Konversiyon bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, hipokondriyazis, vücut dismorfik bozukluk, ağrı bozukluğu, ayrışmamış tip (nevrasteni, kronik yorgunluk sendromu).
Konversiyon bozukluğu:
Psikolojik etkenlerin neden olduğu, bilinen nörolojik yada medikal bir hastalıkla açıklanamayan bir yada daha fazla nörolojik belirtinin bir arada bulunduğu bir bozukluktur. Her yaşta başlayabilirse de 20 yaş altında daha sık görülmektedir.
Epidemiyoloji: Ülkemizde görülme oranı %4.5-32. K/E=2-10/1. Düşük eğitim, sosyoekonomik ve zeka düzeyine sahip olanlarda görülme oranı daha fazladır.
Etyoloji: 1-Psikodinamik etkenler. 2-Biyolojik görüşler: serebral asimetri (konversiyon belirtileri genellikle vücudun sol tarafında görülmesi sonucuna dayandırılmaktadır), seçici kortifugal inhibisyon. 3-Öğrenme ve sosyokültürel etkenlerin rolü: konversiyon belirtileri bir iletişim biçimi olarak değerlendirilmektedir. Sözel iletişimin kısıtlandığı toplumlarda beden dilinin sık kullanıldığı ileri sürülmektedir. 4-Kişilik özellikleri: sıklıkla pasif-agresif, pasif-bağımlı, daha az olarak histrionik ve antisosyal kişilik özellikleri olduğu ileri sürülmektedir.
Klinik: 1-Duyusal belirtiler: anestezi, parestezi (eldiven, çorap tarzı), körlük, sağırlık, çift görme. 2-Motor belirtiler: yürüyememe (abaza), yürüme bozuklukları, paralizi, büyük ritmik tremorlar, astazi (kas zayıflığı varmışcasına ayakta duramama), tikler, tortikolis, blefarospazm, opistotonus, nöbetler, afoni. 3-Visseral belirtiler: psikojenik kusma, psikojenik gebelik, globus histerikus, üriner retansiyon, diyare, senkop.
Ayırıcı tanı: Uzun izlem çalışmalarında KB tanısı alan hastaların %18-64 organik bir hastalık bulunmuştur. Nörolojik hastalıklar (beyin tm, MG, MS, epilepsi, polimyozitis, Gullain-Barre sendromu), AIDS, SLE, RA, hipo-hipertroidizm, hipo-hiperparatiroidizm, psikiyatrik hastalıklar (şizofreni, depresyon, somatizasyon bozukluk, temaruz, yapay bozukluk).
Prognoz: Başlangıçta belirtiler birkaç gün yada 1 ayda geçer. %25 tekrarlayıcıdır. Ani başlama, tanımlanabilir stres, premorbid uyumun iyi olması, ilave psikiyatrik ve organik hastalığın olmaması iyi prognoz kriterleridir.
Tedavi: İlk önce belirti ortadan kaldırılmalıdır. Hipnoz ve telkin yöntemleri, bilişsel-davranışçı tedavi, aile tedavisi, ilaç tedavisi.
Somatizasyon bozukluğu:
Fizik ve labaratuvar muayenelerle açıklanamayan, birden çok tekrarlayıcı somatik şikayetlerle karakterli bir hastalıktır. Yaşam boyu görülme oranı %0.1-2, K/E=5/1. 30 yaştan önce başlayan kronik bir hastalıktır. Sosyoekonomik düzeyi düşük olan toplumlarda daha fazla görülür
Etyoloji: 1-Öğrenme ve sosyokültürel etkenler. 2-Psikodinamik etkenler; ödipal döneme ait çatışmalara bağlı olduğunu ileri süren çalışmalar yanında, pregenital dönem çatışmalarına bağlayan çalışmalarda vardır. 3-Kişilik özellikleri:histrionik ve antisosyal kişilik özellikleri.
Klinik: Ağrı çoğunlukla ilk ortaya çıkan yakınmadır. Sırt, göğüs, karın, baş, kol ve bacak bölgelerinde lokalize yada yaygındır. Adet dönemleri ve cinsel ilişkiyle ilgili ağrı yakınmaları da vardır. Nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi, sersemlik, uykusuzluk, bulantı, kusma, ishal, yutma güçlüğü, kol bacakta uyuşma, kuvvet azlığı , bayılma gibi konversif belirtiler, cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar, isteksizlik neşesizlik gibi depresif belirtiler görülür.
Tanı: Dört ağrı belirtisi, 2GIS belirtisi,1 cinsel belirti ve1 psödonörolojik belirtinin varlığı ile somatizasyon bozukluğu tanısı konur.
Ayırıcı tanı: Organik hastalıklar: MS, SLE, intermittan porfiri, hiperparatiroidizm, MG, AIDS, kronik Enfeksiyonlar. Psikiyatrik hastalıklar: MD, konversiyon bozukluğu, hipokondriyazis, delüzyonel bozukluk, yapay bozukluk, temaruz.
Tedavi: Hastanın tedavisi belli bir hekim tarafından yürütülmelidir. Gereksiz fizik ve laboratuar tetkiklerinden, bağımlılık nedeniyle anksiyolitiklerden, istirahat yada maluliyet raporu düzenlemekten kaçınılmalıdır. MD ve panik bozukluk varsa antidepresan verilmeli. Destekleyici ve grup terapisi verilmeli Kronik bir hastalıktır, streslerle alevlenmeler gösterir.
