OECD Sağlık Verileri: Türkiye’deki hemşirelerin %76’sı yurt dışında çalışmak istiyor
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Sağlık Verileri 2022’ye göre, Türkiye 100 bin nüfusa düşen toplam hemşire sayısında 43 ülke...
DevamıDr. Cemal Doğan Tıp Tarihi grubunda bir güncelleme yayınladı 9 yıl 8 ay önce
Amasyalı tıp alimi Sabuncuoğlu Şerefeddin, bilim için kendini zehirleyip panzehir üretmiş
Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü hekim ve cerrahı Amasyalı tıp alimi Sabuncuoğlu Şerefeddin adına açılan tıp ve cerrahi tarihi müzesi, barındırdığı tıbbi zenginliklerle tarihe ışık tutuyor. Sabuncuoğlu Şerefeddin’in, panzehir üretmek için yaptığı çalışmalarda kendisini zehirlediği, ardından ürettiği panzehiri kendi üzerinde denediği belirtiliyor. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü hekim ve cerrahı Amasyalı tıp alimi Sabuncuoğlu Şerefeddin’in, zehir ve panzehir çalışmaları sırasında hayvanların dışında kendisini de denek olarak kullandığı belirtildi.
İlhanlılar döneminde inşa edilen ve uzun süre akıl hastalarının müzik ve su sesi ile tedavi gördüğü, Sabuncuoğlu Şerefeddin’in 14 yıl boyunca “hekim başı” olarak görev yaptığı, bir süre önce Amasya Belediyesince yeniden düzenlenerek Sabuncuoğlu Şerefeddin Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi’ne çevrilen bimarhane, barındırdığı tıbbi zenginliklerle ilgi çekiyor. Anadolu’nun ilk cerrahlarından biri olarak bilinen ve 190 hastalığa çare bulduğu belirtilen Sabuncuoğlu Şerefeddin’in geliştirdiği ve tedavi amaçlı kullandığı müzik aletleri ile 200’e yakın cerrahi aletin sergilendiği müzede, Sabuncuoğlu Şerefeddin’in hastalarını tedavi ettiği hareketli heykellerin yer aldığı bir klinik, şifalı bitkilerin bulunduğu bir bahçe ve balmumu heykeller yer alıyor.
Müze Müdürü Barış Önder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyaca ünlü cerrah Sabuncuoğlu Şerefeddin’in zehir ve panzehirler üzerine yaptığı çalışmaların müzede bulunduğu bölümün ilgi çektiğini söyledi. Ünlü hekimin o dönem yazdığı kitaplardan biri olan “Mücerrebname” adlı kitabı kaynak olarak gösteren Önder, modern tıpta olduğu gibi hayvanları da denek olarak kullanan Sabuncuoğlu’nun, panzehir üretmek için hayvanlar dışında kendisini de denek yaptığını belirtti. Yılan tarafından sokturarak zehirlenmesini sağladığı horoza, yaptığı panzehiri vererek sonuçlarını gözlemleyen Sabuncuoğlu Şerefeddin’in aynı işlemi kendisine de uyguladığını anlatan Önder, “Böylece geliştirdiği panzehiri kullanır. Bu da Sabuncuoğlu Şerefeddin’in ne kadar ilim olarak ileri gittiğinin bir göstergesi kabul edilir” dedi.
– Ünlü hekim diş kaplaması da yapmış
Önder, müzede Sabuncuoğlu Şerefeddin’in o dönem icat ederek geliştirdiği tıp aletlerinin sergilendiği bölümde yer alan zehir ve panzehir çalışmalarının tıp aletleri, heykel, minyatürler ve çizim ile tasvirlerle anlatıldığı bölümün müze ziyaretçileri tarafından ilgi çektiğini ifade etti. Müzede, ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bölümlerden birinin de diş hastalıklarının tedavi edildiği tıp aletlerinin sergilendiği bölüm olduğunu anlatan Önder, “Sabuncuoğlu Şerefeddin gerek diş ameliyatları, diş tedavileri gerek kaplama çalışmaları ile o dönemde çığır açmıştır. Günümüzde o dönemde kullanılan aletlere yakın aletlerin kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bugün diş hekimlerinin kullandığı birçok tıp aletini o dönemde ünlü hekimin geliştirdiğini görüyoruz” diye konuştu.
– Su ile tedaviyi yansıtmak için özel düzenek yapıldı
Amasyalı tıp alimi Sabuncuoğlu Şerefeddin’in yaklaşık 600 yıl önce kullandığı tıp aletlerinin yanı sıra su ile tedavi amaçlı müzeye yeni bir alet kazandırıldığını dile getiren Önder, “Müzikle tedavinin yanı sıra müzede yüzyıllar önce akıl hastalarının su ile tedavi edildiğini yansıtmak amacıyla eskiden bakır kaplardan bakır kaplara su boşaltılan düzenek yerine müzemize kazandırılan bu bölümde 6 adet saz teli bulunan ve altında bakır kap olan düzenekle su ritmli bir şekilde bu bakır kaba süzülerek su ile tedavi yansıtılıyor” ifadelerini kullandı.
– Bimarhane
Yakutiye Mahallesi’nde bulunan bimarhanenin medrese olduğu da iddia ediliyor. Yapıldığından bugüne kadar geçen süre içinde bimarhane olarak tanınan yapıyı Amasya’nın İlhanlı hakimiyeti döneminde, İlhanlı Hükümdarı Olcayto Mehmet Hüdabende ve eşi İlduş (Yıldız) Hatun adına köleleri Amber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yıllarında yaptırdığı biliniyor. Anadolu’da buna benzer örneklere Sultaniye’de, Sivas ve Divriği Darüşşifalarında rastlanıyor. Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapılan darüşşifalar (bimarhane), diğer sosyal ve tıbbi yapılardan farklı özellik taşıyor. Darüşşifalarda akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirilmesi öncelik kazanmış. Amasya Bimarhanesi de bunun bir örneği olarak tanınıyor.