 yılda, taşımayanlara yılda bir glikoz seviyesi ölç’ diyen bu kılavuzu dikkate alamayız. Bürokratik kurallara bağlanmış tetkikler hekimlerin özgür karar vermelerine engel olacağı gibi, binlerce malpraktis davasının da yolunu açacaktır.”
Ülkemiz insanının check-up gibi süslü laflara değil, gerçekten değeri bilinen bir Aile Hekimliği Sistemine ihtiyacı var, diyen Dr. Mustafa Tamur, “Vatandaşlarımızı Aile Hekimine gitmeye teşvik eden, donanım olarak güçlendirilmiş, diğer basamaklarla direk bağlantı kurabilen ve onlardan geri dönüşüm alabilen, hizmet içi kaliteli eğitimlerle gelişen, hasta sayısı 2000-2500’lere çekilmiş, koruyucu önleyici sağlık hizmeti ön plana çıkarılmış, denetlemelerin kalite ölçümü için kullanıldığı, çalışanların hak kayıplarının önlendiği, açık ve ayrıntılı net bir kanunu olan Aile Hekimliği Sistemi ile bizler hem sağlıklı nesillerin yetişmesini hem de kronik hastalıkların kontrolünü-önlenmesini ve takibini rahatça yapabiliriz.
Bizler bunun yolunu açacak birikime sahibiz, mevzuatını yapacak olanlara da çağrımız bu birikimi kullanmalarıdır. İş birliğine ama bilimsel bilgi ile desteklenen, uygulanabilir bir mevzuatın hazırlanması konusunda iş birliğine hazırız. Aile Sağlığı Merkezlerini kilitleyeceği açık olan, sağlıklı nesiller yetişmesinde çok önemli yeri olan ve zaten yaptığımız rutin taramalarımızı da engelleyecek, vermeye çalıştığımız rutin sağlık hizmetini bile aksatacak, hastalarımızla bizi karşı karşıya getirecek, sağlıkta şiddeti de arttıracak olan bu uygulamadan kimse fayda göremeyecektir. İSTAHED, bilimsel olmayan hiçbir uygulamayı hayata geçirmeyi üyelerine önermedi, önermeyecektir. Hem hekime hem hastaya zarar vereceği açık olan check-up uygulamasını kabul etmiyoruz, check-up randevusu açmıyoruz. Halkımızın sağlığını ve ülkemizin çıkarlarını önemsiyoruz.” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?