Hipokondriyazis:
Kişinin açkılanabilen fiziksel bir hastalığı olmadığı halde, bedeniyle ilgili fiziksel bulgu yada duyumları ciddi bir fiziksel hastalık yönünde yorumlayarak, önemli bir bedensel hastalığı olduğu inancıyla uğraşıp durmasıdır.Yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilmesine rağmen kişinin bu düşüncesi devam eder, ancak hezeyan yoğunluğunda değildir.
Etyoloji: Psikodinamik faktörler: saldırganlık ve düşmanlık duyguları fiziksel şikayetlere döndürülmek suretiyle ego anksiyeteden korunmuş olmaktadır. Ego savunucu kuram:benlik saygılarını korumak için kendilerini değersiz biri olarak görmektense hasta biri olarak görmektedirler. Sosyokültürel etkenler: ailede bedensel hastalığı olanların elde ettikleri yakın ilgi, sempati gibi ikincil kazançlar varsa, o ortamda yetişen çocuklarca bu yakınmalar model olarak alınıp pekiştirilir. Bilişsel etkenler: bedensel duyumlar ile hastalıkları algılama ve direnme eşiklerinin diğerlerinden düşük olduğu kabul edilmektedir.——-Çeşitli çalışmalarda yaygınlığı %3-14 verilmektedir. Her yaşta başlayabilirse de 20-30 yaş civarında başlamaktadır.
Klinik: Hastalar çoğu zaman bedensel duyumların (hafif bir ağrı, sızı), olağan vücut fonksiyonların (kalp atımı,barsak hareketleri) yada önemsiz somatik anormalliklerin (dışkıda mukus, nazal akıntı) üzerinde aşırı durur ve ciddi hastalığı olduğu inancını taşır. Hipokondriyak hastalar semptomlarından ötürü endişeli ve kaygılıdır. Doktor, doktor gezer. Birçoğunun OKB, bir kısmının narsisizm önde gelen özellikleridir.
Ayırıcı tanı: Organik hastalıklar: MS, MG, SLE, malgnensi, tiroid ve paratiroid hastalıkları. Psikiyatrik hastalıklar: MD, şizofreni, somatizasyon bozukluğu, sanrısal bozukluk.
Tedavi: Alevlenmeler ve düzelmelerle seyreden kronik bir hastalıktır. Hastaların %50’si düzelmektedir. İyi bir hasta hekim ilişkisi önemlidir. Gereksiz laboratuar tetkikleri ve ilaç tedavisinden kaçınılmalıdır. SSRI’larla olumlu sonuçlar alınmıştır. Grup tedavisi etkilidir.
Vücut dismorfik bozukluk:
Normal görünüşlü bir kişinin gerçekte olmayan bedensel bir kusuru ile sürekli uğraşması, yada ufak bir gerçek fiziki kusuru ile orantısız kaygı duymasıdır. 15-20 yaş civarında başlar. Yaygınlığı kesin olarak bilinmemekle beraber, estetik ameliyat olanların %2’sinin bu tanıyı karşıladığı kabul edilmektedir. Serotonin metabolizması disregulasyonu ve vücut görünümünün abartılı şekilde vurgulanması etyolojide rol oynamaktadır.
Klinik: Genellikle yüz ve baş bölgesi olmak üzere vücudun tamamıyla ilgili endişeleri vardır.
Ayırıcı tanı: Sanrısal bozukluk, şizofreni, anoreksiya nervoza, duygulanım bozuklukları.
Prognoz: Kroniktir; düzelme ve alevlenmeler gösterir. Gerçek intihar riski vardır.
Tedavi: Bilişsel davranışçı teknikler: fotodrama (fotograflarla vücudun yeni yerlerinin keşfi), aynaya bakmanın engellenmesi. SSRI %50-70 etkili.
Ağrı bozukluğu:
Ağır ve uzun süreli ağrı vardır. Ağrı, ağrının beklenen anatomik yapısına uymaz. Bunu açıklayacak organik bir neden bulunmaz. Yaygınlığı kesin olarak bilinmemektedir. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir.
Etyoloji: Çocukluk döneminde kötü davranılma, aile içinde fiziksel hastalığı olanlar çoktur, fiziksel hastalık nedeniyle ikincil kazançların olması, özdeşimin rolü.
Klinik: Depresif duygulanım sıktır. İntihar riski yüksektir. Çoğunlukla bir operasyonu takiben başlar. Doktor doktor gezerler. Düşünceleri ağrı üzerinde yoğunlaşmıştır. Tüm sorun ve yeti kayıplarını bu ağrı ile açıklamaya çalışırlar. Ağrının başlangıcı, şiddeti, alevlenmesi yada sürmesinde psikolojik etkenlerin rolü vardır.
Ayırıcı tanı: Depresyon, somatizasyon bozukluğu, yapay bozukluk, ağrılı tüm fiziksel hastalıklar.
Tedavi: Multidisipliner olarak yürütülmelidir.Psikiyatri, nöroloji, dahiliye, anestezi. Davranışçı, destekleyici tedavi verilmeli, gevşeme eksersizleri, TCA, SSRI verilmeli.
Enes Başak
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?